Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Bostan, Nur Gamze" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Adenovirus-5 and adenovirus-37 seropositivity in obese patients
    (UNIV MEDICAL SCIENCES-DANISHGAH-I ULUM-I PIZISHKI-I TIHRAN, DEPT MICROBIOLOGY, SCH MEDICINE, POURSINA ST, KESHAVARZ BLVD, TEHRAN 00000, IRAN, 2024) Bostan, Nur Gamze; Altınok, Özge; Büyükaşık, Süleyman; Alış, Halil; Öner, Yaşar Ali
    Background and Objectives: Obesity is a major health issue linked to conditions like diabetes, hypertension, and hyperlipidemia. Infectobesity suggests that certain microorganisms may contribute to obesity. Human adenovirus serotypes, particularly Human adenovirus type-36 (HAdV-36), Human adenovirus type-5 (HAdV-5), and Human adenovirus type-37 (HAdV-37), are thought to influence body fat regulation. This study investigatesthe relationship between Immunoglobulin G (IgG) positivity for HAdV-5 and HAdV-37 and obesity, aiming to provide data on the infectious etiology of obesity. Materials and Methods: Blood samples separated into serums from obese (BMI ≥30) and non-obese (BMI 18.5-25) individuals were tested for HAdV-5 and HAdV-37 seropositivity using ELISA kits and seropositivity rates between the groups were compared. Results: HAdV-37 antibody positivity was significantly higher in obese patients (39/48) compared to the control group (24/42) (p=0.011). For HAdV-5, antibody positivity was similar in both groups (26 individuals each) with no significant difference (p=0.461). No significant gender-related differences were found for either serotype. Conclusion: The study suggests HAdV-37 may be associated with obesity, while no such relationship was found for HAdV5. There was no gender association for either serotype. These results align with existing literature on HAdV-37, but further research is needed to confirm the link between adenoviruses and obesity and explore potential treatment options.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Deprem Sonrası Oluşabilecek Gastroenterit Enfeksiyonları ve Önlemleri
    (İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2024) Bostan, Nur Gamze
    Afet sonrası oluşabilecek enfeksiyon hastalıkları son derece önemli halk sağlığı tehditleridir. Doğal afetler, patojenlere maruz kalma riskini artırmaktadır. Ülkemizde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli Hatay, Gaziantep, Adana, Osmaniye, Diyarbakır, Malatya ve Şanlıurfa olmak üzere birçok ilimizi etkileyen deprem felaketinden binlerce kişi etkilenmiştir. Bazı depremzedeler çadırlara, prefabrik yapılara yerleşmek ve tuvalet, kişisel hijyen ve gıda ihtiyaçlarını ortak alanlarda gerçekleştirmek durumunda kalmışlardır. Felaketten kurtulan depremzedeler, daha farklı bir hayati risk ile karşı karşıya kalmış durumdadır. Deprem sonucu işlevsiz hale gelen su sistemlerinin ve kanalizasyon sisteminin karışma riski çok yüksektir. Gıda ihtiyaçları, temiz su, hijyen yetersizliğinden dolayı oluşabilecek enfeksiyon hastalıklarının sayısı çok fazla olup gastroenterit enfeksiyonları bunlar içinde önemli bir yer tutmaktadır. İshal olguları kendini sınırlayıcı kısa bir enfeksiyondan, vücudun aşırı su kaybetmesi tablosu oluşturan dizanteriye kadar etki gösterebilmektedir. Ancak kendini sınırlayan hafif bir ishal olgusunda bile hijyen yetersizliği nedenli sağlıklı insanlara bulaş olabilir bu da bölgede salgınlara sebebiyet verebilmektedir. Gastroenterit enfeksiyonlarında en önemli etkenler; Escherichia coli, Vibrio cholerae, Shigella türleri, Giardia intestinalis, Entamoeba histolytica, Hepatit A, Hepatit E ve Rotavirüslerdir. Afet sonrasında oluşan su, gıda, barınma ve hijyen gibi ihtiyaçlar tam olarak karşılanamadığında gastroenterit enfeksiyonlarının görülmesi kaçınılmazdır. Özellikle çadır kentler gibi kalabalık yaşam alanlarında barınmak zorunda kalan depremzedeler, tuvalet, kişisel hijyen ve gıda ihtiyaçları için toplu kullanım alanlarında her zaman risk altındadır. Günümüze kadar olan doğal afetler sonrasında oluşan ishal salgınlarına bakıldığında nedenleri en başta plansız ve yetersiz donanıma sahip afet yönetimidir. Afet bölgesinde çalışan sağlıkçı ve gıda çalışanlarının bu konuda titizlik göstermesi aynı zamanda halkın bu konuda bilinçlendirilmesi önem arz etmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Kateter ilişkili kan dolaşımı enfeksiyonu etkeni koagülaz negatif stafilokok kökenlerinin antibiyotik direnç profili ve virülans genleri
    (Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 2022) Bostan, Nur Gamze; Eraç, Bayrı
    Amaç: Deri ve mukozal yüzeylerde mikrobiyota üyeleri arasında yer alan Koagülaz Negatif Stafilokok (KNS) türleri, özellikle kateter gibi tıbbi araçlarla ilişkili enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Antibiyotik direncinin önemli bir toplumsal sağlık sorunu olduğu günümüzde, KNS türlerinin etken olduğu kan dolaşımı enfeksiyonlarının tedavisinde akılcı antibiyotik kullanımı büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, kateter ilişkili kan dolaşımı enfeksiyonu etkeni KNS kökenlerinde, antibiyotik direnç profilinin ve virülansla ilişkili başlıca genlerin araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Çalışmamızda, 2016-2017 yılları arasında Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hastanesi’nde yatan hastalardan izole edilen 43 KNS suşunun, ampisilin, klindamisin, mupirosin, linezolid, tigesiklin, tetrasiklin, sefotaksim, gentamisin, vankomisin, siprofloksasin, eritromisin ve fusidik asit antibiyotiklerine karşı duyarlılıkları, klonal yakınlıkları ve bazı virülans faktörlerinin varlığı araştırılmıştır. Bu suşlarda sefoksitin (metisilin) duyarlılığı disk difüzyon, diğer antibiyotiklerinin duyarlılıkları ise mikrodilüsyon yöntemi ile belirlenmiştir. Aminoglikozid direnci için aacA-aphD ve aphA3, metisilin direnci için mecA ve mecC, tetrasiklin direnci için tetK ve tetM, makrolidlinkozamid-streprogramin (MLS) tip B direnci için ermA, ermB, ermC ve msrA genleri ile virülans genleri olan icaA, IS256, nucA ve sasX polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ile araştırılmıştır. Tür düzeyinde klonal yakınlıklar, Enterobacterial Repetitive Intergenic Consensus (ERIC)- PZR ile incelenmiştir. Bulgular: İncelenen tüm KNS türleri dikkate alındığında, en yüksek direncin %93 ile ampisiline, en düşük direncin ise %2 ile linezolide karşı olduğu saptandı. Hiç bir KNS türünde tigesiklin ve vankomisine direnç gözlenmedi. Çalışılan tüm KNS türlerinin, kendi içlerinde genellikle farklı klonlara dahil oldukları saptandı. İncelenen suşlarda mecA, aacA-aphD, aphA3, ermB, ermC, mrsA antibiyotik direnç genlerinin ve bunlara ek olarak icaA, IS256 ve sasX virülans genlerinin varlığı tespit edildi. Sonuç: Çalışmamızın sonuçları, incelenen bakteriyemi etkeni KNS’lerin, yaygın olarak kullanılan antibiyotiklere karşı direnç kazanmış olduklarını ve çeşitli virülans genlerini barındıran bu suşların dikkatle izlenmesi gerektiğini ortaya koymuştur.

| İstanbul Gelişim Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Cihangir Mahallesi, Şehit Jandarma Komando Er Hakan Öner Sokak, No:1, Avcılar, İstanbul, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim