IGUSABDER Sayı 8, Ağustos 2019 / IGUSABDER Issue 8, August 2019

Bu koleksiyon için kalıcı URI

İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi / Istanbul Gelisim Universitesi Journal of Health Sciences

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 9 / 9
  • Öğe
    İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi (IGUSABDER) Sayı 8, Ağustos 2019
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019) Barut, Abdullah Yüksel
    Merhaba, Yedinci sayımızda, 18–19 Nisan 2019 tarihleri arasında Üniversitemizde gerçekleştirilen I. Ulusal Sağlık Bilimleri Öğrenci Kongresi’nde (IGUSAGOK 2019) sunulan sözlü ve poster bildirilerin “Kongre Kitabı” olarak yayınlanacağını belirtmiştim. 08.08.2019 tarihinde İstanbul Gelişim Üniversitesi’nin 64. kitabı olarak, elektronik kitap (e-kitap) şeklinde yayınlandı. Axel Munthe “Başarının dört şartı: Bilmek, istemek, cesaret etmek ve susmaktır" demektedir. Başarıyı değerli kılmak için susmanın zamanının geldiği kanısındayım. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyor, kutluyorum. Dergimiz, bilgilerini, çalışmalarını paylaşan yazarlarımız ve bunları okumak için her sayımızı sabırsızlıkla bekleyen okurlarımızın artmasıyla güç kazanarak yol almaya devam ediyor. Yazarlarımızın sayısının artması, Ülkemizde yapılan bilimsel çalışmaların artmasının yansıması olması nedeniyle bizleri mutlu ediyor. İnsanlığın yararı için bilimsel çalışmalar ve yayınlar yaparken olumsuz düşünen insanları duymayın, çünkü onlar kalbinizdeki ümitleri çalarlar. Hoşçakalın. Dr. Öğr. Üyesi A. Yüksel BARUT Editör
  • Öğe
    Sağlık Kuruluşlarında Değer Zinciri Yönetiminin Değerlendirilmesi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-8-25) Yıldız, Yiğit Kerem
    Sağlık kuruluşları varlıklarını sürdürebilmek için sağlık hizmetlerini sunmaları gerekir. Hizmetleri sunmak için sağlık kuruluşlarının hastaların beklentilerine cevap vermesi ve onların elinde bulundurduğu maddi ile manevi kaynakları kullanmasını sağlamaları gerekir. Buna değer denir. Bu değerin hizmet sunumuna yansıtılmasına yardımcı olan değer zinciri yönetimi kavramı ortaya çıkmıştır. Değer zinciri yönetimi, bir mal veya hizmetin üretiminden sunumuna kadar olan bütün aşamalarda değer katan örgütsel faaliyetlerinin yönetimidir. Buradan anlaşılacağı üzere sağlık hizmetlerinin değer katılarak üretilmesinde rol oynayan bütün paydaşların faaliyetlerini de içermektedir. Sağlık sektöründe değer zinciri yönetimini genel anlamda değerlendirmek zordur. Sektör içerisinde yer alan paydaşlar ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Bu çalışmanın amacı, sağlık hizmetlerinin sunumunda önemli rol oynayan sağlık kuruluşlarında değer zinciri yönetiminin değerlendirilmesidir. Bu amaca ulaşılması için sağlıkta değer zinciri yönetimiyle ilgili çalışmalar derlenmiştir. Yapılan değerlendirmelere göre kamu sağlık kuruluşlarının değer zinciri yönetimini özel sağlık kuruluşlarına göre daha geniş kapsamda tanımlamaktadır. Özel sağlık kuruluşları kamu sağlık kuruluşları kadar geniş bir şekilde değer zinciri yönetimini tanımlamamasına rağmen yeniliğe açık olması ve niş pazarları araştırması gibi faaliyetler yapması yönünden değer zinciri yönetimine katkıda bulunmaktadır. Ancak, kamu ve özel sağlık kurumları değer zinciri yönetiminin farkında olmalı ve değer zinciri yönetimi için faaliyetlerde bulunmalıdır.
