Türkiye'de düzensiz göç ve uyum süreci: göçmenlerin ve yerleşik halkın algıları üzerine bir karşılaştırma
Dosyalar
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Bu çalışma, Türkiye’de düzensiz göç kapsamında ülkeye gelen göçmenlerle yerleşik halk arasındaki karşılıklı algıları, sosyal uyum düzeylerini ve önyargı biçimlerini ampirik verilerle değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Türkiye, özellikle 2011 sonrası Suriyeli göçmen akınıyla birlikte kitlesel göç hareketlerinin merkezi hâline gelmiştir. Bu durum, hem göçmenlerin yeni bir topluma entegrasyon sürecinde yaşadığı zorlukları hem de yerleşik halkın göçmenlere yönelik sosyal, kültürel ve ekonomik algılarını sosyolojik olarak inceleme gerekliliğini doğurmuştur. Araştırmanın temel amacı, göçmenlerin karşılaştığı sosyal dışlanma, ekonomik ayrımcılık ve ötekileştirme gibi engellerin yanında, yerleşik halkın bu sürece dair tutumlarını anlamak ve bu iki grubun birbirlerine yönelik sosyal temaslarını karşılaştırmalı biçimde analiz etmektir. Çalışmada nicel araştırma yöntemi tercih edilmiş ve toplam 395 kişilik bir örneklemden (105 göçmen, 290 yerli birey) veriler toplanmıştır. Geliştirilen ölçek, Sosyo-Kültürel Uyum, Sosyo-Ekonomik Durum, Genel Yaşam Memnuniyeti, Önyargı ve Algı ile Toplumsal Kabul olmak üzere beş temel faktörü kapsamaktadır. Ölçek geliştirme sürecinde kapsam geçerliği, yapı geçerliği ve güvenilirlik analizleri detaylı biçimde gerçekleştirilmiştir. Araştırma bulguları, göçmenlerin sosyal dışlanma, ekonomik güvencesizlik ve kültürel ayrışma gibi alanlarda ciddi uyum sorunları yaşadığını; yerleşik halkın ise çoğunlukla önyargılı ve mesafeli tutumlar sergilediğini ortaya koymuştur. Bu durum, toplumsal bütünleşmenin çift yönlü bir süreç olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koymaktadır. Araştırma, Türkiye'de göçmen ve yerli halk arasındaki sosyal ilişkileri anlamaya ve entegrasyon süreçlerine yönelik daha kapsayıcı politikaların gerekliliğine dair önemli ipuçları sunmaktadır. Sonuçlar, göçmenlerin yaşadığı sorunların yalnızca bireysel düzeyde değil, sistemsel bağlamda da değerlendirilmesi gerektiğini ve sosyal uyumun sağlanabilmesi için hem göçmenlere hem de yerleşik halka yönelik sosyal destek mekanizmalarının artırılması gerektiğini göstermektedir.
This study aims to empirically examine the mutual perceptions, social integration levels, and patterns of prejudice between irregular migrants and the local population in Turkey. Since the influx of Syrian refugees following the 2011 civil war, Turkey has become a focal point of mass migration movements. This dynamic has not only created substantial challenges for migrants seeking integration into Turkish society but also altered the everyday social and cultural perceptions of the host community. The central objective of this research is to identify the social, economic, and cultural barriers faced by migrants, while simultaneously exploring how local citizens respond to the integration process through their attitudes and levels of acceptance. A quantitative research design was employed in the study. Data was collected from 395 individuals (105 migrants and 290 locals) using a specially developed Likert-type scale that includes five dimensions: Socio-Cultural Adaptation, Socio-Economic Status, General Life Satisfaction, Prejudice and Perception, and Social Acceptance. The scale was validated through comprehensive reliability and validity testing, including factor analysis. The findings reveal that migrants face notable difficulties such as social exclusion, economic insecurity, and cultural alienation. Conversely, the host community largely maintains cautious and prejudiced attitudes, contributing to a superficial level of social contact between the two groups. The research underscores the bidirectional nature of social integration, stressing the need for inclusive and comprehensive social policies. The results suggest that integration should not be seen solely as the migrants’ responsibility, but also as a social transformation process requiring the participation and empathy of the host community. The study offers valuable insights for academics, policymakers, and civil society organizations aiming to promote sustainable coexistence and mutual understanding between migrants and local citizens in Turkey.










