İstanbul Gelişim Üniversitesi Kurumsal Açık Erişim Arşivi

DSpace@Gelişim, İstanbul Gelişim Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.



Güncel Gönderiler

  • Öğe Türü: Öğe ,
    Major parite fiyat hareketlerinde balonların varlığı üzerine ampirik bir çalışma
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Gener, Ali Can
    Döviz piyasalarındaki fiyat balonları, piyasa istikrarını ve ekonomik dengeyi tehdit eden önemli faktörler arasında yer almaktadır. Bu durum ekonomik dalgalanmalara ve irrasyonel yatırımcı davranışlarına yol açabilmektedir. Bu çalışma majör döviz paritelerindeki fiyat hareketlerinde spekülatif balonların varlığını incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada majör döviz pariteleri (NZD/USD, AUD/USD, EUR/USD, USD/JPY, USD/CHF, GBP/USD, USD/CAD) üzerine odaklanılmıştır. Ekonometrik analizlerde, Supremum Augmented Dickey-Fuller (SADF) ve Generalized Supremum Augmented Dickey-Fuller (GSADF) testleri kullanılarak, balonların tespitine yönelik güçlü ampirik kanıtlar sunulmuştur. Araştırma kapsamında kullanılan SADF ve GSADF testleri, döviz piyasalarındaki balon oluşumlarını zaman serisi analizleri aracılığıyla tespit etmek için geliştirilmiş ileri düzey yöntemlerdir. SADF testi, balonlu fiyat hareketlerinin başladığı ve sona erdiği dönemleri belirlerken, GSADF testi ise çoklu balon dönemlerini tespit etme imkânı sağlamaktadır. Bu yöntemler aracılığıyla tespit edilen balon dönemleri, ilgili tarihlerin ekonomik olayları ve piyasa dinamikleri ile ilişkilendirilerek değerlendirilmektedir. Araştırmanın bulgularına göre, EUR/USD paritesinde 2014’ün üçüncü çeyreği ile 2015’in ikinci çeyreği arasında fiyat balonları tespit edilmiştir. Bu dönemde Avrupa Merkez Bankası’nın genişleyici para politikaları ve küresel ekonomik belirsizliklerin fiyat hareketleri üzerinde etkili olduğu değerlendirilmektedir. USD/JPY paritesinde ise iki farklı balon dönemi belirlenmiştir. İlk balon, 2013 yılında Japonya’nın Abenomics politikalarının etkisiyle ortaya çıkarken, ikinci balon 2014’ün son çeyreği ile 2015’in ikinci çeyreği arasında tespit edilmiştir. USD/CAD paritesinde ise 2015’in ilk çeyreği ile 2016’nın ilk çeyreği arasında fiyat balonları tespit edilmiş ve bu durumun petrol fiyatlarındaki düşüşler ile Kanada ekonomisindeki enerji krizine bağlı olduğu saptanmıştır. Diğer paritelerde (NZD/USD, AUD/USD, USD/CHF ve GBP/USD) ise fiyat balonlarına dair anlamlı bir bulgu elde edilememiştir. Çalışmanın tartışma bölümünde, piyasa katılımcılarının irrasyonel davranışlarının döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmaları artırdığı ve balonların oluşumunda etkili olduğu ileri sürülmektedir. Ayrıca, makroekonomik politikaların ve ii merkez bankalarının uyguladığı para politikalarının balon oluşumuna katkıda bulunabileceği değerlendirilmektedir. Özellikle gevşek para politikaları spekülatif hareketlere zemin hazırlamaktadır. Bunun yanı sıra, regülasyon eksikliklerinin piyasa istikrarını tehdit ettiği ve fiyat balonlarının önlenmesinde yetersiz kaldığı sonucuna varılmıştır. Bu çalışmadan elde edilen bulgular ışığında, döviz piyasalarındaki fiyat balonlarının nedenlerini ve etkilerini anlamak için çeşitli politika önerileri sunulmuştur. İlk olarak, finansal piyasaların etkin bir şekilde