İstanbul Gelişim Üniversitesi Kurumsal Açık Erişim Arşivi

DSpace@Gelişim, İstanbul Gelişim Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.



Güncel Gönderiler

  • Öğe Türü: Öğe ,
    Otizm spektrum bozukluğu tanılı çocukların ebeveynlerinde özel eğitim sürecinde sosyal medya bağımlılığı ile duygu düzenleme güçlüğü, anksiyete ve bakım yükü arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Günaydın, Beyza
    Bu çalışmanın temel amacı, otizm spektrum bozukluğu (OSB) tanısı almış çocukların ebeveynlerinin özel eğitim sürecinde yaşadıkları sosyal medya bağımlılığı ile duygu düzenleme güçlüğü, anksiyete düzeyi ve bakım yükü arasındaki ilişkiyi incelemek ve bu ilişkinin istatistiksel anlamlılığını ve düzeyini değerlendirmektir. Araştırmanın katılımcılarını, Doç. Dr. Mehmet Oğuzhan Kılınçel ve Doç. Dr. Şenay Kılınçel danışmanlığında, Çocuk ve Ergen Psikiyatri Enstitüsü'ne başvuran ve 0–6 yaş arası otizm spektrum bozukluğu tanısı almış çocuklara sahip 74 ebeveynden (n=74) oluşan bir örneklem grubu oluşturmuştur. Katılımcıların sosyal medya bağımlılığı düzeyi, "Sosyal Medya Kullanım Ölçeği" ile değerlendirilmiş; duygu düzenleme becerileri, "Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği" aracılığıyla ölçülmüştür. Ayrıca, ebeveynlerin çocuklarına yönelik bakım yükü, "Zarit Bakım Yükü Ölçeği" ile; kaygı düzeyleri ise "Beck Anksiyete Ölçeği" kullanılarak belirlenmiştir. Veri toplama sürecinde, katılımcıların gönüllülük esasına göre araştırmaya dâhil edilmesine dikkat edilmiştir. Toplanan veriler, SPSS for Windows 22.0 (SPSS Inc, Chicago, IL) programı kullanılarak analiz edilmiştir. Normal dağılıma uymayan veriler için Mann-Whitney U Testi ve Kruskal-Wallis Testi uygulanmıştır. Değişkenler arasındaki ilişkiler Spearman Korelasyon Analizi ile incelenmiştir. Ayrıca modelleme sürecinde, tek değişkenli ve çok değişkenli doğrusal regresyon analizleri kullanılmış; istatistiksel anlamlılık düzeyi p < 0.050 olarak kabul edilmiştir. Analiz sonuçlarında sosyodemografik veriler ile ölçek puanları karşılaştırılmıştır. Sosyal Medya Kullanım Ölçeği'nde babaların daha yüksek puan aldığı; Duygu Düzenleme Güçlüğü Ölçeği'nde ise annelerin ve gelir düzeyi düşük katılımcıların daha yüksek puanlara sahip olduğu bulunmuştur. Zarit Bakım Yükü Ölçeği sonuçlarına göre boşanmış ya da ayrı yaşayan bireyler daha yüksek bakım yükü bildirmiştir. Beck Anksiyete Ölçeği'nde ise annelerin, düşük gelirli bireylerin ve lise altı eğitim düzeyine sahip olanların daha yüksek anksiyete düzeyine sahip olduğu görülmüştür. Son olarak, sosyal medya bağımlılığı puanları ile bakım yükü, duygu düzenleme güçlüğü ve anksiyete düzeyi değişkenlerinin; yaş, eğitim düzeyi, ebeveyn cinsiyeti (anne/baba) ve gelir durumu gibi faktörlerle birlikte dâhil edildiği çok değişkenli doğrusal regresyon modeli kurulmuştur. Modelin istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır (R = 0,526; F = 14,509; p = 0,001). Elde edilen bulgular, ilgili literatür ışığında yorumlanmış ve tartışılmıştır.
  • Öğe Türü: Öğe ,
    9-14 yaş arası öğrencilerin dijital oyun bağımlılık düzeylerinin benlik algısı üzerindeki etkisinin incelenmesi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Kürük, Hayriye
    Bağımlılığın her türünün insanlar üzerinde fiziksel ve psikolojik olumsuz etkilerinin olduğu konusunda genel bir kanaat söz konusudur. Dijital oyun bağımlılığı da bağımlılık türlerinden biridir. Bu bağımlılık türü teknolojinin gelişmesi ile birlikte son 20 – 30 yıl içerisinde ortaya çıkmış ve her geçen gün hızlı bir artış göstermektedir. Çocukların dijital oyun bağımlılıkları da onların fiziksel ve psikolojik gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu etkilerden biri de benlik algıları üzerinde olmaktadır. Bu çalışma ile 9-14 yaş arası öğrencilerin dijital oyun bağımlılık düzeylerinin benlik algısı üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma nicel araştırma şeklinde tasarlanmıştır. Araştırmanın evrenini İstanbul ilinin bir ilçesinde Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda ortaöğretim düzeyindeki öğrenciler, örneklemini ise bu okullardaki 359 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmanın verileri ölçek yöntemi ile yüz yüze görüşülerek toplanmıştır. Verilerin toplanmasında Demografik Bilgi Formu, Çocuklar İçin Bilgisayar Oyun Bağımlılığı Ölçeği ve Çocuklar İçin Benlik Algısı Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizi SPSS 22 paket programıyla analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre daha yüksek dijital oyun bağımlılığı olduğu, yaş grupları, kardeş sayıları ve anne- baba birlikte olma durumları açısından anlamlı bir farklılığın olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca anne eğitim durumunun bir etkisi tespit edilemezken, baba eğitim durumu açısından anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Dijital oyun oynama süresi ile benlik algısı arasında anlamlı ilişkilerin olduğu, oyun süresinin artmasıyla benlik algısı ve alt boyutlarında negatif ilişkilerin olduğu bulgulanmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgular neticesinde çocukların dijital oyun bağımlılıklarının onların benlik algıları ile ilişkisi nedeniyle, bireylerin psikososyal gelişimini olumsuz yönde etkileyebileceği göz önünde bulundurularak, çocukların farklı aktivitelere yönlendirilmeleri önerilmektedir.
  • Öğe Türü: Öğe ,
    Ebeveyn kaybı yaşamış çocukların bağlanma temsilleri ve aile algısının projektif yöntem olan resim çizme yoluyla incelenmesi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Aslan Gündoğan, Gülcan
