İstanbul Gelişim Üniversitesi Kurumsal Açık Erişim Arşivi
DSpace@Gelişim, İstanbul Gelişim Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Öğe Türü: Öğe , Enneagram kişilik sistemine dayalı dokuz tip mizaç modeli ile bağlanma stilleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Taşkıran Konaç, ÖzgürBu çalışmada dokuz tip mizaç modeline ait alt boyutlar ile bağlanma stilleri arasındaki ilişkilerin, ilgili ölçekler kullanılarak incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda demografik bilgi formu, Yetişkin Mizaç Anketini (Yılmaz ve diğerleri, 2014) ve Fraley ve arkadaşları (2000) tarafından geliştirilen ve Selçuk ve arkadaşlarının geçerliği ve güvenirliğine ilişkin çalışmasını yürüttüğü Yakın İlişkilerde yaşantılar Envanteri-II (2005) kullanılmıştır. Çalışmaya, 20-73 yaş arası 210 kişi katılım sağlamıştır. Uygulamalar çevrimiçi ortamda gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların cinsiyet ve medeni durum değişkenleri arasında anlamlı farklılıklar olup olmadığı bağımsız örneklem t-testi aracılığıyla analiz edilmiştir. Mizaç tipleri ile bağlanma stilleri arasındaki ilişki, yapılan Pearson korelasyon analizi ile incelenmiştir. Hipotezlerin doğrulukları da Pearson korelasyon analizi aracılığıyla test edilmiştir. Elde edilen bulgular literatür bazında tartışılmıştır. Bulgular, Tip 1 ile kaygılı ve kaçınan bağlanma arasında anlamlı bir ilişki olmadığını göstermiştir. Arthur ve Allen (2010) tarafından yapılan çalışma, bu bulguyla tutarlıdır. Tip 2 ile kaygılı bağlanma arasında ise anlamlı ilişki gözlenmiştir. Bu bulgu, Hook ve diğerleri (2021) tarafından yapılan çalışmanın bulguları ile tutarsızdır. Tip 3 ile kaçıngan bağlanma arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır. Arthur ve Allen (2010) tarafından yapılan çalışmanın değerlendirmeleri, bu bulgumuzla tutarsızdır. Tip 4 ile kaçınan bağlanma arasında anlamlı ilişki gözlenmiştir. Arthur (2008) tarafından yapılan çalışma, bu bulguyu doğrulamaktadır. Tip 5 ile kaçınan bağlanma arasında anlamlı ilişki gözlenmiştir. Kam (2018) tarafından yapılan çalışmanın bulguları, bu bulguyla tutarlıdır. Tip 6 ile kaygılı bağlanma arasında negatif ilişki gözlenmiştir. Bu bulgu, Kam (2018) tarafından yapılan çalışma ile tutarsızdır. Tip 7 ile kaçıngan bağlanma arasında pozitif ilişki gözlenmiş ancak kaygılı bağlanma arasında herhangi bir anlamlı ilişki tespit edilmemiştir. Bu bulgu, Tip 7 ile kaçınan bağlanma arasında pozitif ilişki olduğunu ortaya koyan bir başka çalışmayla uyumludur (Arthur, 2008). Tip 8 ile kaçıngan bağlanma arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır. Bu bulgu, Arthur ve Allen’ın (2010) bulgularıyla tutarsızdır. Tip 9 ile kaygılı bağlanma arasında anlamlı bir ilişki gözlenmemiştir. Bu bulgu Arthur’un (2008) çalışmasıyla uyumlu görünse de bahsi geçen çalışmada Tip 9’un değerlendirilmesi bakımından farklı bir yöntem izlenmiştir.Öğe Türü: Öğe , Ebeveynlerin öfke belirtileri ile ebeveynlerin bağlanma biçimleri arasındaki ilişkinin incelenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Çeribaş, NeyranAraştırma ebeveynlerin sürekli öfke düzeyleri, öfke ifade tarzları ve bağlanma stilleri arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Veri toplama aracı olarak Sürekli Öfke ve Öfke İfade Tarzı Ölçeği (SÖÖTÖ) ile Üç Boyutlu Bağlanma Stilleri Ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen veriler, ebeveynlerin demografik özelliklerine (cinsiyet, yaş, medeni durum, eğitim durumu, gelir düzeyi vb.) göre öfke düzeyleri ve bağlanma stillerinin farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek amacıyla betimleyici ve ilişkisel analiz yöntemleriyle incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, bağlanma stilleri ile öfke düzeyleri ve öfke ifade biçimleri arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Kaygılı ve kaçıngan bağlanma stiline sahip ebeveynlerin, öfkeyi dışa vurma ve bastırma puanlarının yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, bağlanma stillerinin öfke yönetimi üzerinde yordayıcı bir etkisinin olduğu belirlenmiştir. Demografik değişkenlere göre yapılan analizlerde; eğitim ve gelir düzeylerinin bağlanma stilleri üzerinde anlamlı farklar yarattığı, öfke düzeyleri açısından ise medeni durumun etkili olduğu saptanmıştır. Elde edilen bulgular, erken çocuklukta gelişen bağlanma örüntülerinin duyguların düzenlenmesi ve öfke kontrolü üzerindeki etkisini vurgulamaktadır. Bu bağlamda, psikolojik destek ve terapi süreçlerinde bireylerin bağlanma stillerinin değerlendirilmesinin önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Türü: Öğe , Kişilik özellikleri ve saldırganlığın projektif yöntemlerle değerlendirilmesi: Kültürlerarası bir karşılaştırma(İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Perolli, NaileBu çalışmanın amacı, farklı kültürel arka planlardan gelen bireylerin kişilik özelliklerini ve saldırganlık eğilimlerini projektif yöntemler kullanarak incelemektir. Bu bağlamda, resim çizim tekniklerinden “Bir Kaktüs Resmi Çiz” testi ve "Var Olmayan Bir Hayvan Çiz” testi aracılığıyla bireylerin saldırganlık eğilimleri ve kişilik özellikleri değerlendirilmiştir. Araştırma, nitel bir yöntem olan fenomenolojik (görüngü bilim) model ile gerçekleştirilmiştir. Resim analizinden elde edilen nitel veriler, frekans ve yüzde hesapları yapılarak nicel verilere dönüştürülmüş ve tablolarla sunulmuştur. Araştırmanın evrenini, İngiltere'nin Guildford şehrinde yaşayan farklı kültürlerden bireyler oluşturmuştur. Çalışma grubu, 2024 yılı Nisan ve Eylül ayları arasında İngiltere, Türkiye, Hindistan ve Uzak Doğu Asya kökenli 18-65 yaş aralığındaki 160 katılımcıdan oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak Demografik Bilgi Formu, “Bir Kaktüs Resmi Çiz” testi ve “Var Olmayan Bir Hayvan Çiz” testi kullanılmıştır. Demografik Bilgi Formu, katılımcıların yaş, cinsiyet ve kültürel köken bilgilerini toplamak amacıyla hazırlanmıştır. “Bir Kaktüs Resmi Çiz” testi, bireylerin kişilik özelliklerini ve saldırganlık eğilimlerini değerlendirmek için kullanılan projektif bir yöntemdir. “Var Olmayan Bir Hayvan Çiz” testi ise katılımcıların saldırganlık eğilimlerini ve içsel çatışmalarını analiz etmeye yönelik bir projektif ölçüm aracıdır. Bu araçlar, araştırmanın hedefleri doğrultusunda bireylerin içsel dünyalarını ve davranışsal eğilimlerini anlamada önemli katkılar sağlamıştır. Bu araştırma, bireylerin saldırganlık eğilimleri ve kişilik özelliklerinin kültürel bağlamda nasıl farklılık gösterdiğini incelemiş ve saldırganlık ile kişilik özelliklerinin kültür, bireysel farklılıklar ve sosyal normlarla güçlü bir etkileşim içinde olduğunu ortaya koymuştur. İngiltere, Hindistan, Türkiye ve Uzak Doğu Asya'dan katılımcılarla yapılan çalışmada, kişilik özelliklerinden sakin olma durumu İngiltere ve Uzak Doğu Asya kökenli bireyler bu özelliği diğer gruplara göre daha fazla sergilemiştir. Hindistan ve Türkiye oranları bu iki grubun gerisinde kalmıştır. Hint ve Türk kökenli bireylerin diğer gruplara göre daha yüksek oranlarda hırçınlıklarını dışa vurduğu gözlenmiş ancak İngiltere ve Uzak Doğu Asya kökenli bireyler bu özelliği daha düşük oranlarda sergilemiştir. Hint kökenli bireylerde düşük özgüven oranı daha yüksek gözlenirken İngilizler, Uzak Doğulu ve Türk bireylerde yüksek özgüven baskın bulunmuştur. Uzak Doğu Asya kökenli bireyler neşeli ve iyimser olma özelliklerinde ii diğer gruplardan daha yüksek oranlar sergilemiştir. Aileye bağlılık ve sosyal eğilimlerin de kültürel normlarla şekillendiği belirlenmiş ve projektif testlerin bilinçdışı eğilimleri anlamada etkili araçlar olduğu vurgulanmıştır. Saldırganlık belirtisi olan farklı kültürlerden kadın ve erkeklerin kültürel farklılık arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Kadınlarda saldırganlık belirtileri Uzak Doğu kökenli bireylerde en yüksek, Hint kökenli bireylerde ise en düşük düzeyde gözlenmiştir. Erkeklerde ise Hint kökenli bireylerin saldırganlık belirtilerinde ön planda olduğu anlaşılmıştır. Sonuçlar, saldırganlık eğilimlerinin kültürel normlar ve bireysel özelliklerin ortak etkisiyle şekillendiğini göstermektedir.Öğe Türü: Öğe , Çocuklarda dijital oyun bağımlılığı ve şiddet eğilimi ilişkisinde duygu düzenlemenin rolü(İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Şen Çolak, MükerremTUİK (2021) araştırma sonuçlarında 6-15 yaş aralığındaki çocukların tercih ettiği oyun türü savaş oyunlarıdır. Özellikle savaş oyunlarının içeriğine bağlı olarak Bandura’nın sosyal öğrenme kuramı çerçevesinde öğrenmenin gözlemler ve diğer insanlarla etkileşim yoluyla gerçekleşmesi göz önüne alındığında dijital oyun bağımlılığına sahip çocuklarda şiddet eğiliminin ortaya çıkması beklenen bir tutumdur. Bununla birlikte bir psikolojik sağlık sorunu olarak görülmeye başlayan dijital oyun bağımlılığının ölçütlerinden biri de olumsuz duygulardan kurtulmak için oynamaya devam etmektir. Buna bağlı Gross’un duygu düzenleme kuramı çerçevesinde olarak dijital oyun bağımlılığı olan çocukların duygu düzenleme güçlüğü yaşaması beklenmektedir. Bu noktadan hareketle hazırlanan araştırmada çocuklarda dijital oyun bağımlılığının şiddet eğilimine etkisinde duygu düzenlemenin aracı rolünün belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada İstanbul’da bir ortaokulda öğrenim gören 364 beşinci, altıncı ve yedinci sınıf öğrencisine anket uygulanmıştır. Uygulanan anket formu Demografik Bilgi Formu, Çocuklar İçin Dijital Oyun Bağımlılığı Ölçeği, Çocuklar İçin Duygu Düzenleme Ölçeği Çocuk Formu ve Şiddet Eğilimi Ölçeği olmak üzere dört bölüm bulunmaktadır. Araştırma verilerinin analizinde SPSS 26.00 ve Smart PLS 4 kullanılmıştır. Verilerin analizinde ölçüm modeli değerlendirmesi aşamasında güvenirlik ve geçerlik analizleri yapılmıştır. Yapısal modelin değerlendirilmesinde ise araştırma hipotezlerinin test edilmesi ve yol katsayılarının belirlenebilmesi için 5000 yeniden örnekleme prosedürü kullanılmıştır. Araştırma değişkenlerinin demografik özelliklere göre farklılaşmasına ilişkin analizler ise Bağımsız Örneklem t-test, ANOVA ve Post Hoc testlerinden Tukey Test kullanılarak yapılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre dijital oyun bağımlılığı çocuklarda şiddet eğilimini artırırken; öfke, heyecan, korku ve üzüntü duygularının düzenlenmesini azaltmaktadır. Bununla birlikte öfke, heyecan, korku ve üzüntü duygularının düzenlenme düzeyi çocuklarda şiddet eğilimini azaltmaktadır. Dolaylı etkilerin belirlenmesi için yapılan analiz sonuçlarına göre ise çocuklarda dijital oyun bağımlılığının şiddet eğilimine etkisinde öfke, korku ve üzüntü duygularının düzenlenmesinin ayrı ayrı aracı rolleri belirlenmiştir. Diğer taraftan demografik özellikler açısından yapılan değerlendirme sonuçları erkek çocuklarının dijital oyun ii bağımlılığı ve şiddet eğilim düzeylerinin daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Ebeveynleri ayrı olan ya da ebeveyn kaybı yaşayan çocuklarda dijital oyun bağımlılığı ve şiddet eğilimi düzeyi yüksek, duygu düzenleme becerileri ise düşük bulunmuştur. Ebeveynleri tarafından demokratik tutum sergilenen çocuklarda ise duygu düzenleme becerileri yüksek, dijital oyun bağımlılığı ve şiddet eğilimi ise düşük olarak gözlemlenmiştir.Öğe Türü: Öğe , Bencillik ve mutluluk arasındaki ilişkide psikolojik iyi oluşun rolü(İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2025) Şen, ErdalBu çalışma, bireylerin bencillik düzeyi ile mutluluk düzeyi arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkide psikolojik iyi oluşun aracılık rolünü incelemektedir. Araştırma, bencil davranışların bireysel mutluluk üzerindeki etkisini anlamaya ve bu süreçte psikolojik iyi oluşun nasıl bir etki yarattığını açıklamayı amaçlamaktadır. Çalışmada, bencillik kişisel çıkarların bilinçli ve iradi olarak öncelikli tutulması, mutluluk ise bireyin genel yaşam doyumu ve olumlu duygusal durumu olarak ele alınmıştır. Psikolojik iyi oluş ise bireyin kendini gerçekleştirme, olumlu ilişkiler, çevresel hakimiyet ve yaşam amacına sahip olma gibi faktörlerle tanımlanmıştır. Bencillik değişkeni; uyumsal bencillik, egosantrik bencillik ve patolojik bencillik alt boyutlarından oluşmaktadır. Mutluluk ölçeği tek boyutlu olup, literatürde Oxford mutluluk ölçeği olarak tanımlanmaktadır. Psikolojik iyi oluş ölçeği; olumlu duygular, bağlanma, ilişkiler, anlam ve başarı alt boyutlarını içermekte olup PERMA ölçeği olarak literatürde yer almaktadır. Araştırma İstanbul ilindeki üniversitelerde öğrenim görmekte olan, 18-25 yaş arasındaki 310 üniversite öğrencisi ile yüz yüze anket yapılarak gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonuçlarına göre bencilliğin mutluluk üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisi olmadığı, bunun yanında bencilliğin alt boyutu olan egosantrik bencilliğin mutluluk üzerinde pozitif yönlü ve anlamlı etkisi olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda psikolojik iyi oluşun mutluluk üzerinde pozitif yönlü ve anlamlı etkisi olduğu sonucu da ortaya koyulmuştur. Çalışmada incelenen üç değişkenin de alt boyutları dahil edilerek yapılan analizler sonucunda mutluluk, bencillik ve psikolojik iyi oluş kavramları tüm alt boyutları bağlamında incelenmiş ve ilgili sonuçlar yorumlanmıştır.


