  • Öğe
    Beslenme ve Gıda Alanlarında Metabolomik Uygulamalar: Genel Bir Değerlendirme
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-8-25) Yılmaz, İlkay; Özpınar, Haydar
    Metabolomik, küçük moleküllü metabolitlerin lipitler, karbonhidratlar, vitaminler, hormonlar ve dokularda, hücrelerde ve fizyolojik sıvılarda bulunan diğer hücre bileşenlerinde belirli bir sürede yüksek verim teknolojilerini kullanarak belirlenmesi, nicelendirilmesi ve tanımlanmasıdır. Metabolomik uygulaması, biyobelirteçlerin tanımlanmasını, enzim-substract etkileşimlerini, ilaç aktivitesi çalışmalarını, metabolik yol analizini ve sistem biyolojisi ile ilgili diğer bazı çalışmaları içerir. Yani metabolomik, NMR, GC-MS ve LC-MS gibi yüksek verimli teknolojilerle hücrelerde, dokularda veya biyolojik sıvılarda bulunan tüm metabolitlerin kısa sürede ucuz ve doğru ayrılması, tanımlanması ve ölçülmesidir. Beslenme paternleri ve toksinlere maruz kalma gibi çevresel faktörler, obezite, tip 2 diyabet gibi birçok hastalığın önlenmesinde/ gelişmesinde ve dolayısıyla kişilerin sağlık durumlarında önemli bir rol oynar. Sağlıklı olmak, iyi genetik, iyi yaşam tarzı ve iyi beslenmenin bir birleşimidir. Metabolomik, metabolit konsantrasyonlarını izleyerek fizyolojik işlemlerin analizini sağlar, büyük ölçüde yiyeceğin moleküler içeriğine ve sağlık özelliklerine göre değişebilen ve gıda işlemesinin bir sonucu olarak oluşan kimyasal değişiklikleri karakterize eder. Günümüzde bilim insanarı obezite, diyabet, kardiyovasküler ve kronik hastalıkların önlenmesi ve yaşamı uzatan, kilo verdiren, fiziksel ve zihinsel sağlığı geliştiren ve kalp krizi ve kanser gibi hastalıkları önleyen yeni biyoaktif gıda bileşenleri bulmak için çalışmaktadır. Bu bağlamda, metabolomik tekniklerin kullanımı, gıda tüketim modellerinin geliştirilmesi, herhangi bir diyetin faydaları ve fizyolojik tepkilerin iyileştirilmesine yönelik çalışmalara katkı sunmaktadır. Bu konuda gıda bilimi ve beslenme, gıda kalitesi ve gıda güvenliği, gıda işleme alanında birçok çalışma vardır. Özetle, hücre seviyesindeki genlerin, proteinlerin, enzimlerin, metabolitlerin ve mikro ortamların etkilerinin daha iyi anlaşılması, hücre fonksiyonlarını ve genel sağlığı geliştirmek için beslenme programlarının tasarımına metabolik yaklaşımlar yardımcı olabilir, sağlık ve hastalık, beslenme ve besinlerin rolünü anlayışımızı geliştirebilir. Bu çalışmanın amacı; gıda ve beslenme araştırmalarında metabolomic uygulamalar konusunda genel bir değerlendirme yapmak, bazı potansiyel uygulamaları vurgulamak, metabolominin gıda ve beslenme üzerindeki etkilerini araştırmak ve bu konularda bilimsel literatürü sunmaktır
  • Öğe
    İşitsel İşlemleme, Bozuklukları ve Potansiyeller
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-8-25) Bolulu, Ahmet; Elkin, Nurten
    Periferik işitme organlarından gelen işitsel stimülüslerin, koklear nükleuslardan primer ve sekonder işitme alanlarına kadar olan işitmeyle ilgili merkez sinir sisteminde işlemlenmesine İşitsel İşlemleme denilmektedir. Bu işlemler sesin yönünü belirleme, zamansal özelliklerin çözümlenmesi, frekans, faz ve şiddet özelliklerinin çözümlenmesi, işitsel hafıza ve işitsel dikkat olarak özetlenebilir. İşitsel işlemlemenin bu basamakların herhangi bir yerinde aksamasıyla İşitsel İşlemleme Bozuklukları oluşmaktadır. İşitme sürecinin bu aşaması, başta odyologlar ve Kulak-Burun-Boğaz hekimleri olmak üzere konuyla ilgili çocuk gelişimi, pratisyen ve aile hekimleri, nöroloji, psikiyatri, psikoloji uzmanları tarafından çok tanınmamaktadır. Bu derlemenin amacı öncelikle ilgili tarafların dikkatini bu konuya çekmektir
  • Öğe
    Spinal Osteoartritte Tedavi Yaklaşımları
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-8-25) Aktürk, Adem; Kılıç, Gamze; Şenocak, Emre; Baran, M. Salih
    Amaç: Servikal bölge problemine sahip bireyler daha çok medikal yöntemler ile tedavi edilmeye çalışılmaktadır. Kullanılan ilaçların birçoğu, hastaların semptomlarını baskılama eğilimindedir. Yapacağımız bu çalışma ile hastalara uygulanan tedavi yöntemlerinin semptomlarda meydana getirdiği değişiklikler fiziki muayene yöntemleri ile kontrol edilecektir. Yöntem: Çalışmaya 50 yaşın üstünde, 3 aydan daha uzun süredir boyun ağrısı çeken ve boyun eklem hareketlerinde kısıtlılık şikâyeti bulunan, radyolojik grafilerinde dejeneratif değişiklikler tespit edilen, Servikal spondiloartrit (SSA) tanısı almış toplam 60 kişi dahil edilmiştir. Daha önceden fraktür veya servikal bölgeyi içeren operasyonlar geçiren veya bir hastalığa bağlı olarak gelişen sekonder osteoartrit hastaları çalışmaya dahil edilmedi. Hastalara ayrıntılı olarak fizik ve nörolojik muayene testleri uygulandı. Postürü, servikal hareketleri, boyun çevresi muayenesini, derin tendon reflekslerini, duyu ve nörolojik muayeneleri kapsayan testler yapıldı. Bütün katılımcılara servikal distraksiyon, kompresyon, valsalva manevrası, vertebro-basiler provakasyon testleri uygulandı. Hastalar 2 tedavi grubuna ayrıldı. Birinci gruba 15 seans klasik fizik tedavi ajanları ile hastalara izometrik boyun egzersizleri ve izotonik kuvvetlendirme egzersizlerini içeren egzersiz programı uygulandı. İkinci gruba ise ilk gruptaki modalitelere ek olarak asemetasine 60 mg (2x1 gün) ve tizanidin 2 mg (2x1 gün) olarak verildi. Bulgular: Cinsiyet dağılımına bakıldığında katılımcıların 63’ü (%70) kadın, 27’si (%30) erkekti. Hastaların yaş ortalaması ise 62,81±6,98 olarak tespit edildi. Fizik tedavi ve medikal tedavi alan tedavi grubun tüm parametrelerde istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar elde edilmiştir. Fizik tedavi grubunda ise tedavi öncesine göre kas spazmı ve boyun fleksiyonunda anlamlı derecede değişiklikler tespit edildi. Bu hastalarda boyun ekstansiyonu, duyu muayenesi servikal kompresyon ve vertebrobaziler provakasyon testlerinde değişiklik saptanmadı. Sonuç: Çalışma grubumuzda; ilaç tedavisi ve fizyoterapi yöntemlerinin beraber uygulandığı grubumuzda boyun hareketlerinde diğer gruplara oranla daha fazla artış gözlemlenmiştir. Ayrıca boyun bölgesine yönelik servikal testlerde de olumlu iyileşmeler gözlemlenmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre; medikal tedavi ile birlikte alınan fizyoterapi modaliteleri uygulandığında klinik olarak daha anlamlı sonuçlar elde edilmektedir.
  • Öğe
    Çalışanların Örgütsel Sinizm Düzeyinin Belirlenmesi; Bir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anesteziyoloji Bölümü Örneği
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-8-25) Turpoğlu, Rafia; Mercanlıoğlu, Ayşe Çiğdem
    Amaç: Örgütsel sinizm, çalışanların kurumlarına karşı geliştirdikleri kuşkucu ve olumsuz tutumları ifade eden, iş tatminlerini ve performanslarını olumsuz yönde etkileyen bir kavramdır. Çalışanların örgütsel sinizm düzeylerinin saptanması ile olumsuz etki eden faktörlerin nedenlerinin ortaya çıkarılması etkin ve tatmin edici bir yapının kurulmasına olanak sağlayacaktır. Bu çerçevede araştırmanın amacı, bir eğitim ve araştırma hastanesi bünyesinde yer alan anestezi bölümünün çalışanlarının örgütsel sinizm düzeylerinin incelenmesidir. Yöntem: Araştırmanın evrenini ?stanbul'da faaliyet gösteren bir eğitim ve araştırma hastanesinin anesteziyoloji bölümünde çalışan sağlık personeli oluşturmuştur. Araştırmada basit örneklem yöntemi kullanılarak 53 çalışan çalışma kapsamına alınmıştır. Verilerin toplanmasında Örgütsel Sinizm Ölçeği kullanılmıştır. Veriler SPSS programı ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Yapılan analiz sonucunda, bölüm çalışanlarının örgütsel sinizmi orta düzeyde bulunmuş, cinsiyet, kıdem, çalışma süresi, bölümde çalışma süresi ve çalışma şekli değişkenlerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Sonuç: Çalışmanın demografik verilerinin analizi, çalışma süresi, bölümde çalışma süresi ve çalışma şekli gibi işe yönelik değişkenlerin, örgütsel sinizm düzeyini belirlemede kişisel özellikler kadar önemli olduğunu göstermiştir. Çalışanların hizmet koşullarının düzeltilmesi ve yöneticilerin çalışanların beklentilerini doğru şekilde tespit etmesi örgütsel sinizmi ve yaratacağı olumsuz etkileri azaltacaktır.
  • Öğe
    Üniversite Öğrencilerinin Yaşam Doyumunun Ölçülmesi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-8-25) Arslan, Irmak; Bektaş, Hakan
    Amaç: Bu çalışmada, İstanbul’da öğrenimini sürdürmekte olan Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin yaşam doyumunun ölçülmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmanın evrenini İstanbul’daki devlet ve vakıf yükseköğretim kurumlarının Sağlık Bilimleri Fakültesi’ne kayıtlı öğrenciler oluşturmuştur. İnternet tabanlı anket tekniği ile 10-20 Haziran 2019 tarihleri arasında veri toplanmıştır. Çalışmanın örnek büyüklüğü 182 öğrencidir. Çalışmada veri toplama aracı olarak kişisel bilgi formu ve Yaşam Doyum Ölçeği (The Satisfaction with Life Scale (SWLS)) kullanılmıştır. Çalışma kapsamında SWLS için geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmış, ardından hipotez testleri, korelasyon ve regresyon analizi uygulanmıştır. Bulgular: Çalışmada SWLS ile toplanan veri kümesinin geçerli ve güvenilir olduğu saptanmıştır. Dolayısıyla yaşam doyumu skoru hesaplanmıştır. Uygulanan Mann-Whitney U testi neticesinde; yükseköğretim kurumu türüne göre yaşam doyumu açısından fark olduğu sonucuna varılmıştır. Bunun yanı sıra hesaplanan korelasyon katsayısıyla yaşam doyumu ve mutluluk arasında aynı yönlü orta kuvvetli ilişki olduğu bulunmuştur. Sonuç: Çalışma sonucunda, vakıf yükseköğretim kurumlarına kayıtlı öğrencilerin devlet yükseköğretim kurumlarına kayıtlı öğrencilere kıyasla yaşam doyumu düzeyinin daha yüksek olduğu bulunmuştur. Bu doğrultuda, üniversitelerin öğrencilerin yaşam doyumunu arttırma açısından önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Kurumların bu sorumluluk doğrultusunda öğrencileri desteklemesi önerilmektedir. Ayrıca gelecek çalışmalarda bu ilişkiye aracı etki etmesi olası çeşitli faktörlerin (örn. gelir düzeyi) incelenmesi önerilmektedir.