düzenlenmesi ve denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi önerilmektedir. Regülasyon eksikliklerinin giderilmesi ve piyasa manipülasyonlarının önlenmesi, döviz piyasalarındaki balonların etkilerini azaltmada kritik bir rol oynamaktadır. İkinci olarak, yatırımcıların finansal okuryazarlık seviyelerinin artırılması ve fiyat balonlarının riskleri hakkında bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Eğitim programları, irrasyonel yatırım kararlarını minimize ederek daha bilinçli stratejilerin benimsenmesine katkı sağlayabilir. Üçüncü olarak, erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi ve balon oluşumlarını tespit edebilecek algoritmaların yaygınlaştırılması gerekmektedir. Yapay zekâ tabanlı analiz araçları, piyasa hareketlerini daha hızlı ve doğru bir şekilde tespit ederek yatırımcılar ve düzenleyici kurumlar için etkili bir uyarı mekanizması sağlayabilir. Son olarak, uluslararası iş birliklerinin artırılması ve döviz piyasalarının küresel doğası göz önüne alınarak uluslararası ortak düzenlemelerin uygulamaya konulması döviz piyasalarının istikrarına katkı sunacaktır. Bu araştırma, majör döviz paritelerinde fiyat balonlarını inceleyerek döviz piyasalarında istikrarın sağlanmasına ve etkinliğin artırılmasına yönelik literatüre katkı sunmaktadır. Kullanılan yöntemler ve elde edilen bulgular, spekülatif hareketlerin neden olduğu risklerin anlaşılmasına ve yönetilmesine önemli katkılar sağlamaktadır. Ayrıca, çalışma politika yapıcılar, düzenleyici kurumlar ve yatırımcılar için yol gösterici niteliktedir. Sonuçlar, piyasa istikrarının sağlanması ve balon etkilerinin azaltılması için multidisipliner bir yaklaşım benimsenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
  • Öğe Türü: Öğe ,
    Neorealizm kuramı çerçevesinde 2022 Rusya-Ukrayna Savaşı
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Yılmaz, Gökçe
    Bu tez, 24 Şubat 2022'de başlayan Rusya-Ukrayna savaşının dinamiklerini, neorealizm perspektifinden analiz etmektedir. Neorealizm kuramı çerçevesinde ele alınan bu çalışma, savaşın arka planında yatan stratejik nedenleri, Rusya'nın Ukrayna'nın NATO ve AB ile yakınlaşmasını bir tehdit olarak algılaması perspektifiyle analiz etmektedir. Çalışma, Rusya'nın Ukrayna üzerindeki etkisini artırma hedefi ile bu müdahalenin, Avrupa'nın güvenliği ve bölgedeki istikrar üzerindeki yansımalarını tartışmaktadır. Çatışmanın çeşitli senaryolarla değerlendirildiği tezde, Ukrayna'nın Batı ile entegrasyon çabaları ve Rusya'nın jeopolitik pozisyonunu güçlendirme hedefleri arasında giderek derinleşen bir gerilim olduğu vurgulanmaktadır. Çalışma, uluslararası ilişkilerdeki büyük güçlerin güvenlik ve güç dengesi çerçevesinde hareket etme eğilimlerini ele almaktadır. Rusya-Ukrayna savaşı örneğinde olduğu gibi, neorealist bakış açısı, devletlerin uluslararası sistemde güvenliklerini sağlamaya yönelik stratejik hedeflerini vurgular. Dondurulmuş çatışma olasılığı, Ukrayna'nın zaferi ya da pragmatik bir hükümetin toprak tavizlerine razı gelmesi gibi senaryolar üzerinden, bu savaşın bölgesel ve küresel düzeyde uzun vadeli etkileri incelenmektedir. Bu bağlamda, Rusya-Ukrayna savaşının sonuçlarının sadece iki ülke ile sınırlı kalmayıp, geniş çaplı bir güvenlik tehdidi oluşturabileceği değerlendirilmektedir.
  • Öğe Türü: Öğe ,
    Beden eğitimi öğretmenlerinde algılanan kurumsal serbest zaman desteği ile serbest zaman motivasyonu arasındaki ilişki
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Bulut, Tuğçe
    Bu çalışma, bireylerin algıladığı kurumsal destek ile serbest zaman motivasyonu arasındaki ilişkiyi ve bu değişkenlere çeşitli demografik faktörlerin etkisini incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın örneklemini, farklı yaş gruplarından, gelir düzeylerinden ve çalışma ortamlarından gelen toplam 372 birey oluşturmaktadır. Çalışmada, nicel bir yaklaşım benimsenmiş ve veri toplama aracı olarak "Algılanan Kurumsal Destek Ölçeği" ve "Serbest Zaman Motivasyon Ölçeği" kullanılmıştır. Veriler, bağımsız örneklemler t-testi, One-Way ANOVA ve Spearman korelasyon analizi ile değerlendirilmiştir. Bulgular, kadınların algıladığı kurumsal desteğin erkeklere göre anlamlı derecede daha yüksek olduğunu göstermiştir (p = 0.007). Gelir düzeyi açısından, düşük gelir grubundaki bireylerin algıladığı kurumsal destek daha yüksek bulunmuş (p = 0.018), medeni durumun ise bu algı üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir (p = 0.569). Yaş gruplarına göre serbest zaman motivasyonu açısından, 26- 30 yaş grubunun diğer gruplara kıyasla daha yüksek motivasyon seviyelerine sahip olduğu belirlenmiştir (p < 0.001). Ayrıca, haftalık serbest zaman etkinliği süresinin artması, algılanan kurumsal destek düzeyinde anlamlı bir artışla ilişkilendirilmiştir (p < 0.001). Tercih edilen etkinlik türlerine göre yapılan değerlendirmede, sportif etkinlikleri tercih eden bireylerin kurumsal destek algısının diğer etkinlik türlerini tercih edenlere göre daha yüksek olduğu ortaya konmuştur (p < 0.001). Korelasyon analizi ise algılanan kurumsal destek ile serbest zaman motivasyonu arasında zayıf ama anlamlı bir pozitif ilişki olduğunu göstermiştir (rho = 0.180, p < 0.001). Sonuç olarak, kurumsal destek algısının bireylerin gelir düzeyi, cinsiyeti ve katıldıkları etkinlik türleri gibi değişkenlerden etkilendiği, serbest zaman motivasyonunun ise yaş gruplarına bağlı olarak değişiklik gösterdiği tespit edilmiştir. Bu bulgular, bireylerin serbest zamanlarını değerlendirme biçimlerinin ve kurumsal destek algılarının, iş ortamından ve sosyal faktörlerden nasıl etkilendiğini anlamak için önemli bir çerçeve sunmaktadır. Araştırma sonuçları, bireylerin motivasyon ve destek ihtiyaçlarının daha iyi anlaşılması ve destekleyici sosyal ortamların tasarlanması için önemli pratik çıkarımlar sağlamaktadır.
