ART/icle Cilt 5, Sayı 1, Haziran 2025

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 12 / 12
  • Öğe
    KİTAP İNCELEMESİ: Bir Roman Nasıl Yasaları Değiştirdi?: The Jungle’ın Politik ve Sosyal Etkisi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2025) Doğan, Murat; Turan, Emre
    Türkçe ilk baskısı Nisan 2017'de Sel Yayıncılık tarafından yayımlanan The Jungle (Şikago Mezbahaları), Barış Cezar'ın editörlüğü, Bilge Sancı'nın genel yayın yönetmenliği ve Kıvanç Güney'in çevirisiyle okurla buluşmuştur. Upton Sinclair'in bu çarpıcı eseri, Sanayi Devrimi'nin yol açtığı sömürü düzenini, göçmen işçilerin maruz kaldığı insanlık dışı koşulları ve kapitalizmin yıkıcı etkilerini belgesel bir gerçeklikle ortaya koyar. Yazar: Upton SINCLAIR, Şikago Mezbahaları (Chicago Slaughterhouses), (çev.) Kıvanç Güney, İstanbul: Sel Yayıncılık, 2019, 400 s. ISBN: 978-975-570-861-4
  • Öğe
    Virginia Woolf'un Romanlarında Gastronomi: Yemek Kültürü ve Anlamın İnşası
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2025) Turan, Emre
    Çalışmanın Amacı: Virginia Woolf, edebiyat dünyasının en önde gelen modernist yazarlarından biri olarak kabul edilmektedir. Kendisinin eserlerinde, insan deneyimi sıkça işlenirken, bu işlemeyi çoğu zaman günlük yaşamın ayrıntılarına odaklanarak yapmaktadır. Woolf'un eserlerinde günlük yaşamın ayrıntılardan biri de yemek kültürü ve dolaysıyla çoğu disiplini içerisinde bulunduran "gastronomi" kavramıdır. Woolf, eserlerini yazarken yemek sahnelerini, betimlemeleri, karakterlerin yaşam tarzlarını, birebir İlişkilerini ve toplumsal dinamikleri derinlemesine kullanmaktadır. Bu çalışmanın amacı Virginia Woolf'un eserlerinde gastronomik unsurların nasıl kullanıldığını inceleyip yazarın edebi tarzının ve temalarının daha derin anlayışını sunmaktır. Virginia Woolf’un eserlerindeki gastronomik unsurların edebi ve kültürel önemini anlamak amacıyla Woolf’un 9 romanı içinden Mrs. Dalloway, Deniz Feneri ve Perde Arası adlı eserlerindeki yemek sahneleri, gastronomi anlatıları ve beslenme motifleri incelenmiştir. Yöntem: Virginia Woolf’un eserlerindeki gastronomik unsurların edebi ve kültürel önemini incelemek amacıyla nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Literatür taraması yapılarak Mrs. Dalloway, Deniz Feneri, Perde Arası gibi romanlarda yemek sahneleri ve beslenme motifleri belirlenmiş, gastronomiye dair izler bulunan eserler detaylı metin analiziyle incelenmiştir. Çalışma, Woolf’un yemek anlatımlarını anekdotlarla destekleyerek güçlendirmiş ve belirlenen metin parçaları tematik analiz teknikleriyle değerlendirilmiştir. Bulgular: Bu çalışmada elde edilen bulgular, Virginia Woolf’un eserlerinde gastronomik unsurların tek başına beslenme pratiği olmaktan uzak; toplumsal yapı, bireysel kimlik ve duygusal dinamiklerin bir aracı olduğunu göstermektedir. Deniz Feneri, Mrs. Dalloway ve Perde Arası gibi romanlarında yemek sahneleri, karakterlerin ruh hâlini, sınıfsal farklılıkları ve toplumsal eleştiriyi yansıtan önemli anlatı araçları olarak işlev görmektedir. Woolf’un yemek sahneleri, bireyler arasındaki ilişkileri güçlendiren veya ayrımları vurgulayan semboller olarak kullanılmış; modernist edebiyatın bilinç akışı tekniğiyle birleşerek karakterlerin iç dünyasını açığa çıkarmıştır. Sonuç: Virginia Woolf’un eserlerinde gastronomik unsurlar yan tema olarak görülse de gastronomi; toplumsal eleştiri, karakter gelişimi ve anlam inşasında önemli rol oynamaktadır. Woolf’un Deniz Feneri, Mrs. Dalloway ve Perde Arası gibi romanlarında yemek sahneleri, bireysel kimliklerin ve toplumsal dinamiklerin yansıtılmasında etkili anlatı unsuru olarak kullanılmıştır.
  • Öğe
    Renklerin Lezzet İllüzyonu: Gıda Seçimlerinde Görsel Uyarıcıların Rolü
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2025) Erkocaaslan, Ercan; Ay, Murat
    Giriş ve Çalışmanın Amacı: Bu çalışmada, renklerin bireylerdeki beş duyu organını harekete geçirmesi ile gıda seçimlerine olan etkisini ölçmek amaçlanmıştır. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Renk algısı, gıda seçimlerini psikolojik, biyolojik ve kültürel faktörlerle şekillendirir, tat, tazelik ve sağlık algısını etkiler. Gastronomide ise renk, lezzet ve kalite algısını yönlendirerek tüketicinin psikolojik ve duyusal izlenimlerini belirler. Yöntem: Araştırmada, 7 farklı renkte kurabiye (kırmızı, mor, mavi, sarı, yeşil, siyah, açık sarı) hazırlanmış ve eğitimli panelistlere duyusal analiz yaptırılarak tat, görünüş, koku, doku, yapışkanlık, sertlik ve genel kabul edilebilirlik gibi kriterlere göre, 9'lu Likert ölçeğiyle değerlendirme yapmaları istenmiştir. Tüm renklerde elde edilen verilerin betimleyici istatistikleri için Spearman Korelasyon testi uygulanmıştır. Bulgular: Analizler sonucunda, tat ve görünüşte en yüksek puanın mor, en düşük puanların ise tatta mavi, görünüşte ise siyah renkli kurabiyelerin aldığı belirlenmiş ve aralarındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur (p<0,05). Koku, doku, yapışkanlık ve sertlik boyutlarında anlamlı bir fark yoktur. Genel kabul edilebilirlikte en çok tercih edilen rengin mor, en az tercih edilen rengin mavi olduğu görülmektedir. Sonuç: Görselliğin yiyecek sunumundaki öneminin yanı sıra gıdaların renkleri ve renklerinin uyumu gıda tercihlerinde önemli bir rol oynamaktadır. Ayrıca, yemeği daha keyifli bir hale getirebilmektedir. Renklerin tercihler üzerine etkisini belirlemek için farklı renkler ve farklı gıdalar kullanılarak daha fazla panelist ile araştırma yapılması önerilmektedir.
  • Öğe
    The Co-Rise of Korean Wave and Korean Brands: The Dynamics of National Design Identity and Brand Building
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2025) Bozgeyik, Öykü
    Introduction and the Purpose of the Study: The global success of Korean cultural products, known as the Korean Wave (Hallyu), has impacted South Korea's economy, extending its influence beyond the entertainment industry to consumer goods. Since 1997, Korean dramas, films, and music have transcended East Asian borders, creating a synergy between cultural exports and international success of South Korean brands such as Samsung, Hyundai, LG, and Kia. This study aims to answer these questions: What are the drivers behind the rise of Korean popular culture, and how can the co-rise of popular culture and major South Korean brands be explained? Literature Review/Background: This article explores the intersection of cultural production, product design and marketing strategies with mutual reinforcement effect between cultural and industrial exports, illustrating how media and design play a catalytic role in economic and cultural globalization. Method: By incorporating historical and descriptive analysis and examining co-branding strategies and design as a competitive advantage, the study focuses on major South Korean brands such as Samsung, Hyundai, LG, and Kia and their collaborations with K-pop groups BTS and BLACKPINK. In this context, the study analyzes the role of co-branding strategies and design in achieving cultural and commercial success. Results: Hallyu not only influences cultural exports but also strengthens industrial exports, creating a mutually supportive effect. Product design and marketing strategies have enabled South Korean brands to reach broader global audiences, influencing consumer perception and brand loyalty by incorporating popular culture. The findings contribute to discussions in visual communication design, media studies and consumer culture. Conclusion: This study offers an interdisciplinary perspective on the role of media and design in economic and cultural globalization. By focusing on the co-rise of Hallyu and South Korean brands, it presents a valuable example of building national brand identity and market expansion strategies.
