Orta Doğu'da Filistin-İsrail Sorununda Bölgesel Dengeler: Algılar, İş Birlikleri, Jeopolitik ve İran Etkisi
Özet
Filistin-İsrail Meselesi 1948’te Arap-İsrail savaşı ile başlayan daha sonra
Mart 2003 Irak işgali, Arap Baharı ve Obama’nın Ortadoğu Barış Planı’nın da
geciktirici etkisi ve son olarak Trump’ın Kudüs’ü başkent ilan etmesiyle Orta
Doğu’da hala çözülemeyen büyük bir meseledir. Bu makalede, Trump’ın “Kudüs
İsrail’in başkentidir” kararı arkasındaki temel faktörler ve bölgede yaşanan krizlerin,
ittifaklar ve iş birliklerindeki süreçlerin denge değişimine etkisi ele alınmıştır. Avrupa
ülkelerinin bu karara olan tepkisine de değinilmiştir. Bu çalışmanın ana
noktalarından biri, Arapların başlangıçta Filistin-İsrail Sorunu'nu kendi davaları
olarak benimserken zamanla bu sorunun Filistin ve İsrail arasında bir mesele
olduğunu kabul etmeleridir. İsrail'in kuruluşuyla yaşanan süreçler ve savaşlar, Arapİsrail sorununun giderek Filistin-İsrail sorununa evrilmesine yol açmıştır. Mısır gibi
başta sürece destek olan ülkelerin sonrasında kendi iç ve dış güvenliklerini garantiye
almak istemesi ve Hamas ile el Fetih arasındaki stratejik ve politik bölünme İsrailFilistin arasındaki çatışmayı derinden etkilemiştir. Süreçteki bir diğer önemli aktör
olan İran’ın, bölgedeki dengelere ve Filistin-İsrail sürecine etkisi değerlendirilmiştir.
Şii-Sünni faktörünün İsrail’den daha tehlikeli olduğu algısı, İran’ın bölgede aktif rol
oynaması ve nükleer silahlanma olasılığı Filistin meselesinin arka planda kalmasına
sebep olmuştur. Orta Doğu’daki devletlerin din olgusunun jeopolitik çıkarlarla
ilişkisi göz önünde bulundurularak rant-çıkar ilişkisi bağlamında değerlendirilmiştir.
Bu çalışma ikincil kaynaklardan elde edilen verilerin nitel analizini kullanmıştır.
İçerik analizi yöntemiyle, bilimsel makaleler, hükümet raporları ve Arap basınında
çıkan temalar ve kavramlar incelenmiştir. Son olarak, bu çalışma Orta Doğu'daki
liderlik krizine ve İsrail-Filistin çatışmasıyla olan ilişkisine ışık tutmaktadır.
Çalışmanın bulguları, çatışmanın çözümü için kapsamlı bir yaklaşımın ve bölgede
barış ve istikrarın teşvik edilmesinin gerekliliğini vurgulamaktadır. The Palestinian-Israeli Issue is a lingering problem in the Middle East,
originating from the 1948 Arab-Israeli conflict and further exacerbated by events like
the 2003 Iraq invasion, the Arab Spring, and Trump's declaration of Jerusalem as the
capital. This article discusses the underlying factors behind Trump's decision, the
impact of regional crises, alliances, and collaborations on balance shifts. It also
touches on European countries' reactions. One key point is how Arabs initially
embraced the Palestinian-Israeli issue as their own, then recognizing it as a matter
between Palestine and Israel. The evolution of the Arab-Israeli issue into the
Palestinian-Israeli conflict stemmed from processes and wars post Israel's
establishment. Egypt's shift from support to ensuring internal and external security,
the Hamas-Fatah divide, and Iran's influence are examined. The perception of ShiaSunni dynamics being more dangerous than Israel's influence and Iran's role led to
the backgrounding of the Palestinian issue. The study evaluates the connection
between Middle Eastern states' religious elements and geopolitical interests.
Secondary sources were qualitatively analyzed using content analysis, examining
themes from scientific articles, government reports, and Arab media. Ultimately, this
research sheds light on the leadership crisis in the Middle East and its relation to the
Israel-Palestine conflict, emphasizing the need for a comprehensive approach and
promoting peace and stability in the region.
Cilt
10Sayı
22Bağlantı
https://hdl.handle.net/11363/5836Koleksiyonlar
Aşağıdaki lisans dosyası bu öğe ile ilişkilidir: