Yüksek Lisans Tezleri
Bu koleksiyon için kalıcı URI
İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezleri / Master of Arts Theses in Istanbul Gelisim University Institute of Social Sciences.
Güncel Gönderiler
Öğe Evli bireylerde bağlanma stillerinin aldatma eğilimi ve cinsel yaşantılar ile ilişkisinin incelenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Şahinbaş, Bürke BenanAraştırmada evli bireylerin bağlanma stillerinin aldatma ve cinsel yaşantılar ile ilişkisi incelenmiştir. Bağlanma stillerinin aldatma ve cinsel yaşantılar ile ilişkisinin olup olmadığı araştırılmıştır. Bazı demografik değişkenlere göre (cinsiyet, yaş, çocuk sayısı, evlilik süresi, eğitim, evlilik biçimi) bağlanma stilleri aldatma eğilimleri ve cinsel yaşantılar arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu araştırma İstanbul ili içerisinde rastgele seçilen birbirinden bağımsız 300 evli birey ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada elde edilen veriler SPSS Statistics 21 programı kullanılarak analizler yapılmış ve bu analizler yorumlanmıştır. Evli bireylerin bağlanma stilleri ile aldatma eğilimi arasındaki ilişki incelendiğinde güvenli bağlanma, korkulu bağlanma ve saplantılı bağlanma stilleri arasında ilişki yokken kayıtsız bağlanma stili ile aldatma eğilimi arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır. Evli bireylerin bağlanma stilleri ile cinsel yaşantılar arasındaki ilişki incelendiğinde saplantılı bağlanma stili ile cinsel işlev düzeyi arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.Öğe Sosyal ve toplumsal olayların finansal yapıya etkisi: Türkiye-Rusya krizi ve 15 temmuz olayı(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Kanar, SenihEkonomik, toplumsal ve siyasal değişimler, Türkiye tarihinde toplumsal ve ekonomik düzeyde etkilerini somut şekilde hep hissettirmişlerdir. Gelir adaletsizliği, işsizlik, enflasyon, sermaye dağılımı gibi bileşenler ve bunlardaki eşitsizlik ülkenin kayda değer en öncelikli toplumsal ve ekonomik sorunları olmuştur. Bu çalışmada; Türkiye'de 1950 - 2017 yılları arasında yaşanmış ekonomik, sosyal ve siyasal değişimler üzerinde durulmuş ve bunların paralelinde meydana gelmiş finansal krizler ve toplumsal olaylar araştırılmıştır. Meydana gelmiş bu olgu ve olayları çözümleyebilmek için mevcut ekonomik sistem ve politikalarıyla değerlendirmeler yapılmıştır. Bu literatürel araştırma çerçevesinde özellikle güncel olayların kapsamları ve finansal yapıya etkileri test edilmeye çalışılmıştır. Bilimsel araştırma teknikleriyle problemler ve hipotezler oluşturularak test edilmesi için metodoloji geliştirilmiştir. Çalışmada bütün ayrıntılar detaylıca incelenerek EVİews ekonometri paket programında VAR (Vektör Otoregresif) modeliyle analizler yapılmıştır. Birinci bölümde finansal sistem, finansal krizler ve Türkiye – Rusya ilişkileri incelenmiştir. Finansal krizler ve Türkiye – Rusya "Uçak Krizi"nin finansal yapıya etkileri araştırılmıştır. Ekonomik değişimler, siyasal değişimler ve toplumsal olaylar genel hatlarıyla ele alınmıştır. Gelir dağılımı, işsizlik, enflasyon ve sermaye dağılımındaki eşitsizlik çerçevesinde ekonomik değişimlere bakılmıştır. Türkiye siyasal hayatındaki değişimler, Taksim Gezi Parkı ve 15 Temmuz Kalkışması toplumsal olaylarına yer verilmiştir. İkinci bölümde de Türkiye – Rusya "Uçak Krizi" ve 15 Temmuz Kalkışması'nın ekonometrik bir uygulaması yapılmıştır. Bu uygulamada 2010 – 2017 yılları arası ekonomik veriler kullanılarak hipotezler oluşturulmuş ve VAR (Vektör Otoregresif) analiziyle test edilmiştir. Türkiye – Rusya "Uçak Krizi" ve 15 Temmuz Olayı ile CDS primleri, BIST100 getiri endeksi, sepet döviz kuru, kukla değişken, işsizlik oranı, net uluslararası rezervler, sanayi üretim endeksi, TÜİK tüketici güven endeksi ve enflasyon oranı serilerinden oluşan sistemde değişkenler arasında istatistiksel açıdan anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Bu nedenle Türkiye'de meydana gelen sosyal ve toplumsal olayların ülke için belli riskler getirdiği ve finansal sistemi etkilediği gözlemlenmiştir.Öğe 1. Dünya Savaşı sonrasındaki Nasturi Ayaklanmasının yerel ayaklanmalar üzerindeki etkisi: Mardin örneği(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Bulut, YükselNasturilerin yaşadığı bölgelerin zengin petrol yataklarına sahip olduğunun anlaşılması ve Batının giderek yoğunlaşan misyonerlik çalışmalarının yanında bölgede egemen olmayı amaçlayan İngiltere ve Rusya gibi ülkelerin bölgede etkili olma gayretleri, 1800'lerin ortasından itibaren nüfuzlarını artırmalarına sebep olmuştur. Bu durum, Osmanlı Devleti'nin bölgedeki hâkimiyetinin zayıflamasına yol açmış, yıllarca barış içinde yaşayan Nasturilerle Kürt nüfus arasında önemli çatışmalara yol açmıştır. Osmanlı Devleti, bölgede Bedirhan Bey döneminde başlayan Nasturi ve Kürt aşiretlerinin arasındaki çekişmeye müdahale etmek için askeri kuvvet seçeneğini her zaman en sona bırakmıştır. Bölgedeki Nasturilerin misyonerlerin etkisiyle Osmanlıdan soğumalarını ve Rusların veya İngilizlerin nüfuz alanına girmelerini engellemek için onlara vergi ve yönetimle ilgili birtakım imtiyazlar sağlamak ve onları ödüllendirmek gibi birçok faaliyetine rağmen Nasturileri kazanma konusunda bir başarı sağlayamamıştır. I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sürecinde İngilizlerin Kafkasya ile Irak arasında bağlantıyı sağlayacak ve daha da önemlisi bölgedeki Rus etkisini ortadan kaldıracak bir özerk devlet kurma amacı istikametinde Nasturi lideri Ağa Petros teşvik edilmiştir. Ağa Petros hem uluslararası platformda hem de İngiltere huzurunda Nasturi Devleti projesine destek aramak bazı girişimlerde bulunmuştur. Türk yetkililerin Nasturilere karşı bir önlem geliştirmeyi planladığı süreçte Nasturiler, büyük çaplı sayılabilecek bir ayaklanma faaliyetine girişmişlerdir. Bu hareketlenmenin ilk basamağını dönemin Hakkâri Valisi Halil Rıfat Bey ve yanındakilerin 7 Ağustos 1924'te kaçırılması oluşturmaktadır. Çukurca'ya gitmek amacıyla vilayet merkezinden harekete geçen vali ve yanındaki heyet, Nasturilerin pususuna düşmüşler, dönemin jandarma komutanı Binbaşı Hüseyin Bey ile yanındaki bazı erler şehit olurken vali Halil Rıfat Bey ve yine jandarmalar esir alınmışlardır. Bu süreçte asıl amacın Nasturilerin bağımsızlığı olmadığı anlaşılmıştır. Bu devlet planı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan ayaklanma, İngiltere'nin Ortadoğu'da çıkarlarının korunması doğrultusunda yapılan faaliyetlerdir. Nasturiler, araç olduklarının farkında olmadan İngiltere'nin bölgedeki çıkarları için kullanılmışlardır. Nasturilerin birçok zarar gördüğü Nasturi İsyanı süreci, İngilizlerin istediği şekilde sona ermiştir. Nasturilerin devlet kurma tehdidiyle başlayan ve baştan sona İngiliz misyonerlerin yürüttüğü süreç, İngilizlerin Musul Sorununu kendi lehlerine çevirmeleriyle sonuçlanmıştır.Öğe Obsesif kompulsif belirtilerin ve komorbid patolojik narsisizmin yordanmasında şemalar: Bilişsel kuram çerçevesinde bir inceleme(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Karadeniz, AyşegülBu çalışmada, Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB) tanısı olan bireylerden oluşan klinik örneklem (N=31) ve herhangi psikiyatrik tanısı olmayan kontrol grubu (N=133) ile genel olarak obsesyon ve kompülsiyonlar ile altı alt tipinin patolojik narsisizm, erken dönem uyum bozucu şemalar, şemadan kaçınma stilleri ve şemayı telafi stilleri tarafından yordanmasının araştırılması amaçlanmıştır. İlk aşamada, OKB grubu ile kontrol grubu arasındaki, patolojik narsisizm, şemalar, şemadan kaçınma ve şemayı telafi stilleri farklılıkları araştırılmış; ikinci aşamada, OKB grubunda, genel olarak obsesyon ve kompülsiyonların ve 6 alt tipinin, patolojik narsisizm, şemalar, şemadan kaçınma ve şemayı telafi stilleri tarafından yordanması incelenmiş; üçüncü aşamada ise şemaların, patolojik narsisizm obsesyon ve kompülsiyonları yordamasındaki aracılık rolü araştırılmıştır. Bu amaçla, Kişisel Bilgi Formu, Vancouver Obsesif-Kompülsif Ölçeği, Patolojik Narsisizm Envanteri, Young Şema Ölçeği Kısa Form-3, Young-Rygh Kaçınma Ölçeği ve Young Telafi Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesi için Ki-Kare analizleri ile ANOVA ve MANOVA analizleri, Pearson Korelasyon Analizi, aşamalı hiyerarşik regresyon analizleri ve Sobel Testi kullanılmıştır. OKB tanısı olan bireylerde 14 şema boyutundan, iç içe geçme/bağımlılık, onay arayıcılık, ayrıcalıklılık/yetersiz özdenetim, terk edilme, karamsarlık, kusurluluk, sosyal izolasyon/güvensizlik, başarısızlık, duyguları bastırma, yüksek standartlar, tehditler karşısında dayanıksızlık şemalarının kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek olduğu bulunmuştur. OKB tanısı olan bireylerde, şemadan kaçınma stillerinden yalnızca psikosomatizm, şemayı telafi stillerinden ise 8 faktörün hepsi kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. OKB tanısı olan bireylerin patolojik narsisizm toplam puanı; patolojik narsisizmin hem büyüklenmecilik hem kırılganlık boyutları ve patolojik narsisizm alt ölçeklerinden yetkili olma öfkesi, koşullara dayalı kendilik saygısı, kendini gizleme, özverili kendini geliştirme, kendini azımsama, grandiyöz fantezi kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. OKB tanısı olan bireylerde, genel olarak obsesyon ve kompülsiyonlar ile "obsesyonlar", "biriktirme", "sadece doğru hissetme" ve "kararsızlık" alt tipleri patolojik narsisizm ve alt ölçekleri tarafından yordanmıştır. Buna karşılık, "bulaşma/kirlenme" ve "kontrol etme" alt tipleri patolojik narsisizm veya alt ölçekleri tarafından yordanmamıştır. Genel olarak obsesyon ve kompülsiyonlar ile "obsesyonlar", "biriktirme", ve "kararsızlık" alt tipleri, patolojik narsisizmin kırılgan boyutu tarafından yordanırken, yalnızca "sadece doğru hissetme" alt tipi büyüklenmeci narsisizm tarafından yordanmıştır. Tehlikeler karşısında dayanıksızlık şeması, patolojik narsisizm toplam puanının "obsesyonlar"ı yordamasında, patolojik narsisizmin kırılgan boyutunun "obsesyonlar"ı yordamasında ve patolojik narsisizmin kendini azımsama alt ölçek puanının "obsesyonlar"ı yordamasında aracı role sahiptir. Terk edilme şeması patolojik narsisizm toplam puanının, "biriktirme" ile ilişkili obsesyon ve kompülsiyonları yordamasında, kırılgan narsisizmin "biriktirme" ile ilişkili obsesyon ve kompülsiyonları yordamasında, patolojik narsisizmin kendini azımsama alt ölçeğinin "biriktirme" ile ilişkili obsesyon ve kompülsiyonları yordamasında, patolojik narsisizmin "kararsızlık" obsesyon ve kompülsiyonlarını yordamasında, kırılgan narsisizmin "kararsızlık" obsesyon ve kompülsiyonlarını yordamasında, patolojik narsisizmin özverili kendini geliştirme alt ölçeğinin "kararsızlık" obsesyon ve kompülsiyonlarını yordamasında aracı role sahiptir. Bulgular, psikopatolojide bilişsel kuram ve şema terapi modeli çerçevesinde değerlendirilmiştir.Öğe Sağlık hizmetleri pazarlaması ile sağlık okuryazarlığı düzeyi arasındaki ilişkinin sosyal medya bağlamında incelenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Arslan, SongülBu araştırmanın amacı sağlık hizmetleri pazarlaması ile sağlık okuryazarlığı düzeyi arasındaki ilişkinin sosyal medya bağlamında incelenmesidir. Araştırmanın evrenini Bayrampaşa Devlet Hastanesi'nde çalışan 600 sağlık personeli oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında 260 personele ulaşılmıştır. Araştırmada verilerin toplanmasında anket formu kullanılmıştır. Anket formları demografik özelliklere yönelik sorulardan, Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği'nden ve Sağlık Hizmetleri Pazarlamasında Sosyal Medya Kullanımı Ölçeği'nden oluşmaktadır. Araştırmada veri analizi SPSS 16 paket programında yapılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde frekans, yüzde, ortalama, standart sapma gibi tanımlayıcı istatistikler, farksızlık testleri ve Pearson korelasyon testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda sağlık okuryazarlığı ve sağlık hizmetleri pazarlamasında sosyal medya kullanımı algısı ilişkisi incelendiğinde; sağlık hizmeti sağlık okuryazarığı ile sosyal medya etkinliği arasında pozitif yönlü ve istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05), hastalıklardan korunma sağlık okuryazarlığı ile etkinlik, kullanım ve sosyal medya etkinliği arasında pozitif yönlü ve istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05), sağlığın iyileştirilmesi sağlık okuryazarlığı ile etkinlik, kullanım ve sosyal medya etkinliği arasında pozitif yönlü ve istatistiksel olarak anlamlı (p<0,05) ilişki tespit edilmiştir.Öğe Fast food franchising çalışanlarında liderlik uygulamaları ve iş stresinin işten ayrılma niyetine etkisi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2019) Temur, ÖzhanFast food sektöründe çalışan personel devir hızları incelendiğinde, yıl boyunca toplam personel sayısı kadar kişinin çıkış yaptığı ve yerlerine yeni kişilerin alındığı bir tablo ortaya çıkmaktadır. Bu devir hızının çeşitli sebepleri olmakla birlikte, doğru liderlik yöntemlerinin uygulanamaması, yoğun strese maruz kalınma ve iş görenlerin işten ayrılmak istemesi, bu araştırmanın en önemli çıkış noktasıdır. Bu araştırmada, fast food sektörü çalışanlarında algılanan liderlik stilleri ve algılanan stresin, işten ayrılma niyetine etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırma 416 kişilik örneklem üzerinden Liderlik Tarzları Ölçeği, Algılanan Stres Düzeyi Ölçeği ve Ayrılma İsteği Ölçeği kullanılarak yapılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre demokratik liderlik algılanan stresi azaltırken, otokratik liderlik algılanan stresi ve işten ayrılma isteğini artırmaktadır. Bununla birlikte karizmatik liderlik tarzının algılanan stres düzeyine ve işten ayrılma niyetine önemli bir etkisi olmamıştır. Araştırmanın bir diğer bulgusuna göre algılanan stres düzeyinin örgütten ayrılma isteği üzerinde herhangi bir belirleyiciliği yoktur. Araştırmada, otokratik liderlik algısının ve algılanan stres düzeyinin işgörenlerin cinsiyetine, yaşına, medeni durumuna, öğrenim durumuna, sektördeki deneyimine ve işletmedeki deneyimine göre farklılaştığı belirlenmiştir. İşten ayrılma niyeti ise öğrenim düzeyine, sektördeki tecrübeye ve işletmedeki deneyime göre farklılaşmaktadır.Öğe Türkiye'de İslamcılığın kökenleri: Prof. Dr. Necmettin Erbakan fikriyatı(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Tuncel, Muhiddin SadıkNecmettin Erbakan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin içerisine tüm engellemelere rağmen siyasal İslam'ın gerek siyasi gerekse sosyal yaşantısı ile tüm yaşamına sığdıran ve bu özelliğiyle Türk siyaset alanına farklı bir bakış açısı katan nadide insanlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Milli ve İslami kimliği hep ön planda olduğundan kısa sürede kendisine yakın bir kitle ve taraftar bulabilmiştir. Hali hazırda nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde muhafazakâr kitlenin toparlanma ve bir çatı altında birleşmesi ve kitlesel bir hareket olabilmesi onun işini kolaylaştırmıştır. Siyasi yaşamına bağımsız milletvekili olarak başlayıp çok geçmeden Türk siyasi tarihine damga vuracak bir hareketin lideri olarak yaşamını sürdürdüğünü görmekteyiz. Çeşitli isimlerde siyasi partiler kurmuş ve gerek çoğunluğu kendisi elde ederek hükümet kurmuş gerekse koalisyon ortağı olarak devlet yönetiminde yer almıştır. Çalkantılı bir siyasi geçmişe sahip olan Erbakan aynı zamanda akademik bir kimliğe sahip olup siyasi yaşamı dışındaki başarıları ve yöneticiliği ile de bilinmektedir. Genç denebilecek yaşlarda akademik başarılara imza atarak hem yurt içinde hem de yurt dışında ülkemizi temsil ettiğini görmekteyiz. Sivil toplum kuruluşlarında görev alan ve bizzat yöneticiliğini yaparak adından söz edilen bir yönetim sergilediğini görmekteyiz. Tüm siyasi çalkantılara rağmen Türk siyasetinden ayrılmayan Erbakan'ın mücadeleci azmiyle siyasi bir ekol haline gelmiştir. Kendisinden sonrada bu ekolün devam ettiğini günümüz siyasetinde de görmekteyiz. Siyasi hayatının ve Türk siyasetinin günümüzde dahi konuşulan ve akademik araştırmalara konu olan 28 Şubat Post Modern darbesi Milli Görüş Hareketine gönül vermiş tüm kesimleri etkilediği gibi ülke gündemini ve siyasetine de yön vermiştir. Çok az siyasetçinin maruz kaldığı bir siyasi geçmişe sahip olan Erbakan, genellikle bu sıkıntıları İslami kimliği, milliyetçi siyaseti ve dini cemaat, tarikatlar ve dini hassasiyeti olanlara karşı verdiği mücadele ile kamuoyunda kendisine sıkça yer bulmuştur. Gerek destekçileri gerekse muhalifleri tarafından takdir ve teveccüh bulabilen ender siyasilerden olduğunu söylemek mümkündür.Öğe Havayolu işletmelerinde kabin içi hizmet kalitesinin incelenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Şen, ÇiğdemBu tez çalışmasının temel amacı; kabin içi hizmet kalite faktörlerini ve bu hizmetlere yönelik yolcuların memnuniyet düzeyleri ile uçuş deneyimleri üzerindeki etkilerini belirlemektir. Dünyaları birbirine bağlayan hava yolu taşımacılığının dinamik ve büyüyen yapısı rekabetin en yoğun yaşandığı sektörlerin başında gelmektedir. İleri teknoloji dalgasının üst seviyede olduğu hava yolu endüstrisinde hava yolu firmaları kendilerini pazarda farklı bir yerde konumlandırmak ve rekabet avantajını ele geçirmek adına çeşitli pazarlama araçları kullanmaktadırlar. Hava yolu şirketleri karlılıklarının devamı ve sürdürülebilir büyümeleri için yolcu memnuniyetini arttırarak yüksek kaliteli hizmet sunmaya odaklanmaktadır.Öğe Çocukluk çağı travmalarının yaşantıya etkisi, depresyon ve yaratıcılık arasındaki ilişki(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Ekinci, ÖzgürGiriş: Depresyon kişilerin yaşama karşı ilgilerinin azalması, yaşam enerjisinin günden güne tükenerek devam etmesi hali şeklinde tanımlanmaktadır. Depresyonun kişiler üzerindeki etkilerinin farklılıklar ortaya çıkarması, çalışmanın temeli niteliğindedir. Bu kapsamda çocukluk çağı döneminde travma yaşantılarının bireylerin depresyon ve yaratıcılık durumuna etkisi ele alınmıştır. Amaç: Çocukluk çağı travması yaşamış olan kişilerin yaşantıya etkisi, depresyon ile yaratıcılık arasındaki ilişkinin, travma yaşamamış kişiler ile arasında fark olup olmadığı araştırılmaktadır. Gereç ve Yöntem: Araştırmamda rehberlik servisinden destek alan bireylerin, depresyon ile yaratıcılık arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amacı ile 200 kişi ile çalışma yapılmıştır. Çalışmada Beck Depresyon, Çocukluk Çağı Ruhsal Travma ölçeği, Yaratıcılık ölçeği uygulanmıştır. Kullanılan ölçme aracı ile tespit edilen bulgular, alt amaçlara göre istatistiksel teknikler ile analiz edilmiştir. Katılımcılara uygulanmış olan ölçekler, SPSS 21Windows paket programı kullanılarak istatistiksel işlemlere devam edilmiştir. Bulgular: Yaratıcılık ile Çocukluk Çağı Travmaları alt boyutu ile Duygusal İhmal, Fiziksel İhmal, Fiziksel İstismar, Duygusal İstismar ve Cinsel İstismar arasında bağ kurulamamaktadır. Depresyon ile Çocukluk Çağı Travmaları alt boyutu olan Duygusal İhmal, Fiziksel İhmal, Fiziksel İstismar, Duygusal İstismar ve Cinsel İstismar arasında bağ kurulabilmektedir. Sonuç: Araştırmanın birinci hipotezi: "Bireylerde çocukluk çağı travması ile depresyon arasında ilişki vardır." Kabul edilmiştir. Araştırmanın ikinci hipotezi: "Bireylerde çocukluk çağı travması ile yaratıcılık arasında ilişki vardır." Reddedilmiştir.Öğe Üniversite sınav sürecinde kader algısı ve sınav anksiyetesi ilişkisi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Andırın, UğurBu çalışmanın seçilmesinde araştırmacının mesleği olan öğretmenlik ve bu süreçte kendisine yöneltilen sorular etkili olmuştur. Öğrenciler ergenlik döneminde felsefi ve dini düşüncelere meraklı olmakta ve ne benimseyeceklerine karar verme aşamasında bulunmaktadırlar. Türkiye'de bir gerçeklik olan din her kesimden öğrenciyi ama az ama çok düşünce yapısı bakımından şekillendirmektedir. Üniversite sınav süreci de öğrenciler için önemli bir dönüm noktasıdır. Ölüm, evlilik, boşanma gibi insan hayatını yakından ilgilendiren önemli hususlar kader anlayışında karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde bu önemli kararlardan birini de üniversite tercihi olarak görebiliriz. Dolayısıyla öğrencilerin zihnindeki kader algısı ve bu süreçte yaşadıkları sınav kaygısı bu süreçte kesişmektedir. Tezde bu iki olgu arasında bir ilişki var mı, varsa yönü nedir, şiddeti nedir gibi konular ele alınmıştır. Araştırma sınav kaygısını en net hisseden grup olan 12. sınıflar ve mezuna kalan öğrenciler üzerinde yapılmıştır. Sınav kaygı düzeyleri Spielberger (1980) tarafından geliştirilen Öner (1990) tarafından Türkçeye uyarlanan ''Sınav Kaygısı Envanteri'' ile değerlendirilmiştir. Öğrencilerin kader algısına karşı tutumları ise Horozcu (2018) tarafından geliştirilen 'Teistik Kader Algısı Ölçeği' nden faydalanılarak değerlendirilmiştir. Buna ek olarak demografik değişkenler için de araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu uygulanmıştır. Araştırma da anket tekniği kullanılmıştır. Anket sorularına verilen cevaplar SPSS istatistik programına girilmiştir. Araştırmanın alt problemlerinde ise kaygı ve kader algısı ilişkisinin sosyodemografik veri formunda yer alan çeşitli kişisel değişkenlerle ilişkisi ele alınmıştır.Öğe Mübarek'ten Sisi'ye Mısır'da otoriter rejimin sürekliliği ve ordu(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Demir, BurcuMısır'da 1952 yılında Cemal Abdül Nasır ile başlayan ve Hüsnü Mübarek ile devam eden otoriter rejim yönetimi, 11 Şubat 2011'de Mübarek'in devrilmesiyle kesintiye uğramıştır. 25 Ocak 2011 devrim hareketi sürecinde kararsızmış gibi görünen Mısır Ordusu, siyasetteki ve ekonomideki avantajlı statüsünü devam ettirebilmek için Mübarek'in devrilmesine göz yummuştur. 2012 yılında ülkenin en güçlü muhalefeti olan Müslüman Kardeşlerin adayı Muhammed Mursi, iktidara gelmiştir. Ancak Mursi'nin Mısır Ordusunun vesayet gücünü azaltmaya yönelik girişimlerde bulunması neticesinde 3 Temmuz 2013 tarihinde askeri darbe gerçekleştirilmiş ve Mursi iktidarı son bulmuştur. Askeri darbeden yaklaşık bir yıl sonra gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimini Sisi'nin kazanması üzerine Mısır, yeniden asker kökenli bir cumhurbaşkanı tarafından yönetilmeye başlanmıştır. Tüm bu bilgiler ışığında, Mısır'da yaşanan siyasal gelişmeler ortaya konularak otoriter rejimin nasıl inşa edildiği, Mübarek iktidarının neden devrildiği ve otoriter rejimin sürekliliğini tetikleyen ordunun Mısır siyasal hayatındaki rolü, realizm teorisi çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bununla birlikte Muhammed Mursi'ye karşı hangi gerekçeler öne sürülerek darbe yapıldığı ve Sisi rejimiyle birlikte otoriter rejimin nasıl süreklilik kazandığı analiz edilmiştir.Öğe Geç ergenlik döneminde mükemmeliyetçilik ile kaygı düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Ünlü, Mustafa OzanErgenlik döneminde genç bağımsızlık ve yetişkinlik yolunda ilk adımını atmıştır.Çocukluk evresininaçıkça ne zaman bittiğini söylemek güçtür, ergenliğin başlangıcı fizyolojik, ruhsalve sosyal anlamda değişiklik göstermektedir. Ergenlik dönemi, kişinin gelişimindeki en önemli evrelerinden birisidir. Bu çalışmada Geç Ergenlik Döneminde Mükemmeliyetçilik İle Kaygı Düzeyleri Arasındaki İlişki incelenmiştir. Çalışmanın ilk bölümü mükemmeliyetçilik kavramına ayrılmıştır. Mükemmeliyetçilik, insanoğlunun verdiği mücadelelerden birisidir. Şartlar her nekadar zor olursa olsun adapte olma gayretinin ve telaşının yegane temeli, kişinin kendine göre mükemmellik arayışından kaynaklanmaktadır. Kusursuzluğu elde etme yolunda insanların karşısına ilk çıkan olgu isekimi zaman kaygıdır. Kaygı, bazen yavaş yavaş gelişmekte ve uzun dönem devam etmekte, bazen de kontrolden çıkarak anksiyeteye dönüşmektedir. Herkes için farklı tesirler yaratmasının pek çok nedeni olsada genel olarak kişilik, en önemli faktördür. Mükemmeliyetçilik arayışında bilhassa ergenlik döneminde başarı kaygısının yanındaöz benlik algısı, sınav, okul, ebeveyn vb. konularda kaygı hissedilmektedir. Mükemmeliyetçi kişilik özellikleriyüksek beklentiler sebebiyle kişilerarası ilişkiler açısından bazı güçlüklere de neden olabillir. Fakat bireyin bu özelliklerinin farkında olarak onunla baş etme yollarını öğrenmesi avantaj sağlayacaktır. Çalışmanın ilk bölümünde mükemmeliyetçilik kavramı sebepler, boyutlar ve kuramlar çerçevesinde incelenmiştir. İkinci bölümde kaygı, kavramsal olarak ele alınmış ergenlik döneminde yaşanılan kaygıya değinilmiştir.Çalışmanın üçüncü bölümünde, çok boyutlu mükemmelliyetçilik ve anksiyete arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya yönelik anket uygulaması ve elde edilen bulgular yer almaktadır. Bulgular sonucunda, katılımcıların Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeğinden aldıkları toplam puanları ile Beck Anksiyete Ölçeğinden aldıkları toplam puanlar arasında anlamlı bir ilişki olmadığı ortaya çıkmıştır. Bunun yanında çok boyutlu mükemmeliyetçilik ölçeğinden aldıkları toplam puanlar ile okul başarısını algılama, gelir düzeyi ve yaş değişkeni arasında anlamlı bir farklılık olduğu ortaya çıkmış iken herhangi bir psikiyatrik tedavi görme durumu, anne eğitim düzeyi, baba eğitim düzeyi değişkeni arasında anlamlı bir farklılık olmadığı ortaya çıkmıştır. Son olarak katılımcıların Beck Anksiyete Ölçeğinden aldıkları toplam puanlar ile okul başarısını algılama biçimi, baba eğitim düzeyi arasında anlamlı bir farklılık olmadığı ortaya çıkmış iken herhangi bir psikiyatrik tedavi görme, anne eğitim düzeyi, gelir düzeyi ve yaş değişkenleri arasında anlamlı bir farklılık olduğu ortaya çıkmıştır.Öğe İnternet bağımlılığı sosyal uyum ilişkisi: İlköğretim örneği(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Çelik, TülinBu çalışmanın amacı; ilköğretim öğrencilerinin internet kullanımından kaynaklı uyum ilişkisinin incelenmesidir. Günümüzde internet bağımlılığı ülkemizde psikolojik rahatsızlık olarak görülmeye ve kabul edilmeye başlanmaktadır. Hastanelerde internet klinikleri kurulmaya başlanmıştır. Teknolojinin hızlı bir şekilde gelişmesi ile birlikte iletişim ve bilgi teknolojilerinde hızlı bir değişim yaşanmaktadır. İletişim teknolojilerinde ortaya çıkan değişim ve gelişimler, insan yaşamının bütün alanlarında önemli değişimlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. İnternet ve bilgisayar kullanımının artması ile toplumlarda her düzeyde ve her yaşta internet, bilgisayar kullanımı artmakta, dolayısıyla bu durum kişilerin çevre ile iletişimini ve hayatını büyük ölçüde etkilemektedir. Özellikle iletişim alanında ortaya çıkan yeni teknolojiler, toplumların sosyalleşme şekillerinde de değişiklikler yaşanmasına neden olmuştur. İnsanların kendilerini ait hissettikleri toplumların veya toplumda yer alan alt grupların norm ve değerlerini, bilgilerini ve davranışlarını elde etme aşamaları sosyalleşme olarak tanımlanmaktadır. Bu gruplara uygun olarak davranış sergileyen, onlarla iletişim kuran, arkadaşları ile kurduğu gibi diğer kişilerle de iletişim kurabilen bireyler, sosyal açıdan uyumlu bireyler olarak ifade edilmektedir. Aynı zamanda toplum tarafından istenen tavır ve davranışları diğer bireylere yönelterek sosyal hayata bu tavırlarla katılan bireyler de sosyal açıdan uyumlu bireyler olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda çalışmanın amacına uygun olarak; birinci bölümde internet bağımlılığı kuramsal ve kavramsal çerçeve; ikinci bölümde ise sosyal uyum kuramsal ve kavramsal çerçeve üzerinde durulacak, "İnternet Sosyal Uyum İlişkisi Üzerine İlköğretim Örneği" adı altında bir alan araştırması yapılarak elde edilen veriler tüm ilgili tarafların yararına sunulacaktır. Yapılan Regresyon analizleri sonucunda; İnternet kullanımından kaynaklı sosyal izolasyonun, kişiler arası beceriler üzerinde (yaklaşık %10,7) oranında negatif yönlü bir etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca regresyon analizi ile sosyal izolasyonun, dinleme becerileri üzerinde (yaklaşık %16,3 oranında) negatif yönlü bir etkisi görülmüştür.Öğe Dinin siyasallaşması Türkiye örneği (İslamın siyasallaşması)(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017) Akan, DünyaminTezin amacı; din olgusunun zaman içinde nasıl bir değişim gösterdiği ve din devlet ilişkilerinin nasıl şekillendiğini açıklanma istemesidir. Dini değerlerin yok olmaması amacıyla toplumsal birlikteliğin sağlanarak dinin siyasallaşmasının önüne geçilmesi gerektiğinin vurgulanmak istenmesi de olmaktadır. Dinin siyasallaşması uzun yıllar boyunca devam etmektedir. Tezimizde, İslamcılığın siyasi yönünün göstermiş olduğu gelişim ve toplum hayatında edinmiş olduğu yer hakkında bilgi verilmek istenmektedir. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi yapısında İslam olgusunun devlet üzerindeki algılanış biçimi, tezin de konusu olan İslam'ın siyasallaşmasının temel çerçevesini oluşturmaktadır. Çalışmada bu kapsamda Din, Devlet, Toplum İlişkisi ve Kavramsal Çerçeve başlığı altında; din ve siyaset ilişkisi, ilişkiyi belirleyen unsurlar; dinin, birey ve toplum üzerindeki etkileri, diğer sosyal kurumlarla ilişkisi, hukuki ve sosyal kurallarla ilişkisi ve dinin meşrutiyet aracı olarak kullanılması gibi konulara yer verilmiştir. İslamcılık, İslami değerlerin benimsenmesini amaç edinmektedir. Çalışmada bu kapsamda İslamcılığın Gelişimi başlığı altında; İslamcılık, İslamcılığın tarihsel gelişimi, siyasallaşması, geleneksel ve siyasal İslam ile İslamcılığı tetikleyen etmenler gibi konulara yer verilmiştir. Çalışmada İslamcılık Fikri Dönemi İslam Dünyası başlığı altında; İstanbul ve Anadolu, Hindistan ve Güneydoğu Asya, Uzakdoğu, Arap Yarımadası, Kuzey Afrika ve Orta Asya konularına yer verilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu gelişip merkezileştikçe, İslam kanunlarından daha fazla yararlanmaktadır. Osmanlı İslam kanunlarından yararlansa da kontrolü hiçbir zaman elden bırakmamıştır. Osmanlı 1402-1413 yılları arasında Fetret Devri'ni yaşamaktadır. Çalışmada bu kapsamda Osmanlı İmparatorluğunda Din ve Siyaset İlişkisi başlığı altında; Osmanlı kuruluş dönemi, Fetret dönemi, Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim dönemi din ve devlet ilişkilerine yer verilmiştir. Abdülmecid döneminde yapılan önemli gelişmelerden birinin de Tanzimat Fermanı'nın 1839'da ilan edilmesi olmaktadır. Islahat Fermanı'nın, gayrimüslimlerin haklarının korunması amacını güttüğü söylenebilir. Çalışmada bu kapsamda Tanzimat ve Islahat Fermanlarının din üzerine ve Osmanlı'ya Etkileri başlığı altında; Tanzimat Fermanı ve Osmanlı'ya etkileri, Islahat Fermanı ve bu fermanların benzer ve farklı yönlerine yer verilmiştir. Abdülmecid'den sonra tahta çıkan Sultan Abdülaziz, hükümeti yerinde bırakarak bir Hatt-ı Hümayun yayınlamıştır. Çalışmada bu kapsamda Sultan Abdülaziz Dönemi başlığı atlında; Abdülaziz döneminde yapılan ıslahatlar, ortaya çıkan ekonomik olaylar ve yaşanan mali bunalımlara yer verilmiştir. Çalışmada Abdülhamit Dönemi İslamcılık başlığı altında; Mali, siyasi, sosyal durum; Hürriyetin ilanı, İttihad-ı İslam düşüncesi, eğitim politikası ile siyasi ve mali politikalar incelenmiştir. Abdülhamit döneminde ortaya çıkan bu hareketler; İslamcılık, Osmanlıcılık, Türkçülük, Batıcılık ve Adem-i Merkeziyetçilik olarak sıralanabilir. Çalışmada bu bağlamda Abdülhamit Dönemi Fikir Hareketleri başlığı altında; İslamcılık, Osmanlıcılık, Türkçülük, Batıcılık ve Adem-i Merkeziyetçilik konuları ele alınmıştır. İttihatçıların, Abdülhamit döneminde 2. Meşrutiyetin ilanı ile birlikte istedikleri düzene kavuştukları, fakat acemi ve tecrübesiz olmalarından dolayı da iktidarlığı ellerinde tutamadıkları söylenebilir. 2. Meşrutiyet'in ilanından sonra ortaya çıkan 31 Mart Vakası, yıllarca biriken gerilimin boşalması olmakta ve günümüzde hala siyasi tartışmalarda gündemde yer almaktadır. Çalışmada bu kapsamda İkinci Meşrutiyet dönemi İslamcılığı ve 31 Mart Vakası başlığı altında; İkinci meşrutiyetin önemi, İslamcılığın genel durumu ve 31 Mart Vakası analiz edilmiştir. Çalışmada cumhuriyet dönemi İslamcılık hareketleri başlığı altında; Jön Türklerin, İttihat ve Terakki Dönemi, Birinci Dünya Savaşı dönemi siyasal İslam ve Milli Mücadele döneminde din ve siyaset ilişkisi irdelenmiştir. Cumhuriyet döneminde, dönemin din anlayışını gösteren en önemli örneklerinden birisi Birinci Meclis olmaktadır. 3 Mart 1924'te de yeni rejime engel olabilecek olayların yok edilmesi yolunda atılan ilk adımın Halifeliğin kaldırılması olduğu ifade edilebilir. Çalışmada bu kapsamda Cumhuriyet Dönemi Devlet, Din ve Toplum İlişkisi başlığı altında; Cumhuriyet'in ilanı ve ortaya çıkan İslamcılık hareketleri, Birinci Meclis dönemi siyasi İslam, Cumhuriyet dönemi din, devlet ve toplum ilişkisi ve Halifeliğin kaldırılması konuları ele alınmıştır. Halifeliğin kaldırıldığı gün kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, Müslümanların ibadetlerini özgürce yapmalarını amaçlamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığının görev ve yetkilerinin belirlenmesinde devlet, dinin ibadet ve imanla alakalı hizmetlerini kendi yetki alanında görmektedir. Çalışmada bu kapsamda Diyanet İşleri Başkanlığı Çerçevesinde Din, Toplum ve Devlet başlığı altında; Halifeliğin kaldırılması ile Diyanet İşleri Başkanlığına geçiş, başkanlığın yapısı, görev ve yetkileri, siyasi iktidar ile ilişkisi ve din ile siyasetin ayrılmazlığı gibi başlıklara yer verilmiştir.Öğe Kamu hastanelerinde çalışan sorumlu hekimlerin problem çözme becerilerinin değerlendirilmesi: Okmeydanı EAH, Şişli Hamidiye Etfal EAH ve Gaziosmanpaşa Taksim EAH örneği(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Düşünür, AyşeBu araştırma tanımlayıcı tipte olup, çalışmanın amacı; İstanbul İlinde bazı Kamu Hastanelerinde idari sorumlu, eğitim sorumlusu veya idari ve eğitim sorumlusu olarak çalışan hekimlerin problem çözme becerilerini değerlendirmektir. Araştırmaya İstanbul Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanlığına (4.Bölge) bağlı olan üç eğitim ve araştırma hastanesinde çalışan toplam 122 sorumlu hekim dahil edilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak sorumlu hekimlerin tanıtıcı ve mesleki özelliklerini içeren kişisel bilgi formu ve 'Problem Çözme Envanteri' kullanılmıştır. Bu envanter, bireyin problem çözücü olarak genelde kendini değerlendirmesi ve problem çözme yeteneğini algılamasını ortaya çıkarmaktadır. Elde edilen envanter puanları toplam ve altı alt boyutta analiz edilmiştir. Sorumlu hekimlerin problem çözme envanterinden elde edilen ortalama skor 68.06±15.67 olarak bulunmuştur. Bu araştırmadan elde edilen veriler SPSS 17.0 programında analiz edilmiştir. Verileri değerlendirmede yüzdelik, ortalama, standart sapma, Mann-Whitney U ve Kruskal Wallis testleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda kamu hastanelerinde çalışan sorumlu hekimlerin genel olarak problem çözme becerilerinin ve probleme çözme yaklaşımlarının orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Araştırmaya katılan sorumlu hekimlerin problem çözme becerileri ve alt boyutları ile cinsiyet, mesleki deneyim ve uzmanlık alanı, arasında farklılık bulunmuştur.Öğe Türk televizyon kanallarında yayınlanan sağlık programlarının içerik analizi: Örnek Olay Doktor Geldi (TRT 1), Sağlık Kontrolü (CNN Türk), Yaşasın Hayat (NTV)(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Özenç, ÖzkanBu çalışmanın amacı, Türk televizyon kanallarında yayınlanan sağlık programlarının içerik analizi ile analizinin yapılmasıdır. Sağlık, sadece rahatsızlığın ya da hastalığın olmaması değil bireyin bedenen, sosyal bakımdan ya da zihnen bir iyilik halinde olması şeklinde tanımlanabilir. İletişim, kaynaktan hedefe amaçlı şekilde yapılan bilgi aktarım süreci olarak tanımlanabilir. Sağlık ile iletişimi birbirine bağlayabilen sağlık iletişimi; sağlığın geliştirilebilmesi amacı ile yapılmış olan uygulamalara, iletişim stratejilerinin ve kurallarının uygulanması şeklinde tanımlanabilir. İnsanların kendi aralarında ya da hastalar ile doktorlar arasında bulunan kitle iletişim araçları ile gerçekleştirilen bütün bilgi alışverişleri sağlık iletişimi kapsamında değerlendirilmektedir. Sağlık, açılmış olan özel sağlık kurumlarına bakıldığında Türkiye'de de büyük bir önem kazanmıştır. Sağlık iletişimi konusu, 2000'li yıllardan sonra dikkat çekmeye başlamıştır. Gün geçtikçe yaygın bir şekilde televizyon ekranlarında yer almaya başlayan sağlık programları, sağlık politikalarının gelmiş olduğu son durumu gözler önüne sermektedir. Popüler ve yaygın bir kitle iletişim aracı olarak bilinen televizyonlarda yayımlanmakta olan sağlık programları, izleyicileri bilgilendirmek amacıyla yayımlanan programlar arasında bulunmaktadır. Modern kent hayatının getirmiş olduğu zorluklar bireyleri, hem ruhen hem de bedenen zorlamaktadır. Bireylerde meydana gelen sağlığı koruma ve sağlıklı hayat için gerekli olan bilgiler gibi pek çok haber, sağlık programları gibi formatlar üzerinden izleyicilere aktarılmaktadır. Dolayısıyla bu çalışmada, bireylerin sağlıkları konusunda bilgi almak amacıyla izledikleri sağlık programlarının içerikleri ve yayın akışları konusunda bilgi aktarılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda ulusal ölçekte yayın yapmakta olan 3 TV kanalından; TRT1'de yayımlanan "Doktor Geldi", CNN Türk'te yayımlanan "Sağlık Kontrolü" ve NTV'de yayımlanmakta olan "Yaşasın Hayat" programları içerik analizi kullanılarak analiz edilmiştir. İçerik analizi kapsamında söz konusu programların 2 haftalık süreçleri incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Sağlık programlarında genellikle hangi konuların çoğunlukla işlendiği, yayın akışı içinde sağlık alanındaki uzmanların nelerden bahsettiği vb. konular incelenmiştir.Öğe Türk sinemasında göçlerin siyasal temsilleri(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Kara, ÖmerTürk Sinemasını, Sinematograf 'yanın icadından, Osmanlıya gelişini, orada yaşanan gelişmeleri ve başta nasıl karşı olduğu sonrada serbest bırakıldığı görülmekte. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra ise sinemayla ilgili herhangi bir yasağın olmamasının yanında desteklenmekteydi. Türk Sinemasının gelişimi ise; Cumhuriyetin ilk yıllarında tiyatronun etkisinde, 50'lerde kendini oluşturan özgü yolu bulmuştu. Renkli filmler yapılmaya başlaması ile film sayısı artış görülmüş, ülke içinden film yarışmalar yapılmaya başlandı. Türk Sineması, 60'lardan sonra toplumsal konular işlenmeye başladı. 70'lerde kendini tam bulmuşken arabesk ve seks furyasının yanında darbe ile gerileme girdi. 80'lerden sonra Yeşilçam'ın anlatımından sıyrılıp kendi dilini oluşturdu. 90'li yıllara gelindiğinde daha çok birey sorunlarını ve çıkmazlarını konu alan filmler yapılmaya başlandı. 2000'lerden sonra kendini ispatlayan bir Türk Sineması karşımıza çıkmaktadır. Çeşitli konularda film yapan, kendine has üslubu ile uluslararası alanda başarılı performans görülmektedir. Bunun yanında tarihsel süreç içinde kentsel göçlerinin siyasi temsillerinin Türkiye Sinemasında ele alışı görüldü.Öğe Türkiye'de kamu istihdamı ve öğretmenlik mesleği(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Atak, HazanTürkiye Cumhuriyeti Devleti, geçmişten günümüze zorluklarla ve halkın yoğun mücadelesiyle haklarını elde etmiş, bağımsızlık mücadelesini sadece savaş meydanlarında değil, siyasette, kamuda, hukukta ve eğitimde vermiş bir milletten oluşmaktadır. Çalışma kapsamında kamu alanında halka hizmet için görev yapan vatandaşların istihdam tipleri, istihdam edilme süreçleri ve istihdamdaki esnek dönüşüm süreci Türk Milli Eğitim Sistemi özelinde ele alınmıştır. Devlet politikalarında kamu sektöründeki istihdam süreçleri ilerleyen yıllarda eğitim faaliyetlerinin artması, eğitim niteliğinin düşmesi, işsizlik oranları gibi sebeplerden etkilenerek şekillenmiştir. Bu etkenler sebebiyle kamu personellerinin istihdam edilme durumlarında esnek bir yapı ve dönüşüm ortaya çıkmıştır. Çalışma kapsamında öğretmenlerin Türk Milli Eğitim sistemi içerisinde kadrolu olma sürecinden sözleşmeli sisteme geçişi siyasi ve hukuki açılardan ele alınmıştır. Mevcut kadrolu öğretmenlerin yanında sözleşmeli istihdam edilen öğretmenlerin yaşadıkları zorluklar ve geçiş süreçlerindeki durumları ortaya çıkmıştır. Yaşanılan istihdam biçimleri sebebiyle çalışma güvenliği, iş koşulları ve bunlara bağlı olarak da yaşam kalitesi olumsuz yönde etkilenen öğretmenler ve istihdam edilemeyerek başka bir açık oluşturan öğretmen adaylarının durumlarının iyileştirilmesi için eleştirel bir bakış açısı taşımaktadır. Buradan yola çıkılarak araştırma sonuçlarında öngörülmektedir ki; bu sözleşmeli istihdam sürecinin kamunun diğer alanlarında da ilerleyen dönemlerde yaygınlaşacağı olanaklıdır.Öğe Kadınlara uygulanan şiddet türlerinin depresyona etkisi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Ünsal, AdnanYaşadığımız dönemde bütün kültür ve ülkelerde yer alan şiddet, kişilere tüm yönleriyle zararlı olan (ruhsal, bedensel) davranışların sergilenmesi ve yine şiddetin uygulandığı bireylere cinsel, bedensel ve ruhsal yönden zarar veren davranışlar olarak açıklanmaktadır. Onaylanmayan davranışları barındıran şiddet, sivil çatışma ve savaşlar da dahil olmak üzere, bireylerin birbirleri arasında ya da kişinin özüne göre değişen bir geniş çerçevede görülmektedir. Bu çalışmada, Türkiye'de ve Dünya'da problemi olan kadınlara uygulanan şiddetin ve kadınlara uygulanan şiddet türlerinin depresyona etkisi araştırılmıştır. Araştırmaya Okyanus Koleji şubelerinde görev yapan kadın personeller katılmıştır. Araştırma 150 şiddet gören evli kadın personel üzerinden ilerletilmiştir. Değerlendirmeye katılan 150 bayanın %25,3 ü 18-30 yaş arasında, %41,3 ü 31-40 yaş aralığında ve %33,3 ü 40+ üzerindedir. Araştırmada şiddetle ilgili anket soruları ve Beck Depresyon Ölçeği kullanılarak şiddet türleri ve depresyon üzerindeki etkisi tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırma sonucunda, uygulanan şiddetin depresyon düzeyi üzerinde etkisi olduğu saptanmıştır. Bu sebeple şiddet türleri ile depresyon arasında ilişki bulunduğu tespit edilmiştir. Depresyon düzeyine en çok etki eden şiddet türünün Fiziksel Şiddet olduğu saptanmıştır. Yapılan araştırma depresyon düzeyine etki etme durumuna göre sırayla; Fiziksel şiddet, Cinsel, Psikolojik şiddet, Ekonomik şiddet olduğu belirlenmiştir. Yaş ile şiddet türleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmadığı belirlenmiştir. Şiddet türündeki 1 birim artışın depresyonda 0,092'lik bir artışa neden olduğu tespit edilmiştir.Öğe Alkol kullanım bozukluğu olan ve olmayan bireylerde psikolojik dayanıklılık ve baş etme becerilerinin karşılaştırmalı incelenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Kaya, Salih AzadAlkol kullanımı konusunda kişinin sosyal bir ortamda kullanmak için az miktarda alkol alması sosyal içicilik, aile ve iş yaşantısını olumsuz etkileyecek düzeyde alkol alması ancak bağımlılık olmaması kötüye kullanım, kötüye kullanıma ek olarak içme davranışlarını kontrol etmekte yeterli olamaması bağımlılık olarak tanımlanmıştır. Psikolojik dayanıklılık kavramı, bireyin ağır risk durumları ile karşı karşıya gelmiş olmasına rağmen başarılı şekilde toparlanabilmesi ve bu risk durumlarından en hafif etkilenme ile kısa süre içerisinde önceki haline dönebilmesi olarak tanımlanmaktadır. Bireyler yaşadığı stresli olaylar karşısında bir takım başa çıkma tutumlarını kullanarak yaşanılan stresin etkilerini azaltmak ya da yok etmek isterler. "Başa çıkma", bireylerin stres karşısında meydana gelen durumlara katlanma maksadıyla uyguladığı bilişsel, duygusal ve davranışsal tepkilerdir. Bu çalışmada bu değişkenler arasındaki ilişki incelenmiştir. Amaç:Bu çalışmanın amacı alkol kullanım bozukluğu olan ve olmayan yetişkin bireylerin psikolojik dayanıklılık düzeyleri ile baş etme becerilerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesidir. Bununla beraber çalışmaya katılan bireylerin sosyo-demografik özellikleri ile çalışma değişkenleri olan alkol kullanım bozukluğu, psikolojik dayanıklılık ve baş etme becerileri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Bu çalışmanın evrenin 2019 yılında Van ilinde yaşamını sürdüren yetişkin bireyler oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini 2019 yılın Van İlinde yaşamını sürdüren ve alkol kullanım bozukluğu olan ve olmayan 300 yetişkin katılımcı oluşturmaktadır. Bu çalışmada veri toplama araçları olarak alkol kullanım bozukluğunu saptamak için Yetişkinler İçin Alkol Kullanım Bozukluğunu Saptama Ölçeği, psikolojik dayanıklılık düzeyini belirlemek için Yetişkinler İçin Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği, baş etme becerilerini ölçmek için Baş Etme Yolları Ölçeği ve kişisel verileri belirlemek amacıyla araştırmacı tarafından hazırlanmış olan Kişisel Bilgi Formu Kullanılmıştır. Bulgular: Alkol Kullanım Bozukluğunu Saptama Ölçeği ile Baş Etme Yolları Ölçeğiarasındaki ilişkiyi ölçmek amacıyla yapılan Peaarson Korelasyon analizi sonucunda;Planlı Problem Çözme toplam puanı ile Alkol Kullanım Bozukluğu puanı arasında orta düzeyde ve negatif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Kendini Saklama toplam puanı ile Alkol Kullanım Bozukluğu puanı arasında yüksek düzeyde ve pozitif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Kadercilik toplam puanı ile Alkol Kullanım Bozukluğu puanı arasında düşük düzeyde ve pozitif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Batıl İnançlar toplam puanı ile Alkol Kullanım Bozukluğu puanı arasında düşük düzeyde ve pozitif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur.Araştırma sonucunda elde edilen tüm bulgular tartışma yorum bölümünde ilgili literatür ışığında sunulmuştur.