Yazar "Anuk, Turgut" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acute biliary pancreatitis in cholecystectomised patients(Ali Cangül, 2017) Çiftçi, Fatih; Anuk, TurgutOBJECTIVE: The present study is an evaluation of cases of acute biliary pancreatitis that developed subsequent to cholecystectomy. METHODS: Total of 44 patients were assessed in this retrospective study. Demographic characteristics, severity of illness, time elapsed between cholecystectomy and development of pancreatitis, whether endoscopic sphincterotomy (ES) was performed, surgical procedure used, duration of hospitalization, and mortality data were recorded. RESULTS: Mean age of all patients was 60.14±16.4 years (range: 20–85 years), and female:male ratio was 28:16. Mean length of time elapsed between cholecystectomy and development of acute pancreatitis was 80.6 months (range: 5–230 months). Gallstones and biliary sand were found in the choledochi of 36 patients upon endoscopic retrograde cholangiopancreatography (ERCP), but not observed in the remaining 8 patients. ES was performed and material was extracted in 32 of the 36 patients, but stone extraction was unsuccessful in 4 cases; 3 patients underwent open surgery with choledochus exploration and 1 patient died. Excluding this patient, mean duration of hospitalization was 7.5±2.5 days. CONCLUSION: Stones in bile ducts may remain asymptomatic for long periods after cholecystectomy. However, some stones trigger acute pancreatitis months or years after cholecystectomy, causing risk of mortality. ERCP and ES are the standard treatments. If these are unsuccessful, the choledochus may be explored via open or laparoscopic surgery.Öğe Ferguson Hemorrhoidectomy in the Surgical Treatment of Hemorrhoids(İstanbul Gelişim Üniversitesi Yayınları / Istanbul Gelisim University Press, 2022) Çiftçi, Fatih; Anuk, TurgutAim: To assess the outcome of the conventional Ferguson approach in the surgery of our patients who were operated on for prolapsed internal hemorrhoid. Method: 769 patients who were treated with the Ferguson technique between March 2007 and January 2017 were included in the study. Patients' medical files were assessed and, the complaints at presentation, anorectal comorbidities, operation findings and postoperative early and late complication data were recorded. Results: 65% of the patients were male and the mean age was 39 years (18 -81). The durations of complaints varied between one week and 5 years. In the order of higher to lower frequency the complaints were palpable pakers, bleeding and pain respectively. The pakers were at classical locations (3,5,7,11 o’clock) in 69 % of patients. Most of the cases (65%) were grade 4 hemorroid. 19 % of patients had anal fissures as anorectal comorbidity. All patients were operated on at the lithotomy position under spinal anaesthesia. Operation time for ferguson technique was on average 20 minutes and postoperative stay in hospital was one day on average. During the postoperative period, 55 patients developed early complications. These included severe abdominal pain in 25 patients (3-25%), bleeding in 3 (0,4%) and urine retention in 28 (3.60%). Late complications developed in 7 patients. There developed anal stenosis in one patient, anal fissure in 3 and fistula with an abscess in 2. Incontinence and recurrence were not observed in any patient. Conclusion: Ferguson technique is still employed for hemorrhoid surgery. The results of our study support the Ferguson hemorrhoidectomy as a reliable method of preference.Öğe Hashimoto Tiroiditi Olan Hastalarda Malignensi Tesbitinde İnce İğne Aspirasyon Biyopsisinin Etkinliği(Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2017) Çiftçi, Fatih; Anuk, Turgut; Tatar, ZeynepAmaç: Bu çalışmanın amacı Hashimoto tiroiditli hastalarda malignite varlığını analiz etmek ve preoperatif ince iğne aspirasyon biyopsisinin (İİAB) güvenirliliğini değerlendirmektir. Materyal ve Metot: Bu retrospektif çalışmaya Temmuz 2011 ile Aralık 2014 arasında nodüler guatr nedeniyle opere edilen 66 hasta dahil edildi. Bu hastalarda preoperatif İİAB ile sitopatolojik değerlendirme ve sonrasında tiroidektomi operasyonu yapıldı. Tüm hastalara histopatolojik değerlendirme ile Hashimoto tiroiditi kesin tanısı koyuldu. Bulgular: İİAB sonuçları olguların 21’inde (%31,8) benign, 25’inde (%37,8) malignite için şüpheli, 13’ünde (%19,6) malign ve 7’sinde (%10,6) yetersiz olarak yorumlandı. Tiroidektomi sonrasında 14 hastada (%21,2) ve 2 hastada (%3,0) sırasıyla tiroid papiller karsinomu ve tiroid papiller karsinomunun folliküler varyantı saptandı. Malignite saptama açısından İİAB sonuçlarının duyarlılığı %79, özgüllüğü %39, yalancı pozitifliği %70,1, yalancı negatifliği %13,9, pozitif öngörü değeri %32,1, negatif öngörü değeri %86,0 ve tanısal doğruluk oranı %51 olarak yorumlandı. Sonuç: Hashimoto tiroidi ile papiller tiroid karsinomunun birlikte bulunması sıktır. Hashimoto tiroiditi hastalarında İİAB sonuçlarını değerlendirmek çok güç olup yalancı pozitiflik oranının artması muhtemeldir.Öğe İdiopatik granulomatöz mastit: Zor tanı ve yönetim(Dicle Üniversitesi, 2017) Çiftçi, Fatih; Anuk, TurgutAmaç: İdiopatik granulomatöz mastit (İGM) nadir bir enflamatuar hastalıktır. Etyolojisi müphem olduğundan tanısı ve tedavisi zordur. İGM yönetimi kapsamlı bir değerlendirmeyi gerektirir; tedavi yöntemini standardize etmek ve optimal olanı belirlemek de zordur. Bu çalışmada İGM nedeniyle tedavi edilen hastalarda klinik ve radyolojik bulgular, tedavi yaklaşımı, klinik seyir ve nüks oranının irdelenmesi amaçlanmıştır. Yöntemler: Çalışmamızda Temmuz 2003 ile Aralık 2015 arasında histopatolojik İGM tanısı konulan hastalarda tıbbi raporlar, ultrasonografi (USG) ve mamografi (MMG) bulguları, klinik seyir ve nüks oranları tıbbi kayıtlardan retrospektif elde edildi. Bulgular: Tüm hastalarda ağrılı, sert ve düzensiz kitle ortak bulgu idi. Parenkim heterojenitesi, apse ve kitle görünümü USG bulguları iken; asimetrik yoğunluk MMG’nin ana bulgusu idi. Yirmiüç (%63,8) hastada geniş lokal eksizyon yapılırken 13 (%36) hastada insizyonel biyopsi ve apse drenajı yapılmış idi. Sonuç: Granulomatöz mastitte fizik muayene bulguları meme karsinomu ile örtüşmektedir. USG parankim heterojenitesi ve apse oluşumu ile birlikte özellikle büyümüş aksiller lenf nodülünün bulunması enflamatuar sürecin varlığını destekler. Ancak bu bulgular karsinomu ekarte etmez. Bu nedenle maligniteyi gözden kaçırmamak için histopatolojik tanı çalışması kaçınılmazdır. İGM tedavisinde genişletilmiş eksizyon rol oynayabilir.Öğe Yaşlılarda Obezite Cerrahisi(Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2021) Çiftçi, Fatih; Anuk, TurgutAmaç: Bariatrik cerrahi ileri yaş obez hastalar için riskli ve uzun dönem sonuçları müphem olsa da, fayda görmektedirler. Bu çalışmamız da ileri yaştaki hastalarımız da sleeve gastrektomi sonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık. Materyal ve Metot: Bu retrospektif çalışmada Nisan 2013-Eylül 2017 tarihleri arasında Laparoskopik sleeve gastrektomi geçirmiş 65 yaş ve üstü tüm hastaları çalışmaya dahil ettik. Hastaların demografik verileri, obezite ile ilgili komorbidite, beden kitle indeksi (BKİ), ameliyat öncesi ve sonrasında kilo durumları, komorbiditenin iyileşmesi, takip süresi, ameliyat sonrası komplikasyonlar ve hastanede kalış süresi kaydedildi. İleri yaştaki hastaları 65 yaş altı sleeve gastrektomi hastalarıyla karşılaştırdık. Bulgular: On dört hastaya (ortlama yaş 66,9±1,9 yıl) laparoskopik sleeve gastrektomi uygulandı. Hastalar 19 aylık takipten sonra ortalama %52,9 BKİ kaybına ulaştı. Yaşlı hastalar obeziteye bağlı tüm komorbiditelerde belirgin iyileşme gösterdi. Komplikasyon oranları iki grup arasında benzerdi. Sonuç: Yaşlı obezler de laparoskopik sleeve gasterktomi güvenli ve etkilidir ancak kilo kaybı genç obez kişilere göre nisbeten daha azdır. Uygun seçilmiş yaşlı hastalar bariatrik cerrahiden yararlanabilir.