Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Sevinçer, Güzin Mukaddes" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Bariatrik Cerrahi Sonrası Kilo Geri Alımının; Gece Yeme, Duygusal Yeme, Yeme Endişesi, Depresyon ve Demografik Özellikler Tarafından Yordanması
    (TURKIYE SINIR VE RUH SAGLIGI DERNEGI, PK 401, YENISEHIR, 06442, TURKEY, 2019) Ünal, Şeniz; Sevinçer, Güzin Mukaddes; Maner, Ayşe Fulya
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, bariatrik cerrahi sonrasında görülebilen kilo geri alımının; depresyon, gece yeme, duygusal yeme, yeme endişesi ve çeşitli demografik özelliklerle ilişkisini değerlendirmektir. Yöntem: Araştırmanın örneklemini; çeşitli illerde ikamet eden, yaşları 21 ve 56 arasında değişen, cerrahi sonrası 12 ila 98 aylık dönemde olan, bariatrik cerrahi geçirmiş 117 birey oluşturmaktadır. Araştırmada katılımcılara Gece Yeme Anketi, Hollanda Yeme Anketi - Duygusal Yeme Alt Boyutu, Yeme Bozuklukları Değerlendirme Ölçeği- Yeme Endişesi Alt Boyutu ve Beck Depresyon Ölçeği uygulanmıştır. Verilerin analizinde Mann Whitney U Testi, Pearson Korelasyon Analizi ve Çoklu Hiyerarşik Doğrusal Regresyon Analizi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma sonuçlarına göre; katılımcıların %13,7’sinde kilo geri alımı gerçekleştiği; depresyon, gece yeme, duygusal yeme ve yeme endişesi puanlarının kilo geri alımı olanlarda, olmayanlara göre daha yüksek olduğu; evli olmanın, duygusal yemenin ve ameliyattan sonra geçen sürenin kilo geri; ihtiyacı olan günlük besin miktarını bilmenin ise negatif yönde yordadığı saptanmıştır. Sonuç: Bariatrik ameliyatlar sonrası görülebilen kilo geri alımını etkileyen demografik ve psikolojik etmenler mevcuttur. Bu konuda, ülkemizde ilk olan bu çalışmayı takiben, özellikle uzun izlem çalışmalarına ihtiyaç vardır. Obezite tedavisinde başarı için, uzun süreli multidisipliner bir protokol uygulanması önerilmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Bariatrik Cerrahinin Psikiyatrik ve Psikososyal Yönleri
    (Lut Tamam, 2014) Sevinçer, Güzin Mukaddes; Coşkun, Halil; Konuk, Numan; Bozkurt, Süleyman
    Bariatrik cerrahi ülkemizde ve dünyada son on yıl içerisinde giderek popüler hale gelen ve daha çok tercih edilmeye başlayan bir obezite tedavi yöntemidir. Hastaların bariatrik cerrahi ile hızlı kilo vermeleri ve obeziteye komorbid hastalıklarda da düzelmenin beraberinde gelmesi sebebiyle bariatrik cerrahi uygulanan hasta sayısı her geçen gün artmaktadır. Gerek obezite gerekse bariatrik cerrahi psikiyatri ve psikososyal değişkenlerle karşılıklı ilişki içindedir. Bu hastaları değerlendirmede incelenmesi gereken başlıca konular; cerrahi öncesi hastanın herhangi bir psikopatolojisinin var olup olmadığı, cerrahi işlem ve sonrası ile ilgili bilgi düzeyi, cerrahi sonrası ortaya çıkması beklenen fiziksel, psikolojik ve sosyal değişikliklerle ilgili beklenti düzeyleri, cerrahi sonrası ortaya çıkabilecek davranış değişiklikleri ve tıbbi önerilere uyabilme kapasitesinin değerlendirilmesidir. Bu makalede obezite hastalığında bir tedavi yöntemi olarak bariatrik cerrahi hastalarının psikiyatrik ve psikososyal açıdan değerlendirmenin gerekliliği mevcut literatür ışığında gözden geçirilmiştir. Bariatrik cerrahinin muhtemel tıbbi, psikiyatrik ve psikososyal komplikasyonları ve ilgili konular değerlendirilmiş, bariatrik cerrahiden beklenen başarılı sonuç için psikiyatrik bozuklukların ne kadar öngörücü olabildiği ile ilgili literatür derlenmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Cerrahi tedavi arayışı olan migren hastalarında anksiyete, depresyon ve yaşam kalitesi düzeylerinin incelenmesi
    (Klinik Psikiyatri Dergisi, 2019) Yağmur, Murat; Sevinçer, Güzin Mukaddes; Kandeğer, Ali; Duygu, Çetin
    AMAÇ: Migren atağı ve profilaksisinde farmakoterapötik ajanlar ön planda kullanılmakla birlikte son yıllarda migreni alevlendiren tetik noktaların saptanması ve buralara uygulanan cerrahi müdahalenin tedavide etkinliği gösterilmiştir. Bu çalışmanın amacı; migren cerrahisine başvuran migren hastalarının depresyon, anksiyete ve yaşam kalitesi düzeylerini incelemek ve bulguları cerrahi tedaviye başvurmayan migren grubu ve migreni olmayan kontrol grubuyla karşılaştırmaktır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Çalışmaya migreni olup migren cerrahisine başvuran 35 hasta, migreni olup cerrahi tedaviye başvurmayan 35 hasta ve migreni olmayan 35 sağlıklı kontrol olmak üzere 105 katılımcı dahil edilmiştir. Katılımcılar Beck Depresyon Ölçeği, Beck Anksiyete Ölçeği, SF-36 Yaşam Kalitesi Ölçeği ve sosyodemografik veri formundan oluşan formları doldurdu. Gruplar arası depresyon, anksiyete ve yaşam kalitesi skorlarını değerlendirmek için tek yönlü varyans analizi ve Post-hoc Bonferroni testi kullanıldı. BULGULAR: Migren cerrahisi düşünen grupta anksiyete (F=6.02; p=0.003), depresyon (F=10.72; p<0.001) puanlarının daha yüksek olduğu saptandı. Yaşam kalitesi alt ölçeklerinde ise bedensel ağrı (F=13.09; p<0.001) puanlarının daha yüksek; fiziksel rol (F=14.72; p=0.003) ve duygusal rol (F=6.11; p=0.003) puanlarının daha düşük olduğu saptanmıştır. TARTIŞMA ve SONUÇ: Migren hastalarında cerrahi tedavi arama davranışı daha ciddi anksiyete ve depresyon ve daha kötü yaşam kalitesi ile ilişkilidir. Cerrahi tedavi başvurusu olan migren hastalarının psikiyatrik değerlendirmesi tanı düzeyindeki psikiyatrik bozuklukların saptanmasında ve hastaların yaşam kalitesinin artmasında önemli olabilir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Emosyonel Yeme
    (Türk Psikofarmakoloji Derneği, 2013) Sevinçer, Güzin Mukaddes; Konuk, Numan
    Emosyonel yeme olumsuz duygulara ikincil aşırı yeme eğilimini anlatan bir kavramdır. Emosyonel yeme ilk başlarda bulimik hastaların aşırı yemelerini destekleyen bir etmen olarak emosyonların yer aldığı bir tablo içinde bulimia ile birlikte anılmıştır. Sonrasında ise tıkınırcasına yeme ataklarının da emosyonel yeme ile ilişkili olabileceği gösterilmiştir. Olumsuz duygular karşısında gözlenen bu aşırı yeme tepkisi; obez bireylerde, yeme bozukluğu olan kadınlarda ve normal kilolu olup da diyet yapan kişilerde mevcut olduğu gösterilmiştir. Özellikle kilo verme girişimlerinde yeme davranışlarının düzenlenmesinde emosyonel yemenin önemi giderek artmaktadır. Psikiyatrik bozukluklarda gözlenen yeme ve kilo değişiklikleri, ilaç yan etkileri ile ilişkili ya da ilişkisisiz metabolik sendrom ve diabet, ve kilo verdirici tedavilerle iç içe geçen psikososyal konular da dikkate alındığında emosyonel yeme kavramının daha kapsamlı araştırılması gerekliliği aşikardır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Food Addiction: Association with Attention-Deficit/Hyperactivity Disorder and Impulsivity
    (YERKURE TANITIM & YAYINCILIK HIZMETLERI A S, CUMHURYET CAD 48-3B, HARBIYE, ISTANBUL 34367, TURKEY, 2022) Sevinçer, Güzin Mukaddes; Konuk, Numan; Batar, Nazlı
