Yazar "Karahan, Mesut" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çalışma Hayatındaki Bireylerin Probiyotik Besinler Hakkındaki Bilgi Düzeyi ve Tüketim Durumlarının Belirlenmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2020) Özgül, Aybala Ayça; Bozat, Cansu; Seziş, Merve; Badur, Yasemin; Özcan, Öznur Özge; Sarıyer, Esra Tansu; Çevik, Ekin; Çolak, Hatice; Karahan, MesutAmaç: Son yıllarda yapılan çalışmalar probiyotiklerin sağlık üzerine olan etkilerini göstermekle beraber, bireylerin probiyotik bilgi düzeyi arttıkça tüketimin de arttığı gözlemlenmiştir. Bu çalışmanın amacı, sağlık personellerinin probiyotik besinler hakkında bilgi düzeyi ve tüketim durumlarının belirlenmesidir. Yöntem: Bu çalışma, Aralık 2019 - Mayıs 2020 tarihleri arasında İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne bağlı iki Kamu hastanesinde rastgele seçilen, 18 yaş ve üzeri 25 sağlıklı gönüllü üzerinde yüz yüze anket ile veri toplama yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Çalışma, yaş ortalaması 35,9 olan 14 kadın (%56) ve 11 erkek (%44) olmak üzere 25 birey ile tamamlanmıştır. Bulgular: Katılımcıların %96’sı probiyotik terimini bilmektedir. Probiyotik türlerini %60 mayalar, %60 Lactobacilllus türleri, %44 Escherichia türleri, %44 küfler, %8 Bifidobacterium türleri olarak bilmekte %8’i ise bilmemektedir. Tüm katılımcılar tarafından tüketilen probiyotik besin yoğurttur. Katılımcıların %88’i kefir, %60’ı turşu, %52’si boza, %20’si sirke, %20’si kımız tüketmektedir. Katılımcıların %96 her gün probiyotik gıda tüketmektedir. %4 tüketmeyen kısım ise ihtiyaç duymadığından ve doğal olmadığını düşündüğünden tüketmemektedir. Sonuç: Elde edilen veriler göz önüne alındığında, sağlık çalışanlarında probiyotik bilgi düzeyleri ve tüketimlerinin yüksek olduğu görülmüştür. Sağlık üzerine yararlı etkileri kanıtlanmış olan probiyotiklere yönelik farkındalığın ve tüketimin artırılması gerekmektedir. Probiyotik bilgi düzeyi ve tüketimi arasındaki ilişkinin açığa çıkması için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.Öğe Comparison of Interpupillary Distance, Pupillary Diameter and Corneal Reflex Measured with Plusoptix A09 in Normally Developing Children and Autism(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2022) Şahbaz, İbrahim; Taşdöndüren, Emre; Özcan, Öznur Özge; Ergüzel, Türker Tekin; Karahan, Mesut; Konuk, Muhsin; Tarhan, NevzatAim: Autism Spectrum Disorder (ASD) is a developmental disorder that can present with an abnormality of the autonomic nervous system (ANS symptoms). Method: In this study, 38 eyes of 19 ASD were included with 19 healthy children (control group). Participants were analyzed according to their characteristics. Here, used the Plusoptix A09 devices to measure the difference in pupil size, corneal reflex, and interpupillary distance (IPD) between ASD and healthy children. Results: The mean age±standard deviation (SD) for the autism group was 4,6±2,5 years (range 2-11 years). In the group of normally developing children, the mean age was±SD 5,02±2,6 years (range 2-11 years). The size of the right pupil (p=0,006) and left pupil (p=0,007) was found to be significantly different in the control and experimental groups. IPD (p=0,000) was statistically significant between groups unlike the corneal reflex was not (p=0,173). The p-value is less than 0,05 in all statistical results. Conclusion: As a result, pupil diameter and IPD of children with autism were found to be larger than the control group, but there was no significant difference in corneal reflex. Pupillary measurements reveal differences between people with ASD.Öğe The Gluten-Casein-Free Diet in Children with Autism: A Clinical Results of the Ophthalmic and Behavioral Manifestations(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2023) Özcan, Öznur Özge; Şahbaz, İbrahim; Taşdöndüren, Emre; Karahan, MesutAim: To evaluate the ophthalmic and behavioral effects of a gluten-free casein-free diet (GCFD) in autism spectrum disorder (ASD). Method: The study was conducted from November 2020 to January 2023. We designed an 8-week clinical trial of GCFD on corneal reflex, pupil size, body mass index (BMI), weight, Autistic Disorder Index, Communication, Social interaction, and Stereotype Behavior. Results: A total of thirty participants completed the trial. GCFD reduced BMI [%95 CI -4.8895 to -2.1305 (P < 0.0001)], weight [%95 CI -8.5153 to -0.0647 (P = 0.0467)], Autistic Disorder Index [%95 CI -28.0359 to -16.2841 (P < 0.0001)], Communication [%95 CI -3.3325 to -1.6675 (P < 0.0001)], Social Interaction [%95 CI -4.3190 to -2.4010 (P < 0.0001)], and Stereotype Behavior [%95 CI -2.3939 to -0.2461 (P =0.01)] significantly. GCFD also reduced left [%95 CI -2.2421 to -1.6779 (P <0.0001)] and right pupil size [%95 CI - 2.2999 to -1.7201 (P <0.0001)] significantly. Conversely, corneal reflex was significantly increased [95% CI 0.2159 to 2.1241 (P = 0.01)]. No differences were observed for IPD. Conclusion: This study suggested that the GCFD can effectively control ASD behaviors as well as regulate autonomic functions related to ophthalmic markers such as pupil size and corneal reflex, but more research is needed.Öğe İnsanlarda Zika Virüsü Enfeksiyonları ve Korunma(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2017-12-30) Çalman, Fulya; Öztürkcan, S. Arda; Karahan, MesutZika virüsü ilk olarak 1947 yılında Uganda ormanlarında yaşayan Rhesus maymunundan izole edilmiştir. İnsanda ilk Zika virüs enfeksiyonu 1954 yılında Nijerya’da bildirilmiştir. Virüs artropod kökenli (arbovirüs) bir virüs olup Falaviviridae ailesinde yer alan Flavivirüs genusunda bulunan bir virüs’dür. Bulaşma çoğunlukla Culicidae ailesinde yer alan Aedes cinsi sivrisineklerle olmaktadır. Sivrisinek haricinde insan dışı primatlar ve kemirgenler de rezervuar olarak kaynak olabilmektedir. Çoğunlukla belirtiler ateş, baş ağrısı, yorgunluk ve kutanöz döküntü şeklindedir. Hastalık, sivrisinek ısırığından 3 ila 12 günlük bir kuluçka süresinden sonra oluşmaktadır. 2007 yılına kadar, Afrika ve Asya’da bulunan birçok ülkeden Zika virüsünden kaynaklı olan vakalar bildirilmiş olsa da 2007 yılında Mikronezya’da bir salgın ortaya çıkmıştır. 2015 yılında Brezilya’dan bildirilen Zika virüsü hastaları ve hastalıkla bağlantısı olabilecek komplikasyonları özellikle mikrosefali (yeni doğanlarda kafatası küçülmesi) doğum oranı artışları sebebiyle önemli bir tehdit olarak çıkmıştır. Bu durum, Zika virüsünün özellikle yeni doğan bebekler üzerinde etkili olmasına ve ciddi endişeler yaratmasına sebep olmuştur. Ayrıca Zika virüsünün etkisiyle ortaya çıktığı düşünülen Guillain-Barre Sendromu periferik bir sinir sistemi rahatsızlığı olup enfeksiyonla ilgili gelişen sıkıntıları artırmıştır. Milyonlarca insan geçmişten 2015 yılının bitimine kadar Zika virüsü tarafından etkilenmiştir. Zika virüsü hastalığı hafif seyirli etki etmesiyle beraber spesifik tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Zika virüsü ile oluşan enfeksiyonlardan korunmaya yönelik henüz bir aşı bulunmamaktadır. Bu derlemede, Zika virüsünün yapısı, virüsün bulaşma yolları, enfeksiyonun epidemiyolojisi, patogenezi, tanısı, klinik özellikleri, alternatif tedavi yöntemleri, varsa mevcut aşılar ve korunma yolları hakkında bilgiler verilmiştir.Öğe Masa Başı İşlerde Çalışanların Fiziksel Aktivite Düzeyleri, Beslenme ve Antropometrik Ölçümlerinin Değerlendirilmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2022) Uzun Çoban, Merve; Kocatürk, Rümeysa Rabia; Özcan, Öznur Özge; Karahan, MesutAmaç: Masa başı çalışma fazla hareket etmeden uzun saatler çalışmayı gerektirmektedir ve bu nedenle çeşitli sağlık sorunlarını da beraberinde getirmektedir. Bu çalışmanın amacı masa başı çalışan bireylerin beslenme ve fiziksel aktivite düzeylerini araştırarak antropometrik özelliklerini değerlendirmektir. Yöntem: Bu çalışma Şubat-Nisan 2020 tarihleri arasında rastgele örneklem ile seçilen 200 masa başı çalışan üzerinde yapılmıştır. Katılımcılara 4 bölümden oluşan anket uygulanmıştır. Bulgular: Masa başı çalışanlarda en çok görülen hastalığın göz hastalıkları olduğu tespit edilmiştir. Katılımcıların büyük çoğunluğu öğün atlamaktadır ve fiziksel aktivite yapmamaktadır. Su tüketimi genelde 1-5 bardaktır. Erkek katılımcıların beden kütle indeksi (BKİ) değerinin kadın katılımcılardan daha fazla olduğu görülmüştür (p<0,05). 41 yaş ve üzeri katılımcıların BKİ değerleri diğer yaş gruplarına göre daha fazla olarak tespit edilmiştir (p<0,05). Evli katılımcıların BKİ değerleri diğer katılımcılardan daha fazla olmuştur (p<0,05). Öğün saatleri düzenli olmasına göre katılımcıların su tüketimi ve fiziksel aktivite yapma durumları ile BKİ değerleri arasında anlamlı fark bulunamamıştır (p>0,05). Çok hızlı yemek yiyen katılımcıların bedenleri daha kilolu görünümde iken, normal hızda yiyenlerin normal ve çok yavaş yiyenlerin ise daha ince yapıda oldukları görülmüştür. Katılımcılar düzenli fiziksel aktivite yaptıklarında vücut ağırlıklarında değişme olmazken, düzenli fiziksel aktivite yapmayanların vücut ağırlığında artış olmuştur. Düzenli fiziksel aktivite yapan ve öğün saatleri düzenli olan katılımcıların vücut ağırlığında değişme olmazken, düzenli fiziksel aktivite yapmayan ve öğün saatleri düzenli olmayan katılımcıların vücut ağırlığında artış olduğu görülmüştür. Sonuç: Masa başında çalışan bireyler fiziksel aktiviteye teşvik edilmeli ve beslenmeleri işyerlerinde bir diyetisyen tarafından düzenlenmelidir. Aynı zamanda antropometrik ölçülerinin takibi yapılmalıdır ve sağlıklı beslenmeye yönelik tedbirlerin alınması gereklidir.