Yazar "Can, Başak" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Alzheimer, Parkinson, dementia, and phytochemicals: insight review(TAYLOR & FRANCIS INC, 530 WALNUT STREET, STE 850, PHILADELPHIA, PA 19106, 2024) Can, Başak; Şanlıer, NevinAlzheimer’s, Parkinson’s, and dementia are the leading neurodegenerative diseases that threaten the world with the aging population. Although the pathophysiology of each disease is unique, the steps to be taken to prevent diseases are similar. One of the changes that a person can make alone is to gain the habit of an antioxidant-rich diet. Phytochemicals known for their antioxidant properties have been reported to prevent neurodegenerative diseases in various studies. Phytochemicals with similar chemical structures are grouped. Accordingly, there are two main groups of phytochemicals, flavonoid and non-flavonoid. Various in vitro and in vivo studies on phytochemicals have proven neuroprotective effects by increasing cognitive function with their anti-inflammatory and antioxidant mechanisms. The purpose of this review is to summarize the in vitro and in vivo studies on phytochemicals with neuroprotective effects and to provide insight.Öğe Çevresel Sorunlara Karşı Çözüm Önerileri: Güncel Sürdürülebilir Beslenme Uygulamalarına Genel Bakış(İbrahim Çakır, 2021) Can, Başak; Bayram, Hatice Merve; Öztürkcan, S. ArdaGünümüzde dünya nüfusunun artması ile birlikte insanlığın, kaynakların tükenme tehlikesi ile karşı karşıya kalması beklenmektedir. "Sürdürülebilir Beslenme" kavramının amaçlarından biri kaynakların gelecek kuşaklara aktarılabilmesidir. Bunun için yapılabileceklerin başında geleneksel beslenme modellerini ve beslenme alışkanlıklarını; çevreye ve sağlığa yararlı beslenme modelleri ve alışkanlıkları ile değiştirmek gelmektedir. Bunun yanı sıra sürdürülebilir beslenme için besin ögesi içerikleri hayvansal protein kaynaklı besinlere yakın olan, herkes tarafından erişilebilir ve kabul görebilecek alternatif protein kaynakları bulmak önemlidir. Son yıllarda ülkemizde bu kavramın önemi artmış durumdadır. Bu derlemenin amacı, sürdürülebilir beslenme ve çevresel etki açısından devamlılığı en fazla olan bitkisel kaynaklı besinleri temel alan beslenme modelleri ile gelecek yüzyıllarda sera gazı etkisini azaltmak için tüketilebilecek alternatif protein kaynakları hakkında insanların bilinç düzeyini artırmak adına kapsamlı bilgi sunmaktır.Öğe Consumer Acceptance, Attitude and Knowledge Studies on Alternative Protein Sources: Insight Review(Gıda Teknolojisi Derneği, 2024) Can, Başak; Majoo, Fuzail; Öztürkcan, ArdaAs the world's population grows and climatic conditions worsen, the world's current resources are rapidly depleting. Human behavior exacerbates this adverse situation. One of these behaviors is traditional eating habits. A traditional diet that consists of animal-based proteins consumes more resources and pollutes the environment to a greater extent. The traditional diet, which consists of mostly animal-based proteins, may turn towards plant-based proteins. In addition to plant-based proteins, in recent years scientists have focused on exploring alternative protein sources that do not pollute the environment and require fewer resources. Plant-based proteins, algae, insect-based proteins, and cultured meat have all been identified in the literature as alternative protein sources that may be consumed alone (in dry or concentrated form) or added to foods. While alternative protein sources are still being developed, the consumer's opinion on these sources is being assessed. So, in this review, consumers' knowledge, acceptance, and attitude to alternative protein sources are discussed. Data shows that plant-based protein sources, including algae, are now widely claimed to be more accepted than traditional protein sources. It has also been established that most individuals are prejudiced toward insect-based protein and cultured meat due to lack of sufficient information.Öğe COVID-19 Pandemisinde Bireylerin Kaygı Düzeylerinin ve Ortoreksiya Nervoza Eğilimlerinin Değerlendirilmesi(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2022) Mendeş, Beyza; Can, Başak; Yılmaz, SineAmaç: Koronavirüs hastalığı (COVID-19) ve hastalığın getirdiği anksiyete ile beraber bireyler sağlıklı beslenmeye daha fazla ilgi göstermeye başlamıştır. Bu çalışmada, COVID-19 salgınından etkilenen bireylerin anksiyete düzeylerini belirlemek ve anksiyete varlığının ortoreksiya nervoza ile ilişkisini değerlendirmek amaçlanmıştır. Yöntem: Bu kesitsel çalışma çevrimiçi olarak hazırlanmış bir anket yardımıyla gönüllü, yaş ortalamaları sırasıyla 34,50 ± 6,50 ve 38,50 ± 11,50 yıl olan 189 kadın ve 147 erkek katılımcı ile tamamlanmıştır. Ankette bireylerin antropometrik ölçümleri ve bazı sosyo-demografik özellikleri değerlendirilirken; Koronavirüs Anksiyete Ölçeği (KAÖ) ile COVID-19 kaynaklı kaygı, Beck Anksiyete Ölçeği (BAÖ) ile genel anksiyete ve ORTO-15 ölçeği ile bireylerin ortorektik eğilimleri saptanmıştır. Araştırma verileri SPSS 24.0 programı ile analiz edilmiştir. Bulgular: Toplam popülasyon değerlendirildiğinde ölçeklerin ortalamaları KAÖ için 1,13 ± 2,42 iken, BAÖ 7,60 ± 9,87 olarak hesaplanmıştır. ORTO-15 puan ortalaması ise 37,44 ± 3,85’tir. Ölçek ortalamaları arasında herhangi bir ilişki saptanmamıştır. Buna rağmen, kadınlarda BKİ sınıflandırma grupları ile ORTO15 puan ortalamaları arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır (p<0,005). Katılımcıların cinsiyetleri, pandemiden önce ve sonra besin takviyesi kullanma durumu gibi değişkenler ile ölçek puanları arasında herhangi bir ilişki saptanmamış olup, katılımcıların bildirdikleri beyana göre hastalık durumları ile her bir ölçek puanı arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p<0,005). Sonuç: COVID-19 küresel salgını, hasta olma korkusu ve salgın sebebiyle alınan tedbirler ile değişen yaşam şartları kişilerde anksiyetenin artmasına yol açmaktadır. Anksiyete varlığı kişilerde ortorektik davranışların artmasına neden olarak kişilerin yaşamlarını olumsuz etkilemektedir. Günümüzde pandeminin psiko-sosyal etkilerinin araştırıldığı kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe Osteosarkopenide Beslenme Yaklaşımları: Geleneksel Derleme(Türkiye Klinikleri Yayınevi, 2022) Can, Başak; Şanlıer, Nevinİlk kez 2017 yılında tanımlanmış olan osteosarkopeni; kemik yoğunluğu, kas kütlesi ve bu 2 dokunun fonksiyon kaybı ile karakterize bir geriatrik sendromdur. Klinikte 2 kronik kas-iskelet sistemi sorunu olan osteoporoz ve sarkopeninin birlikteliği ile tanımlanır. Osteosarkopenili bireyler daha yüksek kırık, düşme, morbidite ve mortalite riski ile karşı karşıya olup yaşlı bireylerin yaşam kalitesini düşürmektedir. Çeşitli çalışmalar, osteosarkopeni prevalansının %5-37 arasında değiştiğini göstermektedir. Ülkemizde ise osteosarkopeni oldukça yeni bir kavram olup yapılan prevalans çalışmaları yetersizdir. Osteosarkopeninin patogenezi çok faktörlüdür. Osteoporoz ve sarkopeni mekanizmaları ile benzerlikler gösterirken tanı ve tedavilerinde de aynı yöntemler kullanılabilmektedir. Sendromun yavaşlatılması veya durdurulması için osteoporoz ve sarkopenide olduğu gibi öncelikle kas ve kemik metabolizmasını hedef alan tedavi yöntemlerine odaklanılmalıdır. Bu tedavi yöntemleri arasında egzersiz, farmakolojik müdahaleler, yaşam tarzı değişiklikleri ve spesifik besin ögesi takviyeleri yer almaktadır. Literatürde osteoporoz ve sarkopeninin beslenme tedavisi ile protein, kalsiyum, D vitamini ve omega-3 yağ asitleri hakkında çeşitli çalışmalar mevcuttur. Bu çalışmalarda, yaşlı bireylerin günde en az 1,2 g/kg protein; 1.000 IU D vitamini ve 500-600 mg kalsiyum alması önerilirken, omega-3 yağ asitleri hakkında ortak bir kanıya ulaşılamamıştır. Türkçe literatürde osteosarkopeni ve beslenme yaklaşımları hakkında yapılmış kapsamlı ve güncel bilgilerden oluşan bir derlemeye rastlanmamıştır. Bu derlemenin amacı, güncel araştırmalar ışığında osteosarkopeninin tanımı, epidemiyolojisi ve beslenme tedavisini özetlemektir.Öğe Parental Anxiety and Children's Mediterranean Diet Quality Index during the COVID-19 Pandemic(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2023) Elçi, Elif Nur; Can, Başak; Yılmaz, SineCOVID-19 has caused various psychosocial disorders, especially stress and anxiety disorders, in individuals. Anxiety disorder experienced by parents affects children's eating behaviors. The Mediterranean diet has also been reported to be protective against COVID-19. Our study aimed to investigate the relationship between parents' anxiety levels and Mediterranean Diet Quality Index (KIDMED) scores, which measure their children's compliance with the Mediterranean diet. The data were collected between April 10 and June 20, 2020. The questionnaire form was created using the KIDMED, Beck Anxiety Inventory (BAI), and Coronavirus Anxiety Scale (CAS). Participants were randomly selected and data were collected by snowball method. The criteria for inclusion in the study were a) being literate b) volunteering to participate in the study, c) having at least one child between the ages of 3-18, and d) not having any chronic disease. In total, 589 parents were reached. Conditions such as parental gender, relationship status, number of children, and dietary supplement use before COVID-19 were only significantly associated with BAI (p<0.05). Pearson correlation coefficient showed that the CAS and BAI score was weakly associated with the KIDMED score (0.39*; 0.01 and 0.14*;0.01). As a result, compliance with the Mediterranean diet protects individuals against diseases. It is very important for children and adolescents, who are the individuals of the future, to have a healthy diet. To protect public health in future pandemics, healthy eating patterns such as the Mediterranean diet should be expanded.