dc.contributor.author | İstanbul Gelişim Üniversitesi Rektörlüğü | |
dc.date.accessioned | 2021-04-03T12:17:05Z | |
dc.date.available | 2021-04-03T12:17:05Z | |
dc.date.issued | 2021 | en_US |
dc.identifier.uri | https://hdl.handle.net/11363/2699 | |
dc.description.abstract | DUAYENDEN - Bilimsel Olmayan Kısa Bir Yazı
Evrensel bilgi anlamına gelen üniversite (universitas) sözcüğü Latince lonca ya da iş kolu anlamına gelmekteydi.
Üniversitelerin kurulmaya başladığı dönemde (12. yy sonrası) bu sözcüğün eş anlamına gelen studium ya da
studium generale: ders çalışılan-genel dershane olarak bilinen yerlerdi. Üniversitelerin temelinde bir yanda ladini
(seküler) öte yanda uhrevi (dinsel) kuruluşlar bulunmaktadır. Loncaların Orta Çağ Avrupa’sının toplumsal ve
kültürel yaşantısında ciddi önemi vardır. Öte yanda manastırlar vardı. Loncalar çeşitli meslek dallarında çıraklık
eğitimi verirlerdi. Manastırlar ise dini bilgiler ve pozitif bilimlerde öğrenci yetiştirirlerdi. Müfredatın %50’si mantık
felsefe ve matematikten oluşmaktaydı.
Bugün modern dünya üniversitelerindeki makamlar (rektör, dekan gibi) ve bu kişilerin giydiği urbalar kiliseye
ait makamlar ve urbalardır. Bu üniversitelerin yönetimleri 16. yüzyılın ortalarına kadar kilise makamlarınca
sürdürülmüştür. Yukarıda değindiğim manastırlarda öğretilen mantık, felsefe ve pozitif bilimlere öncülük eden
müfredatlar modern üniversite programlarının temelini oluşturacaktır. İşte 12. yüzyılın sonlarında kurulmaya
başlayan (Bolonya-1088-İtalya) üniversiteler Rönesans’a giden yolun temel taşlarıydı. Rönesans’ın önce
İtalya’da başlamasının ana nedenlerinden biri buydu. Önce Bolonya daha sonra Paris ve Oxford (12-13. yüzyıllar)
kurulmuştur. Nitekim Rönesans bu çizgiyi izlemiştir: İtalya, Fransa ve İngiltere. ... Daha önce seçkin ve soyluların
alındığı bu kuruluşlar, matbaanın bulunmasıyla yoksul kesimlerden de öğrenci kabul etmişlerdir. Zira matbaa
bilginin dolaşımını hem kolaylaştırmış hem de ucuzlatmıştır. Bu üniversiteler önce belli meslek alanlarında
çırak yetiştirirken giderek belli bilim alanlarında uzmanlaşan kuruluşlar olmuşlardır. Örneğin, İtalya’daki
üniversiteler tıp ve hukuk- özellikle Roma hukuku- alanında önde iken; Paris hukuk alanında iyiydi. Öte yanda
üniversiteler geliştikçe müfredat programlarına Latincenin yanı sıra Yunanca da yer alır. Giderek eski Yunan
dönemi eserlerinin çevirisi yapılır ve bunlar üniversitelerde okutulmaya başlanır. Bilginin ve öğrenmenin yeniden
canlanması yaygınlaşması anlamına gelen Rönesans böylece başlayacaktır. Bu üniversitelerde yetişen aydın
insanlar hümanizmi yaygınlaştıracaklardı. Daha sonrası ise dinde yenilenme (reformasyon) ile Rönesans dönemi
Batı’da zirve yapacaktır. Bugün dünyamızda Rönesans’ı yaşamamış toplumlar naçar kalmışlardır. Yazımı kısa bir
anekdotla sonlandırıyorum. | en_US |
dc.language.iso | tur | en_US |
dc.publisher | İstanbul Gelişim Üniversitesi / Istanbul Gelisim University | en_US |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | en_US |
dc.rights | Attribution 3.0 United States | * |
dc.rights.uri | http://creativecommons.org/licenses/by/3.0/us/ | * |
dc.subject | İstanbul Gelişim Üniversitesi | en_US |
dc.subject | İstanbul Gelişim Üniversitesi Haftalık Üniversite Bülteni | en_US |
dc.subject | Bültenler | en_US |
dc.title | İstanbul Gelişim Üniversitesi Haftalık Üniversite Bülteni (29 Mart - 2 Nisan 2021) | en_US |
dc.type | other | en_US |
dc.department | İstanbul Gelişim Üniversitesi | en_US |
dc.identifier.volume | 5 | en_US |
dc.identifier.issue | 25 | en_US |
dc.relation.publicationcategory | Yazar Denetimli Yayın | en_US |