  • Öğe Türü: Öğe ,
    Türkiye'de yabancı uyruklu öğrencilerin eğitim sistemine entegrasyonunun sosyolojik değerlendirmesi: Fenomenolojik bir çalışma
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Kaygusuz, Leyla
    Küreselleşmenin dünya üzerindeki etkisi birçok alanda kendini gösterirken eğitim alanında da büyük gelişmeler yaşanmış, teknolojinin de gelişmesiyle farklı ülkelere ulaşmak kolaylaşmıştır. Bu etki eğitim göçünü ortaya çıkarmış ve birçok genci daha iyi eğitim almak amacıyla kendi ülkelerinin dışında okumaya itmiştir. Yapılan eğitim göçü gönüllü olduğu kadar doğal afetler, ülkedeki huzursuzluklar ve gelecek kaygısı nedeniyle zorunlu bir şekilde de yapılmaktadır. Eğitim sektörünün küreselleşmesiyle birlikte dünya ülkeleri arasındaki uluslararası öğrenci göçü artmış ve ülkelerin ekonomik, siyasi, kültürel alanlarda gelişmesine katkı sağlamıştır. Ayrıca ülkelerin uluslararası alanda iş birliği yapmasını kolaylaştırmış ve ülkelerin tanınırlığını artırmıştır. Türkiye’de son yıllarda uluslararası öğrenci sayısının arttığı ülkeler arasındadır. Bu artış Türkiye’yi yurt dışına öğrenci gönderen bir ülke konumundayken yurt dışından öğrenci alan bir ülke konumuna getirmiştir. Artan öğrenci sayıları ülkeye birçok açıdan katkı sağlarken bazı sorunları da beraberinde getirmiştir. Öğrenci akışını devam ettirebilmek, gelen öğrenciyi eğitim süresince memnun edebilmek ve yaşanılan sorunların kaynağını ortaya çıkartabilmek için birçok akademik çalışma yapılmıştır. Yapılan çalışmaların geneli sadece öğrencilerin ekonomik, sosyal ve kültürel uyumuna odaklanırken bu sürece etki edecek insan faktörünü çok fazla konu edinmemiştir. Ev sahibi ülkenin yerel halkı, eğitim aldığı kurumdaki akademisyenler ve idari birimlerde çalışan personel, öğrencilere destek sağlamak için kurulan sivil toplum kuruluşları, dernekler ve eğitim danışmanlık hizmeti veren acenteler öğrencilerin uyum sürecine etki edecek insan faktörüdür. Bu çalışma yabancı uyruklu öğrencilerin eğitim sistemine entegrasyonunu ve bu süreçte ortaya çıkan sosyal uyuma yönelik yaşadığı zorlukları ortaya çıkarmayı ve çözüm yolları bulmayı amaçlamaktadır. Ayrıca çalışmaya öğrencilerin uyum süreçlerine yakından tanıklık eden onları daha iyi gözlemleyebilen ve sıklıkla iletişim kuran akademisyenler ve idari birimlerde çalışan personel de dahil edilmiştir. Araştırmanın konusu, nitel araştırma yönteminin fenomenoloji deseni kullanılarak araştırılmıştır. Çalışmanın örneklemi, İstanbul Gelişim Üniversitesinde eğitim alan 20 yabancı uyruklu öğrenci, eğitim veren 18 akademisyen ve kurumun idari kadrosunda yer alan 11 idari personel olmak üzere toplamda 49 katılımcıdan ii oluşmaktadır. Araştırmada yer alan veriler nitel araştırma yönteminin görüşme tekniğinden faydalanılarak elde edilmiştir. Her bir katılımcı grubu için yarı yapılandırılmış görüşme formları hazırlanmıştır. Verilerin analizinde, yabancı uyruklu öğrencilerin uyum sürecine yönelik yaşadıkları deneyimleri ayrıntılı olarak incelemek, belirli kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirmek amaçlandığından içerik analizi tekniği uygun görülmüş olup, verilerin çözümlenmesinde ve yorumlanmasında ise eleştirel söylem analizi kullanılmıştır. Tüm katılımcılardan elde edilen veriler Word dosyasına aktarılmış tema, alt tema ve kodlandırın ortaya çıkartılması için nitel araştırmalarda kullanılan MAXQDA programından faydalanılmıştır. Erving Goffman’ın dramaturji ve damgalama kuramı ile Pierre Bourdieu’nun Pratik kuramı içinde yer alan kavramlar alan, habitus ve sermaye türleri çalışmanın kuramsal çerçevesini oluşturmaktadır. Çalışmanın üç farklı örneklem grubundan elde edilen bulgularına bakıldığında eğitim sistemine uyum, üniversite ortamındaki sosyal çevreye uyum ve üniversite dışı sosyal çevreye uyum ana başlıkları ortaya çıkmaktadır. Bu başlıklar üzerinden öğrencilerin yaşadığı tüm sorunlara değinilmiş ve ortaya şöyle bir sonuç çıkmıştır. Dil bilmenin birçok problemi çözdüğü ancak tek başına yeterli olmadığını, dil bilmenin yanı sıra öğrencilerin bazı yetkinliklere sahip olmaları gerektiği ve uyumun her öğrencinin özelinde değerlendirilmesi gerektiği çünkü her bireyin deneyiminin kendine özel olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca ikamet ve vize işlemlerinde yaşanan dil ve farklı prosedürlerden kaynaklı zorluklar, eğitim sistemindeki sınav ve ders işleme metodunun farklı olması da öğrencilerin uyum sürecini etkileyen ana sorunlar arasındadır. Bu verilerden hareketle yabancı uyruklu öğrencilerin eğitim sistemine entegrasyonunu sağlamak ve sosyal uyumunu kolaylaştırmak için öğrencilerin kişisel özellikleri göz önünde bulundurularak çalışmalar yapılmasının önemli olduğu vurgulanmıştır. Dil öğrenme sürecindeki engellerin başında öğrenilen dilde pratik yapmamak ve o dile maruz kalmamak gelmektedir. İlgili yüksek öğretim kurumunda öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun eğitim dili İngilizce olan bölümlere kayıt yaptırdıkları görülmektedir. Yabancı uyruklu öğrenciler Türkçeye çok fazla maruz kalmadıkları ve kullanmadıkları için Türkçelerini geliştirememektedirler. Dil konusundaki problemlerinin çözüme kavuşması için Türkçe programlara olan ilginin artırılması adına çalışmalar yapılması gerekmektedir. Diğer bir önemli bulgu ise üniversite içinde ya da dışında öğrencilere yol gösterecek eğitim sistemlerindeki zorlukları aşabilmeleri iii için eğitim öğretime yönelik fakülte ve bölüm bazında bilgilendirici eğitimler verilmesi; ülkenin tanıtımını yapacak, ülkedeki yasal işlemlerin nasıl yapılması gerektiğini öğretecek yol gösterici etkinlikler ve oryantasyonların çoğaltılması gerektiği yönündedir.
  • Öğe Türü: Öğe ,
    Motivasyon uygulamalarının çalışan personelin performansı üzerine etkileri: Üniversite çalışanları örneği
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Uçar, Nevzat
    Bu çalışmanın amacı, kurumlarda yönetimsel motivasyon uygulamalarının, çalışan personelin performansı üzerine etkilerinin neler olduğunu araştırmaktır. Bu kapsamda araştırma sorularını; motivasyon, çalışanların performansını etkiler mi? Demografik özellikler, motivasyon ve çalışanların performansı arasında istatiksel olarak fark var mıdır? şeklinde sıralamak mümkündür. kurumlarda yönetimsel motivasyon uygulamalarının, çalışan personelin performansı üzerine ne gibi avantajlar sağlayabileceği, kurumlara, çalışanlara ve ülke ekonomisine hangi faydalari sağlayabileceği konusunda öneriler anketlerden elde edilen verilerden yararlanılarak ilgili tarafların yararına sunulmıştır. Bu araştırmanın evreni; Bingöl Üniversitesinde çalışan 706 akademik ve 692 idari olmak üzere toplam 1.398 personel olup, örneklemi 596 kişidir. Araştırmanın verilerinin elde edilmesinde kullanılan anketin; ilk kısmında demografik özelliklerin belirlenebilmesi için, cinsiyet, yaş, eğitim durumu, çalışma süresi, gibi kişisel bilgilere yönelik sorular yer almıştır. İkinci kısımda ; “Motivasyon Ölçeği” ve üçüncü kısmında “Çalışan Performansı Ölçeği” soruları yer almıştır. Anket verilerine SPSS 21 programında; “güvenilirlik analizleri”, “frekans analizleri”, “regresyon analizi” ve “farklılık analizi” uygulanmıştır. Yapılan analizler sonucunda; motivasyon tutumlarının, çalışan performansına etkileri kapsamında; yönetsel araçların özgecilik üzerinde pozitif yönlü etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca psikolojik ve sosyal araçların dürüstlük üzerinde pozitif yönlü etkisi; örgütsel ve yönetsel araçların, özgecilik üzerinde pozitif yönlü etkisi olduğu tespit edilmiştir.