  • Öğe
    Factors Affecting the Empathic Tendency Levels and Communication Skills of the Palliative Care Nurses
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-8-25) Sağlam, Zeynep; Masat, Sevil; Kavalalı Erdoğan, Tuğba; Şener, Asuman; Koç, Zeliha
    Aim: This study was planned as a descriptive study to determine the factors affecting the empathic tendency levels and communication skills of palliative care nurses. Method: The study was conducted in two hospitals affiliated with Samsun Province Public Hospitals General Directorate between the dates of 01/12/2017-30/12/2017. The sample consisted of 60 nurses, including 30 nurses responsible for the care of palliative care patients, 30 nurses working in internal and surgical units. The data was collected using a questionnaire consisting of 23 questions introducing the socio-demographic and professional characteristics of the nurses and Empathic Tendency Scale and Communication Skills Assessment Scale. In the evaluation of the data, percentage calculation, Kruskal Wallis, Spearman correlation test, Mann Whitney U test were used. Findings: The total score of the Empathic Tendency Scale of the nurses was 72.21 ± 7.22 and the mean of the Communication Assessment Scale was 80.23 ± 7.82. The mean Empathic Tendency Scale score of the nurses in the palliative care units was 71.46 ± 7.53, and their mean Communication Skills Assessment Scale score was 80.03 ± 8.42. The mean Empathic Tendency Scale score of the nurses in internal and surgical units was 72.96±9.94, and their mean Communication Skills Assessment Scale score was 80.43±11.30. A weak positive correlation was found between the Empathic Tendency Scale scores of the nurses and the Communication Skills Assessment Scale scores (r=0.298 p<0,05). Conclusion: No statistically significant difference was found between the Empathic Tendency Scale and Communication Skills Assessment Scale scores of the nurses working in palliative care nurses and internal and surgical units (p>0.05).
  • Öğe
    Resveratrolün Staphylococcus Aereus, Escherichia Coli, Pseudomonas Aeruginosa ve Candida Albicans Üzerindeki Antibakteryel ve Antifungal Etkilerinin in Vitro olarak Değerlendirilmesi
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2019-8-25) Daş, Taner; Daş, Gülsüm; Kapmaz, Mahir
    Amaç: Resveratrol, ilk olarak 1940 yılında Melanthiaceae (Dokuztepegiller) familyasında yer alan bitkinin köklerinden izole edilmiştir. Bitkilerde özellikle kırmızı üzüm, yer fıstığı, ananas, dut ve yaban mersininde yüksek konsantrasyonda bulunmaktadır. Resveratrol (3,5,4'- trihidroksistilben) antioksidan, antifungal, antibakteriyel, anti-inflamatuar, anti-proliferatif etkilerin yanında çeşitli biyokimyasal etkilere sahip doğal bir polifenoldür. Bitkiler tarafından mikrobik, fungal ve fiziksel uyaranlara karşı üretilen antimikrobiyel ve antifungal etkili bir bileşik yani fitoaleksindir. Bu çalışmada Polygonum Cuspidatum kökünden elde edilen resveratrolün bazı mikrobik ve fungal insan enfeksiyonları üzerindeki çoğalmayı azaltıcı veya durdurucu etkisi olup olmadığı araştırılmıştır. Yöntem: Bu çalışmada Candida albicans, Escherichia coli, Pseudomonas aeruginosa ve Staphylococcus aureus mikroorganizmaları kullanılmıştır. Çalışmada kullanılan mikroorganizmaların her biri üremeleri için uygun besiyerlerine ekilmiştir. Her bir mikroorganizma biri normal şartlarda (resveratrol içermeyen) diğerleri ise 1/4 ve 1/1 dilüsyon oranlarında resveratrol içeren besiyerlerine ekilmiş ve organizmaların üremeleri için belirli sürelerde inkübasyona bırakılmıştır. Bulgular: Bu süre sonunda resveratrol içermeyen besiyerinde Staphylococcus aureus'un beta hemoliz ve üremesi saptanırken, 1/1 ve 1/4 dilüsyonlu resveratrol içeren %5 koyun kanlı besiyerinde beta hemoliz yapma yeteneği kaybolmuş olup 1/1 ve 1/4 dilüsyonlu resveratrol içeren Mueller Hinton besiyerinde üremesi inhibe olmuştur. Resveratrol içermeyen ve içeren (1/1 ve 1/4 dilüsyonlu) besiyerlerinde Escherichia coli, Pseudomonas aeruginosa ve Candida albicans mikroorganizmalarının üremelerinde değişiklik saptanmamıştır. Sonuç: Resveratrolün gram pozitif bakteriler üzerindeki etkilerinin yanında çeşitli antibiyotikler ve dezenfektanlar ile kombine edilerek tedavi edici ve koruyucu etkinliği yeni yapılacak çalışmalarla değerlendirilebilir.