  • Öğe
    Sanatsal Bağlamda Takılar ve Günümüz Takı Haftaları
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2025) Yeşilmen, Nesrin
    Giriş ve Çalışmanın Amacı: Bu çalışma, takının tarihsel süreçte bir ifade aracı olarak nasıl evrildiği ve modern takı haftalarının bu sanata nasıl katkıda bulunduğu sorularına yanıt aramaktadır. Çalışma, takının sanat eseri olarak kabul gördüğü süreçleri ele alarak, günümüzdeki etkinliklerin bu algıya katkısını inceleme amacını taşımaktadır. Takı sanatının gelişimi ve toplumsal/kültürel dönüşümdeki rolü üzerine bir bakış sunmayı hedeflemektedir. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Takı sanatının başlangıçtan itibaren toplumsal ve kültürel anlamlar taşıyan bir ifade biçimi olduğu ve 19. yüzyılda Art Nouveau gibi sanat akımlarının etkisiyle farklı bir boyuta ulaştığı bilinmektedir. Bu çalışma, özellikle 20. yüzyılın ortalarından itibaren takının sanat olarak kabul edilmesi sürecini ve günümüzde takı haftalarının sanat takılarını görünür kılmadaki rolünü inceleyerek literatürdeki bu alandaki boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır. Yöntem: Çalışmada literatür taraması yöntemi kullanılarak takı sanatının tarihsel gelişimi ve takı haftalarının sanata katkıları üzerine araştırmalar değerlendirilmiştir. Veriler, çeşitli uluslararası sergiler, takı haftaları ve bu etkinliklerin sanatçıların toplumsal eleştirilerini yansıttığı bir mecra olarak nasıl kullanıldıkları bağlamında analiz edilmiştir. Bulgular: Araştırma bulguları, takının tarih boyunca sanatsal ve politik bir ifade biçimi olarak benimsendiğini ve günümüzde gerçekleştirilen takı haftalarının, bağımsız inisiyatifler sayesinde bu algıyı daha da güçlendirdiğini ortaya koymaktadır. Takı haftalarının, sanatçıların kavramsal ifadelerini ve sosyal eleştirilerini yansıtma alanı sunduğu ve izleyiciyle doğrudan iletişim kurmalarına olanak tanıdığı gözlemlenmiştir. Sonuç: Araştırma sonuçlarına göre, takı haftalarının günümüzde takı sanatının küresel çapta tanınmasına ve sanat eseri olarak takının değer kazanmasına önemli katkılar sağladığı görülmektedir. Bu çalışmanın, takı sanatının sosyal bir iletişim aracı olarak işlevini güçlendirmeye ve sanat takılarına yönelik algıyı geliştirmeye yönelik katkı sunması beklenmektedir. Araştırmacılara, takı haftalarının kültürel ve sanatsal etkilerinin daha kapsamlı değerlendirilmesi önerilmektedir.
  • Öğe
    Saman Balya Yapım Sistemlerinin Dünyada ve Türkiye’de Tarihsel ve Evrimsel Süreçlerinin İncelenmesi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2025) Saatcıoğlu, Nevzat Ömer; Arapoğlu, Murat
    Çalışmanın Amacı: Avrupa Yeşil Mutabakatı ve küresel iklim hedefleri doğrultusunda, yapı sektörünün çevresel etkilerinin azaltılması zorunluluk haline gelmiştir. Küresel enerji tüketiminin %36'sını ve CO₂ salınımının %37'sini oluşturan yapı sektöründe, sürdürülebilir malzeme kullanımı kritik önem taşımaktadır. Bu çalışma, ekolojik ve sürdürülebilir özellikleriyle öne çıkan saman balyalarının yapı üretiminde kullanımını, küresel ve yerel ölçekteki örnekler üzerinden karşılaştırmalı olarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Sürdürülebilir mimarlık, ekolojik mimarlık ve enerji etkin tasarım anlayışlarının gelişimi ile birlikte bitki-bazlı malzemeler önem kazanmıştır. Saman balyalarının yenilenebilir kaynak olması, döngüsel ekonomiye katkısı ve üstün ısı-ses yalıtım özellikleri literatürde vurgulanmaktadır. Bu çalışma, mevcut bilgi birikimindeki kronolojik sınıflandırma eksikliğini gidererek saman-balya yapım sistemlerinin evrimsel sürecini sistematik olarak ortaya koymaktadır. Küresel bağlamda ve Türkiye’deki mevcut durumun değerlendirmesi yapılmıştır. Yöntem: Araştırma, tarihsel analiz yöntemi kullanarak arşiv taraması ve literatür incelemesi gerçekleştirmiştir. 1850'lerden günümüze kadar olan dönem, coğrafi bölgeler (Amerika, Avrupa, Türkiye) ve teknolojik gelişim evrelerine göre sınıflandırılmıştır. Yapım teknikleri, prefabrikasyon sistemleri ve uygulama örnekleri karşılaştırmalı analiz ile değerlendirilmiştir. Yapı sektöründe samanın ülkemizde kullanım alanlarının geliştirilmesi ve küresel bağlamdaki üretimi tartışılmaya açılmıştır. Bulgular: Nebraska bölgesinde 1850'lerde başlayan saman balya yapımı, 1880 ilk patentinden 20. yüzyıl canlanmasına kadar evrim geçirmiştir. İngiltere ModCell firmasının prefabrik panel sistemi önemli kırılma noktası oluşturmuş, "Flying Factory" konsepti yerel üretimi desteklemiştir. Vivihouse sistemi ile açık kaynak kullanım olanağı doğmuştur. Türkiye'de 2000-2025 arası 70-100 yapı inşa edilmiş, prefabrik sistemler 2015 sonrası yaygınlaşmıştır. Sürece geç katılmasına rağmen Türkiye’de saman balya yapım sistemlerinin yaygınlaşma potansiyeli mevcuttur. Sonuç: Saman balyası, sürdürülebilir mimaride önemli bir alternatif olarak öne çıkmaktadır. Dünyada hızla yaygınlaşan bu yapım sistemi, Türkiye'de potansiyeline rağmen kısıtlı kalmaktadır. Önyargılar, ahşap malzemenin yüksek maliyeti ve sektörde farkındalık eksikliği gibi faktörler yaygınlaşmanın önündeki engeller olarak görülmektedir. Artan çevresel bilinç ve teknolojik gelişmelerle birlikte, saman balyasının Türkiye'de daha fazla benimsenmesi ve gelecek araştırmalar için temel oluşturması beklenmektedir.
  • Öğe
    Comparison of Enhancement Methods for Wood Material and Effective Solution Recommendations
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2025) Kurtuluş, Minel
    Introduction and Purpose of the Study: This study aims to evaluate the performance of enhancement methods used in wood materials and identify the most effective technique. The study compares the impacts of thermal treatment, chemical modification, and polymer-based reinforcement techniques on the durability, cost-efficiency, and environmental sustainability of wood. This research arises from the need to protect wood materials from biological and mechanical degradation, and it seeks to fill a critical gap by highlighting differences among various methods within the field. Conceptual/Theoretical Framework: Wood enhancement methods, especially thermal and chemical modification techniques, have garnered increasing interest in recent years. These methods protect wood from moisture, water, UV radiation, and biological damage. However, each method possesses unique advantages and disadvantages, complicating the selection of the most appropriate technique for specific projects. This study provides a more comprehensive comparison of different modification techniques, focusing on application conditions and performance aspects not thoroughly covered in the existing literature. Methodology: The study employs a comparative analysis approach. Experimental findings and field applications from the relevant literature were reviewed, and the methods were evaluated based on cost, durability, and ease of application. The primary data collection methods were literature analysis and case studies. Data were compiled from published articles and industry reports. Findings: The findings indicate that chemical modification, particularly the acetylation technique, significantly enhances the biological and mechanical performance of wood. While thermal treatment offers a sustainable and cost-effective option, it has disadvantages, such as reduced mechanical strength and color changes. Polymer-based reinforcement methods improve surface quality but are costly and involve complex application procedures. Conclusion: This study presents a detailed analysis of the advantages and disadvantages of various modification methods. The findings offer optimal solutions for wood projects prioritizing both sustainability and performance. Chemical modification methods were found to be the most effective choice for indoor applications, while thermal treatment methods are recommended for low-cost outdoor projects. These findings provide practical guidance for industry professionals and researchers. Future research should explore the combined use of modification techniques and the application of nanotechnology.
  • Öğe
    The Integration of Artificial Intelligence in Furniture Design: A Case Study
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2025) Şekerci, Yaren; Kahraman, Mehmet Uğur; Bal, Hakan
    The Purpose of the Study: The importance of artificial intelligence (AI) in design-related education, particularly in interior architecture, has become increasingly significant in today's world. This study aims to explore the integration of AI in furniture design education and its impact on student projects. The primary objective is to evaluate how AI can be incorporated into the design process and how it can enhance students' creative abilities. Conceptual/Theoretical Framework: This research reviews the literature on AI's application in interior architecture and furniture design, highlighting its potential benefits and contributions to current educational methodologies. This study focuses on the "Material and Construction Techniques for Furniture" course, examining how AI-based projects influence students' learning and design outcomes. The study also includes a discussion of the 'text-to-image' literature related to the visual creation technology that the students utilized. Method: The study was conducted with 47 students from the Department of Interior Architecture and Environmental Design at Antalya Bilim University. Students were tasked with redesigning plastic stools into seating elements inspired by selected figures using AI tools. The students were advised to use the artificial intelligence programs MidJourney and DALL-E. In the study, the students' projects were evaluated and graded by a jury. In this context, the projects of students who received 80 points or above were selected. Thus, seven projects were included in the article for detailed analysis. Data were analyzed using qualitative methods to assess students' experiences and learning processes with AI. Findings: The findings indicate that effective use of AI design tools requires a strong foundation in existing design principles; otherwise, the results can be arbitrary. AI tools were most beneficial during the ideation and creative stages. The analysis underscores the transformative potential of AI in traditional design education through innovative methodologies and the promotion of interdisciplinary skills. Clear and guided instruction is crucial for maximizing AI's effectiveness in an educational setting. Conclusion: This study provides valuable insights into the application of AI in design education and suggests that AI-generated imagery can add practical value to the ideation process. The findings highlight key considerations for educators and researchers when integrating AI into design education.
  • Öğe
    A Conceptual Evaluation of the Relationship between Memory Space, Memory, and Space
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2025) Büyükemir Karagöz, Esra; Şimşek, Seda
    The Purpose of Study: The concept of memory space is a popular topic of study on a national and international scale. When research on the concept of memory space (specific sites that envoke a memory) and the related concepts of memory and space are analyzed, these concepts are only included in the studies in the aspect that the researcher wants to address the subject. This approach leads to a narrowing of the concepts in terms of the subject of study, resulting in limited literature knowledge. In this study, we aimed to gather the concepts of memory space, memory, and space, which have wide definitions and scope under a broad perspective, and to classify and explain the issues that constitute the lack of information of these concepts in the literature. Literature review/background: All national and international studies on the concepts of memory space, memory, and space were examined and a general perspective on the concepts was formed. While creating this perspective, starting from the basic sources of the concepts, the studies conducted until now have been discussed. Method: In this evaluation, a national and international literature review method was used. Results: The concept of memory space, which is handled in a comprehensive framework, cannot be fully defined. To determine the definition of the concept of memory space, which is accepted as a strong reflector of memory, how it is perceived, and how it is remembered, the concepts of memory and space that form the substructure of this concept are important. Conclusion: The concept of memory space carries within itself the characteristics of the concepts of memory and space. This study envisages that these components can be used in future studies of memory space in terms of perceiving this concept, recalling it from memory, and remembering it. The concept of memory space is open to all qualitative and quantitative research that can be conducted due to its current relevance.
  • Öğe
    Why Not Associates ve Gordon Young İşbirliğinde Tipografik Kamusal Alan Düzenlemeleri
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2025) Uslu Özkan, Betül
    Girişve Çalışmanın Amacı: Kişiyi çevresiyle ilişkiye ve bütünleşmeye davet eden bir deneyim alanı olan kamusal alan; kentin kültürel zenginliğini ve gelişmişlik düzeyini gösteren önemli yerlerdendir. Geçmişte bu zenginlik, park ve bahçelerde sergilenen heykellerle sunulurken; günümüzde kültürel zenginliklerle mekânsal örüntüsünü tamamlayan kamusal alanlarla gösterilmeye çalışılır. Tasarım grubu Why Not Associates ve sanatçı Gordon Young ortaklığında disiplinlerarası bir yaklaşımla gerçekleştirilen tipografik kamusal alan çalışmalarına odaklanan bu araştırma; kamusal alanların, sosyal tarihin zenginliğini ortaya çıkarmada önemli bir aracı olabileceğini örneklerle gösterebilmeyi amaçlar. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Mimarları ya da çevre planlamacılarını ilgilendiren bir kent problemi olan kamusal alan, tasarım problemi olarak görüldüğünde ve çözüm tasarımcılara bırakıldığında, kentliyi kendine çekip kent için bir landmark (yer imi) haline dönüşebilir. Makalede bu olgu, Why Not Associates ve Gordon Young ortaklığında gerçekleştirilen kamusal alan projeleriyle ele alınmaktadır. Araştırma için seçilen örnekler, kültürel ve toplumsal tarihi ile coğrafi zenginliği ortaya çıkaran site-specific (alana özgü) tipografik çalışmalardır. Araştırmanın disiplinlerarası yaklaşımlarla tasarlanan kamusal alanların önemini vurgulaması ve bu alanların landmark haline gelebileceğini göstermesi açısından literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Yöntem: Why Not Associates ve Gordon Young ortaklığında gereçleştirilen tipografik kamusal alanların, izleyicilerle kurduğu iletişim, çalışmaların içeriği, malzemesi ve mekanı, içerik analizi yöntemiyle irdelenirken; literatür taramasıyla sanat ve tasarım ilişkisi üzerinden tipografik kamusal alanlar araştırılmıştır. Bulgular: Why Not Associates ve Gordon Young ortaklığında gerçekleştirilen kamusal alanların tipografi kullanımıyla insanlarla etkileşime girdiği tespit edilmiştir. Kamusal alan çalışmalarının bulundukları bölgeye özgü içerik aktarırken, disiplinlerarası iş birliktelikleriyle bütünsel olarak tipografi odaklı tasarlanmaları nedeniyle bilgilendirici ve eğitici oldukları da gözlemlenmiştir. Sonuç: Why Not Associates ve Gordon Young ortaklığında yapılan çalışmalara odaklanan bu araştırma, disiplinlerarası bir yaklaşımla gerçekleştirilen kamusal alan çalışmalarının sosyal tarihin zenginliğini ortaya çıkardığını, toplulukların ilgisini çektiğini, bilgilendirdiğini, sanat ve tasarım arasındaki ilişkileri genişlettiğini ortaya koymuştur.
  • Öğe
    Revitalizing a Vernacular Architectural Element Through Sustainability: Contemporary Applications of Mashrabiya
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2025) Jetto, Byan A.; Yıldırım, Semih Göksel
    Purpose: Adequate natural lighting and thermal comfort, key components of sustainable spatial design, can be effectively managed using sunshades. There has been considerable interest in how mashrabiya, a traditional element of vernacular architecture that serves as a form of sun shading, is incorporated into contemporary designs. This study explores the integration of mashrabiya, a traditional architectural feature, into modern design practices, with a focus on sustainability. Conceptual Framework: Currently, there is a growing demand for sustainable solutions across various design fields, with a particular emphasis on architectural elements that reflect cultural values and offer environmental advantages. The mashrabiya, which was originally used for shading and ventilation in hot, dry climates, serves as a prime example of sustainable design principles. This research explores the historical importance, technological developments, and possible uses of mashrabiya in both traditional and contemporary architecture, especially regarding its impact on daylighting design. It assesses how effective mashrabiya is in improving lighting quality, maximizing natural daylight, and enhancing the cultural identity of architectural settings in different parts of the world. By incorporating mashrabiya into modern designs, architects can pay tribute to traditional methods while tackling current environmental issues. Method: This study employed qualitative research methods with data collected through document analysis. Within the framework of sustainability, buildings worldwide related to the subject were examined, focusing on the materials and methods used in both vernacular and modern applications of mashrabiya. The study evaluates sun-shading applications that control natural lighting and provide thermal comfort by analyzing the materials and construction methods used from the past to the present. Aspects of sun shading, including the type of pattern, whether it is fixed or movable, and whether it is two-dimensional or three-dimensional, were examined through various examples. Findings: In local architecture, designs are primarily categorized into two types: plain and projected mashrabiya. Although five distinct patterns are commonly recognized, there are instances in which these patterns are combined. The density of the patterns and textures directly influence the interior lighting and light direction. The patterns analyzed in vernacular architecture can be viewed as two-dimensional sunshades and fixed elements. In modern applications, two design types have been identified: shapevariable and parametric mashrabiya. The examples discussed include moving elements; in the first case, a two-dimensional moving sunshade is referenced, whereas in the second case, a three-dimensional moving sunshade is described. In vernacular architecture, sunshades are typically constructed from wood, whereas modern applications utilize a variety of materials including metal and wood. Conclusion: Initially, thermal comfort was achieved using sunshades and water pots. In contemporary examples of mashrabiya, only sunshade features are used. Traditionally composed of twodimensional fixed elements, mashrabiya have evolved to incorporate movement in modern applications. Today, it is not only referred to as a shading device but also as an adaptive facade system. With the incorporation of various materials and integration of moving components, these advanced versions differ significantly from traditional designs. In modern applications, shape-variable mashrabiya can be more closely associated with examples found in vernacular architecture.
  • Öğe
    Kapitalizm'in Etkisiyle Sanatın Metalaşması Üzerine Bir Eleştirel İnceleme: Andy Warhol ve Bedri Baykam
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2025) Yıldırım, İbrahim; Salderay, Bülent
    Amaç: Bu araştırmanın amacı, Çağdaş Sanat'ta metalaşan kapitalizm olgusunu incelemek ve eleştirel bir bakış açısıyla sanatsal çalışmalar aracılığıyla analiz etmektir. Bu amaç doğrultusunda, kapitalist sisteme entegre olduğu düşünülen 2 sanatçı belirlenmiş (Andy WARHOL ve Bedri BAYKAM) ve eserleri detaylı bir şekilde incelenmiş olup, kapitalizmin izleri tespit edilmiştir. Kavramsal/Kuramsal Çerçeve: Belirlenen sanatçıların sanat felsefeleri ve sanatın metalaşması konusundaki görüşleri değerlendirilmiştir. Araştırma da felsefi bağlamda, kapitalizm olgusu ile hayatımızda ki her yöne etki etmeyi başarmış olan, metalaştırmanın sanata etkileri incelenmiş olup, kapitalist sisteme eleştirel bir bakış açısıyla bakılarak, alana katkı sağlaması açısından ayrıca önem arz etmektedir. Yöntem: Bu araştırmada, literatür taraması ile elde edilen verilerin içerik tekniği analizi kullanılarak analiz edilmiş olup, Türkçe ve yabancı kaynaklar taranmıştır. Çalışmada kapitalizmin sanat üzerindeki etkisi, Batı’dan Andy Warhol ve Doğu’dan Bedri Baykam’ın eserleri üzerinden ele alınarak karşılaştırılmıştır. Her sanatçıdan kapitalizm temasını barındıran iki eser seçilmiş ve bu eserler içerik, biçim ve bağlam açısından incelenmiştir. Bulgular: Bu araştırma kapsamında ele alınan 2 sanatçının sermaye, kendi pazarını oluşturma, sanat eserlerini metalaştırma, medya ve kendi pazarını yaratma konusunda bağlantılı olduğu görülmektedir. Sonuç: Kapitalist düzen içerinde meydana gelen değişimler önce insanda daha sonrada yayılarak geniş perspektifte toplumlardaki değişimlerde görülebilmektedir. Kültürel dezenformasyonun bilerek ve istenerek bozulması sonucu olan paradigmalar neticesinde, sistem sürekli alım yönünde baskı uygular. Sonuç olarak bu düzene uyum sağlayamayan sanatçıların, sistem dışına itilebileceği ve bunun sonucunda da birçok değerin sanat açısından yok olabileceği ya da yok olduğu sonucuna ulaşılmıştır.