    Objective: The aim of the present research is to investigate food addiction and its relationship with ADHD symptoms and impulsivity in a non-clinical sample. Methods: Eight hundred and twenty-six (women: 532; men: 294) university students volunteered and took part in the study. Yale Food Addiction Scale (YFAS), Adult ADHD Self-Report Scale (ASRS-v1.1), Barratt Impulsiveness Scale-11 (BIS-11) scales were applied to the participants and their anthropometric measurements were taken. Analyses were conducted using SPSS version 22. Results: 109 subjects were classified as food addicts. The food addict group significantly had higher Body Mass Index (BMI) (p <0.001). The subscore of inattentiveness, subscore of hyperactive/impulsiveness and total ASRS scores were significantly higher in food addicted group (p <0.001). BMI was greater in the food addiction and ADHD comorbidity group compared to the food addiction only group (X2=24.86; p=0.003). The lineer regression analysis revealed that the increased hyperactivity – impulsiveness measured by ASRS (ß=0,027), motor impulsiveness measured by BIS-11 (ß=0.030) and BMI (ß=0.037) found to be correlated with higher YFAS scores (F=10.384; p=0.000) when age and sex factors are controlled.) YFAS scores were statistically higher in potential ADHD group. (According to the ASRS cut-off score ?24). Conclusion: Evaluation of the presence of ADHD might be an important issue in determining treatment for obesity in individuals with food addiction. The clinicians must be aware of the pitfalls associated with the comorbidity and consider screening patients with food addiction for ADHD.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Gece Yeme Anketi-Türkçe Formunun psikiyatrik ayaktan hasta popülasyonunda geçerlilik ve güvenilirlik çalışması
    (CUMHURIYET UNIV TIP FAK PSIKIYATRI ANABILIM DALI, CUMHURIYET UNIV TIP FAK PSIKIYATRI ABD, SIVAS, 58140, TURKEY, 2013-06-20) Atasoy, Nuray; Saraçlı, Özge; Konuk, Numan; Ankarali, Handan; Guriz, S. Olga; Akdemir, Asena; Sevinçer, Güzin Mukaddes; Atik, Levent
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, psikiyatrik ayaktan hasta popülasyonunda Gece Yeme Sendromunun (GYS) şiddetini ölçmek için kullanılan Gece Yeme Anketinin (GYA) Türkçe sürümünün geçerlilik ve güvenilirliğini değerlendirmektir. Yöntem: GYA’nın Türkçe sürümünün faktör yapısı, iç tutarlılığı ve geçerliliği incelenmiştir. İlk olarak GYA’nın Türkçeye çevirisinin ardından İngilizceye tekrar çeviri yapılmıştır. Düzeltme ve semantik uyarlama sonrası anketin anlaşılabilirliği değerlendirilmiştir. GYS tanısı psikiyatrik görüşme yapılarak konulmuştur. GYA 433 hastaya, iki hafta sonra yapılan tekrar testi ise 141 hastaya uygulanmıştır. Sonuçlar: Cronbach alfa katsayısı 0.69 bulunan anket yeterli iç tutarlılık göstermektedir. Test-tekrar test toplam puanları arasındaki intraclass korelasyon katsayısı 0.96 olarak bulunmuştur. Psikiyatrik değerlendirme sonucunda 97 hastada GYS saptanmıştır. ROC eğrisi altında kalan alan 0.90 olarak bulunmuştur. GYA puanında 18 değeri sınır değer olarak kabul edildiğinde duyarlılık %90.7, seçicilik %73.8 olarak saptanmıştır. GYA’nın doğrulayıcı faktör analizinde orijinal ankete benzer şekilde dört faktörlü yapı elde edilmiştir. Tartışma: Bu çalışmaya göre GYA’nın Türkçe sürümünün geçerli bir test olduğu, iyi tanısal özellik gösterdiği ve iç tutarlılığının yüksek olduğu söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Gece Yeme Sendromu, Gece Yeme Anketi, geçerlilik, güvenilirlik Objective: The purpose of this study was to evaluate the reliability and validity of Turkish version of the Night Eating Questionnaire (NEQ) in psychiatric outpatient population as a measure of severity of the Night Eating Syndrome (NES). Methods: We examined the factor structure, internal consistency and validity of the NEQ in Turkish. First, we translated NEQ into Turkish; and then back-translation into English; correction and semantic adaptation and assessment of the understanding of the questionnaire. We made the diagnosis of NES according to psychiatric examination. We administered the NEQ in 433 patients and the re-test in 141 participants two weeks later. Result: The instrument showed satisfactory internal consistency with an overall Cronbach α of 0.69. Intraclass correlation for the test re-test total score was 0.96. The ninety seven patients had NES with psychiatric examination. The area under ROC curve defined as 0,904. For cut-off point of 18 in NEQ both sensitivity and specificity were 90.7% and 73.8%. The confirmatory factor analysis of the NEQ yielded a similar four factor solution as the original scale. Conclusions: We found that Turkish version of NEQ is valid and has well diagnostically performance, and high internal consistency. Key words: Night Eating Syndrome, Night Eating Questionnaire, validity, reliability
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Investigation of the Relationship between Risk of Internet Addiction, Food Addiction, and SelfEsteem in High School Students
    (Kare Yayıncılık, 2018) Yıldırım, Melek Sunde; Sevinçer, Güzin Mukaddes; Kandeğer, Ali; Afacan, Ceyda
    Objective: Increasing Internet addiction and food addiction in the 21st century have become a focal point for researchers. There is strong evidence that low self-esteem is a risk factor for behavioral and chemical addictions. Our aim in this study is to examine the relationship between risk of Internet addiction, food addiction, and self-esteem in students at a high school. Method: Participants were 378 high school students, who completed a package of psychological instruments, including the Internet Addiction Test (IAT), Yale Food Addiction Scale (YFAS), and Coopersmith Self-Esteem Inventory (CSEI). Study data were evaluated using linear regression analysis to examine the risk factors that were significant in univariate analyses. Results: Participants with high risk of Internet addiction had a significantly higher food addiction score (t=5.81; p<0.001) and lower self-esteem scores (t=-5.89; p<0.001) than participants who do not meet Internet addiction criteria according to the IAT. Also, the lineer regression model demonstrated that food addiction (ß=1.43; p<0.001) and low self-esteem (ß=-0.21; p<0.001) significantly contributed to Internet addiction risk. Conclusion: Our study revealed the relationship between risk of Internet addiction and food addiction, and low self-esteem is a risk factor according to the concept of overlapping addiction.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Psychometric properties of the Turkish version of the Yale Food Addiction Scale among bariatric surgery patients
    (CUMHURIYET UNIV TIP FAK PSIKIYATRI ANABILIM DALI, CUMHURIYET UNIV TIP FAK PSIKIYATRI ABD, SIVAS, 58140, TURKEY, 2014-12-02) Sevinçer, Güzin Mukaddes; Konuk, Numan; Bozkurt, Süleyman; Saraçlı, Özge; Coşkun, Halil
    Amaç: Bu araştırmanın amacı Yale Yeme Bağımlılığı Ölçeği’nin (Yale Food Addiction Scale, YFAS) Türk bariatrik cerrahi hasta grubunda geçerlilik ve güvenilirliğini incelemektir. Yöntem: Bariatrik cerrahi arayışında olan obez hastalara (n=171) Yale Yeme Bağımlılığı Ölçeği uygulandı. Ölçeğin yapı geçerliliği faktör analizi ile, güvenilirliği madde toplam puan korelasyonu ile, tekrarlanabilirliği ise test-tekrar test sonuçları arasında sınıf içi korelasyon katsayısı hesaplanılarak değerlendirildi. Bulgular: Yirmi beş maddeli ölçeğin Kuder-Richardson Formula-20 katsayısı ile hesaplanan iç tutarlılığı (KR-20=0.822) ve Cronbach alfa (0.859) değerleri yeterli bulundu. Bartlett's Sphericity Testine göre