In Vitro Koşullarda Farklı İki Nanohibrit Akışkan Kompozitin Derin Class II Kavitelerde Mikrosızıntı Açısından Değerlendirilmesi
Özet
Amaç: Mine-sement sınırının altında hazırlanan kavitelerde mikrosızıntı ile mücadele edebilmek oldukça güçtür. Bu nedenle çalışmanın amacı derin class II kavitelerdeki stres ve marginal bölgedeki kapanma problemlerinin çözümüne yönelik son yıllarda sağlanan teknolojik ilerlemelerle geliştirilen nano dolduruculu kompozitlerin akışkan formlarının açık sandviç tekniği ile restore edilen derin kavitelerdeki etkinliğinin incelenmesidir.
Yöntem: 60 adet dişe standart meziyo-okluzal (MO), aproksimal kutu (box) şeklinde kaviteler, oklüzo-gingival derinliği mine-sement sınırının 1 mm altında olacak şekilde ve aproksimal kutunun ebatları 2x4x6 mm olacak şekilde açılmıştır. Restorasyonları bitirilen dişler rastgele seçilerek 3 gruba ayrılmıştır (n=20). Grup 1 kontrol grubudur ve kaviteler direkt kompozit (Filtek Z250) uygulaması ile bitirilmiştir. Grup 2 de basamakta Supreme XT Flow, Grup 3 te basamakta Grandio Flow kullanılmış olup, her 3 grubun üst yapıları mikrohibrit kompozit rezin (Filtek Z250) ile restore edilmiştir. Tüm örnekler termo-mekanik yüklemeye maruz bırakılarak yaşlandırılmıştır. Mikrosızıntı tayini bazik fuksin boyasının penetrasyon miktarının stereomikroskop (X40) altında incelenmesi ile yapılarak istatistiksel analize tabi tutulmuştur.
Bulgular: Sonuçların değerlendirilmesinde Mann Whitney U Test kullanılmıştır. Her iki nano dolduruculu akışkan kompozitler Supreme XT Flow ve Grandio Flow kontrol grubunda yer alan mikrohibrit rezine istatistiksel olarak anlamlı bir üstünlük sağlayamamışlardır (p>0,05). Ayrıca Supreme ve Grandio materyallerinin mikrosızıntı dereceleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır (p>0,05).
Sonuç: Nanohibrit akışkan kompozitler kendilerinden beklenen derin class II kavitelerdeki mikrosızıntıyı azaltma konusunda daha üstün özellikler sergileyememiştir. Aim: It’s difficult to cope with the microleakage in the cavities prepared below the cementoenamel junction. Therefore the aim of this study is to evaluate the efficiency of the flowable forms of nanofiller composites in deep cavities restored with open sandwich technique proposed for the solution of the stress and marginal seal problems.
Method: Standart MO (mesio-occlusal) box shaped cavities were prepared in 60 teeth. The occlusal-gingival depth of the cavities was prepared 1 mm below the cementoenamel junction and the dimensions of the approximal box is arranged to be 2x4x6 mm in depth. After finishing the restorations, the teeth were randomly selected to form 3 groups (n=20). Group 1 was the control and the cavities were restored with direct composite resin (Filtek Z250). The gingival increment was Supreme XT Flow for Group 2, Grandio Flow for Group 3. The remaining parts of the cavities were restored with the microhybrid composite resin (Filtek Z250) for all groups. All the specimens forming each group were aged by thermo-mechanical loading. The evaluation of microleakage is performed by the determination of the amount of the penetration of basic fuchsin dye under a stereomicroscope (X40) and the data was statistically analyzed. Mann Whitney U Test is used for the assessment of the results.
Results: Both of the two nanohybrid flowable composites Supreme XT Flow and Grandio Flow did not perform statistically significant superior advantages regarding the microhybrid resin in the control group. (p>0,05). Additionally, no statistically significant result was obtained between the microleakage values of Supreme and Grandio materials. (p>0,05).
Conclusion: Nanohybrid flowable composite resins could not perform superior properties to reduce microleakage in deep class II cavities compared to that of a microhybrid composite resin.
Sayı
12Bağlantı
https://hdl.handle.net/11363/2540Koleksiyonlar
Aşağıdaki lisans dosyası bu öğe ile ilişkilidir: