İstanbul Gelişim Üniversitesi Kurumsal Açık Erişim Arşivi

DSpace@Gelişim, İstanbul Gelişim Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.




 

Güncel Gönderiler

Öğe
Türk televizyon dizilerinin uluslararası pazara açılımının Türkiye imajına etkileri
(İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) W M Imad, Tasneem
Türk dizi sektörü yirmi birinci yüzyılın ilk on yılında büyük bir patlama yaşadı. Orta Doğu ve Balkanlar'da büyük talep gören diziler üretti, ardından tüm dünyaya televizyon dizileri ihraç etmeye başlayarak drama sektörüne açık küresel pazarlarda yer aldı. Ta ki Türkiye Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra dünyada en fazla dizi ihraç eden ikinci ülke oluncaya kadar, Bu özellikle izleyicileri etkileme, kültürünü yayma ve diziyi izleyerek turist olarak Türkiye'ye gelen bir kesimin ilgisini çekme becerisiyle Türkiye için kültürel ve medeniyetsel bir başarı olarak değerlendiriliyor. Türk dizileri bugün Türkiye için yumuşak bir güçtür ve bu sayede Türk medeniyetini ve tarihini tanıtmayı, ülkeyi turistik ve ekonomik olarak tanıtmayı başarmışlardır. Bu da her geçen yıl turist sayısını arttırarak Türk gerçekliğine etki etmiştir. Ekonomi son 20 yılda öncekinden daha iyi durumda. Dizi ve filmler izleyicinin ruhunu etkileyebilen, yönlendirebilen, belirli bir konudaki ilke ve görüşlerini değiştirebilen bir medya aracıdır. Türk dizilerinin Türkiye dışına ihraç edilmesiyle yabancı izleyiciler “özellikle de Araplar”, Türkiye'ye yeni gözlerle bakmaya başlamışlardır. Dizi Türkiye'nin, doğal kaynaklarının, ekonomisinin ve kültürünün 1990'larda olmayan bir zihinsel imajını yaratmayı başardı. Bu çalışma Arap izleyiciler arasında bir iz bırakıp en yüksek izlenme oranına ulaşan en ünlü Türk dizilerinin analizini içermektedir: Muhteşem Yüzyıl, Diriliş Ertuğrul, Duy Beni ve Yalıçapkını. Bu diziler Arap drama endüstrisine rol model olmanın yanı sıra, Türk ekonomisinin gelişmesine, Türk dili ve kültürünün yayılmasına da katkıda bulundu. Bu çalışma dizinin içeriğinin hikâye detayları açısından analiz edilmesi, bu dizilerin Arap izleyiciler üzerinde yarattığı etkinin incelenmesi ve bu dizilerin Arap ülkelerindeki başarısının nedenlerini bulmaya çalışmaktan ibarettir.
Öğe
İşitme cihazı ve koklear implant kullanan çocukların dil gelişimi ile ebeveyn kişilik özellikleri arasındaki ilişkinin incelenmesi
(İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Eren, Mısra
Bu tez çalışmasında amaç, işitme cihazı (İC) ve koklear implant (Kİ) kullanan çocukların dil gelişimi ile ebeveynlerinin kişilik özellikleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda, çocukların işitsel algı (İA) - alıcı dil (AD) ve ifade edici dil (İED) puanlarını değerlendirmek adına Okul Öncesi Dil Ölçeği-5 (Preschool Language Scale-5/PLS-5) testi ve ebeveynlerin kişilik özelliklerini değerlendirmek adına Büyük Beş-50 Kişilik Testi (B5KT-50-Tr) uygulanmıştır. Araştırmaya 0-7 yaş 11 aylık aralığında, 20 bilateral İC kullanıcısı ve 20 bilateral Kİ kullanıcısı olmak üzere 40 çocuk ile 80 anne-baba dahil edilmiştir. Araştırmanın sonucunda, bilateral İC ve Kİ kullanan çocukların dil gelişimleri üzerinde, annelerin kişilik özelliklerinin etkili olduğu fakat babaların kişilik özelliklerinin etkili olmadığı görülmüştür. Bununla birlikte, işitme kaybı tanı yaşı, cihazlanma yaşı, rehabilitasyon eğitimi süresi ve kardeşler arasındaki doğum sırası gibi değişkenlerinde çocukların dil gelişimleri üzerinde etkisi olduğu saptanmıştır.