    Çocukluk döneminde yaşanan ebeveyn kaybı, çocuğun duygusal gelişimini, bağlanma örüntülerini ve aile algısını derinden etkileyebilen travmatik olaylardan biridir. Bu süreçte çocuklar, yaşadıkları duygusal boşlukları ve psikolojik yükleri çoğu zaman sözel olarak ifade etmekte zorlanmakta; bunun yerine içsel dünyalarını, resim gibi projektif yollarla yansıtmaktadırlar. Bu bağlamda, bu araştırmanın amacı, ebeveyn kaybı yaşamış çocukların bağlanma temsilleri ve aile algılarını, projektif değerlendirme aracı olan "Bir Aile Çiz" ve "Kuş Yuvası Çizimi" testleri aracılığıyla incelemektir. Çalışma, ebeveyn kaybının çocukların içsel temsillerine nasıl yansıdığını anlamaya yönelik olarak hem nitel hem de nicel veriler ile yapılandırılmıştır. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik desen çerçevesinde yürütülmüştür. Bununla birlikte, resim analizlerinden elde edilen veriler, sayısal verilere dönüştürülerek frekans ve yüzde analizleriyle tablolaştırılmış; böylece nitel bulgular, nicel destekle yorumlanmıştır. Çalışmanın evrenini, 2024–2025 eğitim-öğretim yılında İstanbul'un Üsküdar ilçesinde çeşitli ilkokul ve ortaokullarda öğrenim görmekte olan, 7–13 yaş aralığındaki 100 çocuk oluşturmaktadır. Bu grubun 50'si ebeveyn kaybı yaşamış çocuklardan (27 kız, 23 erkek), 50'si ise ebeveynleri sağ olan kontrol grubundaki çocuklardan (33 kız, 17 erkek) oluşmaktadır. Katılımcılar, amaçlı örnekleme yöntemlerinden doğrulayıcı ve yanlışlayıcı durum örneklemesi ile belirlenmiştir. Veri toplama sürecinde demografik bilgi formunun yanı sıra "Bir Aile Çiz" Testi ve "Kuş Yuvası Çiz" Testi kullanılmış; uygulamalar, araştırmacının doğrudan katılımı ve yönetimiyle, yüz yüze görüşmeler aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Her katılımcıdan, araştırma öncesinde bilgilendirilmiş onam alınmıştır. Elde edilen veriler, içerik analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. Bulgular; aile çiz testi verilerine göre, ebeveyn kaybı yaşamış çocukların çizimlerinde aile üyeleri arasındaki mesafenin arttığı, bazı önemli figürlerin (örneğin, kaybedilen ebeveyn) çizilmediği veya silik şekilde temsil edildiği; figürler arası duygusal bağların zayıf yansıtıldığı ve çocukların kendilerini resimlerde yalnız ya da dışlanmış şekilde konumlandırdığı gözlemlenmiştir. Kuş yuvası çizimi testi sonuçları ise, ebeveyn kaybı yaşayan çocukların çoğunlukla yalnız kuşlar, eksik yuvalar çizmiş ya da ebeveyn kuş figürlerine hiç yer vermemiştir. Duygusal yakınlığa dair simgesel temsillerin zayıf olduğu gözlenmiştir. Buna karşılık, ebeveynleri sağ olan çocukların çizimleri daha düzenli; aile içi bütünlük, duygusal yakınlık ve güven temalarının daha belirgin olarak temsil edildiği görülmüştür. Bu bulgular, ebeveyn kaybı yaşamış çocukların güvenli bağlanma temsillerinden uzaklaştığını ve çocukların içsel dünyalarında yalnızlık, güvensizlik ve aidiyet eksikliği temalarının yoğun olduğunu ortaya koymaktadır. Bu çalışma, ebeveyn kaybı gibi önemli bir yaşam olayının çocukların bağlanma temsilleri ve aile algıları üzerindeki etkisini projektif değerlendirme araçlarıyla inceleyerek hem akademik literatüre hem de çocuklarla çalışan ruh sağlığı uzmanlarının değerlendirme süreçlerine katkı sunmaktadır. Çocukların içsel dünyalarına ulaşma noktasında çizim gibi projektif tekniklerin duygu ve ilişkileri anlamada etkili ve değerli bir yöntem olduğu bu çalışmayla bir kez daha ortaya konmuştur.