geliştirilen faktör yapısının anlamlı olduğu kararına varıldı. Faktör analizine göre altı belirgin faktör olarak kümelenen bu yapı toplam varyansın %67.51’ini açıklıyordu. Ölçeğin madde toplam korelasyonları 0.214-0.666 arasında idi. Sonuç: Bulgularımız Yale Yeme Bağımlılığı Ölçeğinin Türkçe formunun bariatrik cerrahi hasta grubunda yeme bağımlılığını ölçmede güvenilir bir araç olduğunu göstermektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The relationship between childhood maltreatment and problematic eating behaviors in bariatric surgery candidates
    (SPRINGER, ONE NEW YORK PLAZA, SUITE 4600 , NEW YORK, NY 10004, UNITED STATES, 2021) Akduman, İlhan; Sevinçer, Güzin Mukaddes; Bozkurt, Süleyman; Kandeğer, Ali
    Purpose It is known that childhood maltreatment and problematic eating behaviors are higher in bariatric surgery patients compared to over- and normal-weight persons. The aim of the study is to investigate the relationship between childhood maltreatment and problematic eating behaviors such as restraint, eating concern, weight concern, shape concern, and emotional eating in bariatric surgery patients. Materials and methods 112 consecutive obese individuals seeking bariatric surgery at a University Hospital were administered asset of scales, including Childhood Trauma Questionnaire (CTQ), Dutch Eating Behavior Questionnaire-Emotional Eating subscale (DEBQ-E), and Eating Disorder Examination-Questionnaire (EDE-Q) and sociodemographic form, crosssectionally. After descriptive statistics, a regression analysis was conducted to understand the relationships of CTQ scores with EDE-Q total, and subscale scores and DEBQ-E. Results In the Pearson correlation analysis, a statistically signifcant positive correlation was found between CTQ total score with EDE-Q total score and all subscales scores. In linear regression analyses, it was found that emotional abuse (?=0.39, p=0.02) and physical abuse (?=0.36, p=0.01) predicted increased DEBQ-E scores. In addition, sexual abuse was found to signifcantly predict weight concern (?=0.26, p=0.04) and shape concern (?=0.31, p=0.01). Conclusion Our fndings showed that the dynamics of problematic eating behaviors may difer depending on the type of childhood trauma. Psychiatric evaluation of bariatric surgery patients is important in understanding the relationship between childhood maltreatment and problematic eating behaviors. Level of evidence Level V, cross-sectional descriptive study.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    The relationship between the premorbid personality traits and the behavioral and psychological symptoms of Alzheimer disease
    (Elsevier GmbH, 2017) Sevinçer, Güzin Mukaddes; İpekçioglu, Derya Yalçın; Konuk, Numan; Ertan, Turan
    Aim In this study, we have aimed to investigate the relationship between the premorbid personality traits and the behavioral and psychological symptoms of Alzheimer disease. Method 147 dementia patients who have attended to Geriatric Psychiatry Department of Istanbul University Cerrahpaşa Medical Faculty have been selected randomly. Out of these patients, 45 Alzheimer type dementia patients whose family members or a relative could be reached are included in the study. Relatives of each patient have been asked to fill in the Munich Personality Test (MPT) – relatives form for the purpose of assessment of premorbid personality traits of the subjects. Results It could be stated that high level of premorbid isolation tendency and schizoidia scores are the predictors of hallucinations and aggression. Low level of premorbid frustration tolerance is