Öğe
Hisse senedi getirilerini etkileyen mikro ve makro faktörlerin incelenmesi: BIST imalat sektörü üzerine bir uygulama
(İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Canan, Cihan
Bu çalışma, Türkiye’de BİST’te imalat sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin hisse senedini etkileyen mikro ve makro faktörlerini incelemektedir. Mikro faktörleri incelerken işletme içi nakit akımı, kârlılık ve likidite gibi değişkenlerin hisse getirileri üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Çalışma sonucunda elde edilen bulgular doğrultusunda faaliyetlerden sağlanan nakit akımı ve borçluluk oranları hisse senedi getirileri üzerinde olumsuz bir etkiye sahipken, cari oran ve brüt kâr marjının ise olumlu bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Makro faktörlerde döviz kuru, faiz oranları, enflasyon beklentisi ve son olarak sanayi kapasite oranları gibi değişkenler kullanılmıştır. Elde edilen bulgular sonucunda tüketici fiyat endeksi ve faiz oranları hisse senedi getirileri üzerinde negatif etki söz konusuyken, enflasyon beklentisi ve döviz kuru ise pozitif etkilenmiştir.
Öğe
Otizm spektrum bozukluğu tanısı alan bireylerin ABR testi iledeğerlendirilmesi
(İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Özer Duran, Sümeyye
Otizm spektrum bozukluğu (OSB) uzun zaman boyunca tanımlanamamış nörogelişimsel bir bozukluktur. Otizm tanısı çok erken dönemde konulabilir. Hastanın sözel ve sözel olmayan iletişiminde; akranlarıyla ve özellikle birebir olan etkileşimlerinde problem vardır. Hayal gücünde eksiklikle beraber sosyal hayata katılımda geri plandadırlar. Soyut kavramları anlama ve kullanma becerileri gelişmemiştir. Otizmin etiyolojisi tam olarak bilinmemekle beraber etken olabilecek birkaç unsur sıralanabilir. Bunları çevresel etkenler, genetik etkenler ve nörolojik etkenler olarak kabaca sınıflandırılabiliriz. DSM-5' e göre 3 seviyesi vardır. Birinci seviyedeki bireylerin desteğe ihtiyacı vardır; 2. seviyedeki bireylerin önemli derecede desteğe ihtiyaçları vardır; 3. seviyedeki bireylerin ise çok önemli derecede desteğe ihtiyacı vardır. Bir kaynaktan yayılan ses dalgalarının kulak kepçesi tarafından toparlanıp sonrasında dış kulak yolu ile timpanik membrana iletilir. İletilen bu mekanik ses dalgaları burada titreşim ile iç kulaktaki reseptörlere ulaşır. Bu titreşimler iç kulakta önce biyokimyasal enerjiye sonrada etkileşimle elektriksel bir enerjiye dönüşür. Bu enerji nöral kodlama ile farklı yerlere iletilir. İşitsel yollarla işitme korteksinde anlamlandırılmasına işitme denir. İşitme testleri objektif ve sübjektif olarak iki kısımdan oluşur. İşitsel beyin sapı cevapları (Auditory Brainstem Response-ABR) testi objektif testler arasından en çok kullanılan testlerden biridir. Bu test sübjektif testlerden gerçek sonuç almanın zor olduğu hastaların; bebekler, oyun odyometrisine uyum sağlayamayan küçük çocuklar, zihinsel engelli hastalar, down sendromlular, OSB hastaları ve fonksiyonel işitme kaybı olan hastalarda işitme eşiği belirlemek için kullanılır. Aynı zamanda işitme eşiğini bulmanın yanında bazı işitme siniri hastalıkları ve sinir iletim hızının ölçülmesi gereken durumlar için kullanılabilir. Test yapılırken hasta kas tonusunu sıfırlayacak şekilde uyur pozisyonda olur. Kafasında belli yerlere elektrot takılır kulağına insert veya supra-aural kulaklık takılır ve ölçümler yapılır. ABR testinde dalga I akustik sinirde, dalga II koklear nükleusta, dalga III pons içinde süperior olivary nükleuslarda, dalga IV lateral lemniskusta ve dalga V orta beyindeki inferior kolikulusta üretilir. OSB olan hastalarda iletişim güçlüğü olması çevre tarafından işitme kaybının var olup olmadığını anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Çoğu dil kazanımının geç yaşlarda başlaması da bu şüpheleri arttırmaktadır. Fakat hasta katılımı gerektiren saf ses odyometrisi gibi testlerle güvenilir bir işitme eşiği belirlemek hastanın sosyal ve zihinsel durumu açısından pek mümkün değildir. Bu durumda objektif olan işitsel beyin sapı testinden (ABR) yararlanılmaktadır. ABR'de her bir dalga beyin sapında farklı bölgelerden kaynaklanır. Bu durum bize bu kökenlerde oluşabilecek problemler için bir yol gösterici olur. Normal işitmeye sahip bireylerde dahi dalgaların oluşum latansları veya dalgalar arası interpik latans farkları, morfoloji ve hatta amplitüdler bize işitsel yollardaki sorunlar hakkında bilgi verir. Çalışmamızda OSB hastalarında bu yollar üzerindeki anormalliklerin değerlendirmesi amaçlandı. Literatüre uygun olarak OSB hastaları ile kontrol grubu arasında farklılıklar elde edildi. Nörogelişimsel bir bozukluk olan otizm yine beyin sapı testi olan ABR'de farklılıklara yol açmaktadır. Yapılan çalışmalarda OSB hastalarının I, III, V dalgalarının latanslarında uzama mevcuttur. Bunun yanında I-V, I-III, III-V interpik latanslarda uzama farkedilmiştir. Bu bulgular beyin sapı disfonksiyonu olduğunu göstermektedir. Çalışmamızda normal işiten bir kontrol grubu ve işitme kaybı olmayan OSB hastaları ele alındı. Hastalarda 20 dB'de elde edilen dalgaların III ve V dalgalarının latansları, III-V interpik latans ve amplitüdleri karşılaştırıldı. 20 dB'de oluşan dalgalar ile yapılan bu çalışmada otizmli bireylerde uzama elde edilmiştir. Aynı zamanda 20 dB amplitüdleri de kontrol grubunda yüksek elde edildi. Ancak bu değerler istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p>0.05).
Öğe
Havacılıkta insan faktörünün önemi ve uçak kazalarının üzerindeki etkisi
(İstanbul Gelişim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Nurioğlu Dikicigil, Ulduz
Sivil Havacılık Sektörü, İkinci Dünya Savaşının bitmesi ile birlikte büyük bir ivme kazanarak tüm dünya ülkelerine yayılmaya başlamıştır. Bu süreç içerisinde emniyet kavramının anlamı havacılık sistemleri içerisinde daha büyük bir önem kazanmıştır. Havacılık sektörü içerisinde de yolcu güvenliği büyük bir öneme sahip olduğundan bu kapsamda pek çok çalışma yürütülmüştür. Bu süreç içerisinde hava araçları ve hava araçlarının parçalarının üretilmesinde büyük gelişmeler yaşanmıştır. Daha sonraki süreçte ise insan faktörü değerlendirilmeye alınmaya başlanmıştır. Hava araçlarının bulaşmış oldukları kazalarda insan faktörünün yadsınamaz bir sebep olduğu kabul edilmeye başlanmıştır. Çalışmamızın konusu gereği bu süreçler içerisinde en çok insan faktörü üzerinde durulmaya çalışılmıştır. Hataların en önemli sonuçlarından biri kazalardır ancak tüm hatalar mutlaka güvenlik risklerine yol açmaz. Havacılık sektörü içerisinde yapılacak ufak bir hata, yüzlerce insan hayatını risk altına sokmanın yanı sıra maliyetleri de çok yüksek olacaktır. Yürütülen havacılık faaliyeti içerisinde doğrudan ve dolaylı müdahalede bulunan her personel bir insan faktörü olarak ele alınmaktadır. İniş ekibinden kabin personeline, meteoroloji hizmetlerinden, yöneticilere ve tasarımcılara kadar sistem içerisindeki tüm insanların eylemleri sonucunda oluşacak sorunlar insan faktörü olarak ele alınmaktadır. Havacılık işletmelerinde pek çok sebeplerden kaynaklı kazalar meydana gelmektedir. Havacılık sistemleri içerisinde bütün insan kaynaklı hataların üstesinden gelinmesi adına yeni çalışmalar yapılmaktadır. Pilotların o günkü ruh hali, meteoroloğun evinde yaşadığı problem, kabin memurlarının birbirleri ile sağlık bir iletişim kuramaması gibi pek çok alakasız olarak değerlendirilebilecek durumlar hatalara sebebiyet verecek ciddi etmenler arasında değerlendirilmektedir. Günümüzde havacılık kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Havacılık sistemlerini daha güvenli hale gelmesi açısında pek çok detaylı çalışma yürütülmüştür. Hazırladığımız çalışma içerisinde insan faktörünün havacılık sistemleri ii içerisinde ne kadar önemli olduğuna dair bir açıklama yapmaktadır. Ayrıca insan kaynaklı hataların hava araçlarının karışmış oldukları kazalar üzerinde etkilerinin açıklaması yapılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmanın temelinde, insan faktörünün havacılık sektörü içerisinde ne kadar önemli olduğunun anlaşılması ve yaşanan hava araçları kazalarında insan faktörünün ne denli etkili olduğunu göstermek amacı yatmaktadır. Her gün binlerce insanın aktif olarak kullandığı ulaşım yollarının daha güvenli hale gelmesi sadece insani açından değil ekonomik açıdan da çok önemli olmaktadır. Bu nedenle çalışmanın içerisinde havacılık sektöründe var olan risklerin değerlendirilmesi ve insan faktörünün söz konusu olan riskler üzerinde nasıl bir etkisi olduğunun anlaşılması hedeflenmiştir.