  • Öğe Türü: Öğe ,
    Gastronomi eğitimi almış ve alaylı şeflerin mutfak çalışanlarının kariyer devamlılığına etkisi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Tuna, Furkan
    Bu çalışma, gastronomi eğitimi almış şefler ile alaylı şeflerin mutfak çalışanlarının kariyer devamlılığı üzerindeki etkilerini derinlemesine incelemeyi amaçlamaktadır. Gastronomi sektörü, sürekli değişim ve yüksek performans beklentileri nedeniyle çalışanların iş motivasyonlarını ve kariyer hedeflerini etkileyen dinamik bir yapıya sahiptir. Şeflerin mesleki geçmişleri, eğitim seviyeleri ve davranışları, mutfak çalışanlarının iş tatmini, mesleki bağlılık ve uzun vadeli kariyer hedefleri üzerinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu doğrultuda çalışmada gastronomi eğitimi almış şefler ile mesleki deneyim yoluyla bilgi ve beceri kazanmış olan alaylı şeflerin farklı açılardan değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Araştırma kapsamında veri toplama sürecinde, nitel araştırma yöntemi çerçevesinde yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmış ve elde edilen veriler analiz edilmiştir. Nitel veri analizleri, çalışanların bireysel deneyimlerine ve şeflerin eğitim geçmişlerinin ekip dinamikleri üzerindeki etkilerine odaklanmıştır. Araştırma bulguları, gastronomi eğitimi almış şeflerin genellikle daha sistematik bir liderlik anlayışına sahip olduklarını ve çalışanlarına mesleki gelişim fırsatları sunduklarını göstermektedir. Ayrıca gastronomi eğitimi almış şeflerin ekip içi iletişimde daha yapılandırılmış bir yaklaşım sergilediklerini ve çalışanlarına mentorluk yapma konusunda daha proaktif davrandıklarını ortaya koymaktadır. Bunun aksine, alaylı şeflerin ise genellikle pratik bilgi ve deneyim odaklı bir yönetim tarzını benimsedikleri ancak bazen çalışanların bireysel kariyer hedeflerine yeterince odaklanamadıkları gözlemlenmiştir. Bu farklılıkların çalışanların kariyer devamlılığı ve ekip içi bağlılık üzerinde doğrudan etkili olduğu söylenebilir.
  • Öğe Türü: Öğe ,
    Spor işletmelerinde çalışan bireylerin örgüt içi iletişim düzeyleri ile kurumsal destek algıları arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Melek, Kübra
    Bu çalışma, spor işletmelerinde çalışan bireylerin örgüt içi iletişim düzeyleri ile algıladıkları kurumsal destek arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada, örgüt içi iletişim süreçlerinin çalışanların kurumsal destek algısı üzerindeki etkileri değerlendirilmiş ve cinsiyet, yaş, çalışma süresi, pozisyon, mesleki deneyim ve eğitim seviyesi gibi demografik değişkenlerin bu ilişki üzerindeki rolleri incelenmiştir. Araştırma, betimsel ve ilişkisel araştırma modeli kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Evreni, İstanbul Beylikdüzü ilçesindeki özel spor işletmelerinde çalışan bireyler oluştururken, örneklem kolayda örnekleme yöntemiyle belirlenen 196 spor işletmesi çalışanından oluşmaktadır. Veri toplama sürecinde Örgüt İçi İletişim Ölçeği ve Algılanan Kurumsal Destek Ölçeği kullanılmıştır. Veriler, Bağımsız Gruplar t-Testi, Tek Yönlü ANOVA, Pearson Korelasyon Analizi ve Regresyon Analizi gibi istatistiksel yöntemlerle analiz edilmiştir. Araştırma bulgularına göre, hedef belirleme ve geri bildirim süreçlerinin algılanan kurumsal destek üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu belirlenmiştir (p < .001). Buna karşın, bilgilendirme, birincil ilişkiler ve eleştirel iletişim değişkenleri kurumsal destek algısını anlamlı düzeyde etkilememiştir (p > .05). Cinsiyet değişkeninin belirleyici bir etkisi bulunmazken, yaş değişkeni açısından genç çalışanların bilgilendirme, eleştirel iletişim ve algılanan kurumsal destek boyutlarında daha yüksek puan aldığı görülmüştür. Yarı zamanlı çalışanların tüm alt boyutlarda tam zamanlı çalışanlara kıyasla daha yüksek puan aldığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak, örgüt içi iletişimin belirli boyutlarının çalışanların kurumsal destek algısını doğrudan etkilediği görülmektedir. Hedef belirleme ve geri bildirim mekanizmalarının güçlendirilmesi, çalışanların kuruma olan bağlılıklarını artırmada kritik bir faktör olarak öne çıkmaktadır. Bulgular, spor işletmelerinde örgütsel iletişim süreçlerinin geliştirilmesi gerektiğini göstermektedir.