found to be associated with the present anxiety and the higher Behave–AD general assessment scores. Conclusion We conclude that certain premorbid personality traits could be a risk factor for the later development of behavioral and psychological symptoms in Alzheimer's disease or that psychopathologic symptoms could actually be exaggerations or morbid distortions of lifelong behavioral tendencies, and it may also be explained by reflection of neuropathological processes occurring in brain in dementia onto clinic practice, in reliance upon detection of similar findings in studies conducted on different types of dementia and in different cultures. Advanced studies conducted on a sufficient number of subjects in prospective design within a biopsychosociocultural model are needed. © 2017
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Türkiye’de obezite cerrahisinde psikiyatrik değerlendirme: Uzlaşma ve kılavuz gereksinmesi
    (Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2016) Sevinçer, Güzin Mukaddes
    Obezite cerrahisi dünyada olduğu gibi Türkiye’de de giderek yaygınlık kazanmaktadır. Obezite cerrahisinde ruhsaltoplumsal değerlendirmenin önemli olduğu her geçen gün artan literatürle de desteklenmektedir. Bu doğrultuda birçok kilo verme cerrahisi merkezi ruhsal-toplumsal değerlendirmeyi de içeren multidisipliner hasta değerlendirme yaklaşımını uygulamaktadır. Ancak bu konuda henüz dünyada kabul görmüş tek bir uzlaşma kılavuzu yoktur. Bu çerçevede farklı merkezler tarafından yayımlanmış farklı uzman uzlaşma metinleri olup sağlık otoriteleri tarafından dikkate alınmaktadır. Türkiye’de ise henüz böyle bir uzman uzlaşması ve kılavuzu yoktur. Türkiye’de obezite cerrahisinde ruhsal-toplumsal değerlendirmenin önemi obezite cerrahları, hastalar ve hatta ruh sağlığı çalışanları tarafından bile henüz hak ettiği ilgiyi görmemektedir. Ruhsal-toplumsal değerlendirmenin gerekli olup olmadığı, değerlendirme yöntemlerinin nasıl olması gerektiği, değerlendirmeyi yapacak kişilerin niteliği ve yetkinlikleri, yapılan değerlendirmenin kalitesi ve yeterliliği tartışılmaya gerek duyulan konulardan başlıcalarıdır. Obezite cerrahisi hastalarının gerek cerrahi işlem öncesi, gerekse cerrahi sonrası yeme bozuklukları, duygudurum bozuklukları, madde kullanım bozuklukları ve diğer ruhsal bozukluklar açısından rutin olarak değerlendirilmeleri ve gerekli olguların daha dikkatli tedavi ve izleme sürecine alınması için ruhsal değerlendirmeye sunulması gerekmektedir. Bu hastaların ruhsal-toplumsal yönden dikkatle ele alınması, bireysel olarak yaşam kalitesini artırdığı gibi, ameliyat sonrası kilo verme üzerine olumsuz etkileri engellemesi bakımından da önemli bir konudur. Bu yazıda ulaşılabilen literatür ve kılavuzlar gözden geçirilip, obezite cerrahisinde ruhsal değerlendirmedeki temel konuların bir derleme biçiminde sunulması ve Türkiye’de yapılacak olan uzman uzlaşı metinleri için rehberlik etmesi amaçlanmıştır. Makalede obezite cerrahisi öncesinde ve sonrasında rastlanan psikiyatrik durumların değerlendirilmesine odaklanılmış olup gerek psikofarmakoloji, gerek psikoterapi, gerekse ruhsal-toplumsal girişimlerin etkinliği, seçimi, avantaj ve dezavantajları bu makalenin kapsamı dışında bırakılmıştır. Bu konuların ilgili platformlarda tartışılması ve ortak bir yaklaşım ortaya konabilmesi için uzman uzlaması kılavuzlarının geliştirilmesinin gerekliliği açıktır.

| İstanbul Gelişim Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Cihangir Mahallesi, Şehit Jandarma Komando Er Hakan Öner Sokak, No:1, Avcılar, İstanbul, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim