Gelişmiş Arama

Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.authorİstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
dc.date.accessioned2021-09-22T20:37:51Z
dc.date.available2021-09-22T20:37:51Z
dc.date.issued2021en_US
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/11363/2934
dc.description.abstractSBF DEKANI PROF. DR. RIFAT MUTUŞ İLE AŞI VE AŞILANMA ÜZERİNE 1717-1718’de İstanbul’da İngiliz Elçiliği yapan Edward Wortley Montagu’nun eşi Lady Mary Wortley Montagu, Türkiye’de yaşadığı dönemde yazdığı mektuplarda sadece buradaki seyahatine ilişkin değil, İstanbul’daki toplumsal- sosyal- kültürel hayata ve sağlığa ilişkin de çok önemli bilgiler aktarmaktaydı. Lady Montagu, İstanbul’da Çiçek hastalığı geçirmiş ve İngiltere’de henüz bulunmayan Çiçek aşısının İstanbul’da yaygın bir şekilde kullanıldığını ve 2 çocuğunu İstanbul’da aşıladığını ifade ediyordu. Montagu, ülkesine yazdığı mektupta İstanbul’da çiçek hastalığına karşı “aşı denilen bir şey” (varilasyon metodu) yapıldığını şaşkınlık ve sevinç içerisinde şu şekilde bildiriyordu: “Bizde çok yaygın ve zalimane bir hastalık olan çiçek hastalığını, burada, keşfettikleri bir aşı ile önlüyorlar. Aşılanma için en uygun zaman sıcakların sonu, sonbaharın başlangıcı. Ceviz kabuğu içine doldurulmuş çiçek hastalığı aşısını açılması istenen damarı büyük bir iğne ile açtıktan ve iğnenin ucu kadar aşıyı buraya koyduktan sonra yarayı bağlıyor ve üzerine bir ceviz kabuğu yapıştırıyorlar. Bütün bu ameliyat sırasında en küçük bir acı hissedilmiyor. Aynı şeyi dört beş damara daha yapıyorlar. Aşı için vücudun kapalı yerleri seçiliyor. Aşılanan çocuklar sekiz gün kadar tutuluyorlar. İki gün, üç gün yatakta yatıyorlar. Yüzlerinde yirmi otuz sivilce çıkıyor. Fakat sekiz gün içinde hiç hastalığa tutulmamış gibi oluyorlar. Açılan yaralardan çiçeğin zehri dışarı atılıyor, hastalığın başka taraflara yayılması önlenmiş oluyor.” Lady Mary Montagu mektubunun sonunda ise İngiltere’de bu yöntemin öğrenilmesinin nedenini şöyle açıklıyordu: “Vatanımı çok sevdiğim için aşının oraya da girmesini çok istedim.” Aradan geçen 150-200 yıl sonrasında ise Fransız mikrobiyolog ve kimyager Louis Pasteur, geliştirdiği kuduz aşısını 6 Temmuz 1885'de bir köpek tarafından ısırılmış 9 yaşındaki Joseph Meister'a uygulayarak çocuğun ve daha sonra birçok kişinin hayatını kurtarmıştı. Cumhuriyetin ilanı sonrası Türkiye’de ise Sağlık Bakanı olan Dr. Refik Saydam da 1937 yılına kadar süren Bakanlığı sürecinde, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nu (1930) çıkarmış ve 27 Mayıs 1928 tarihinde Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kurulmasına öncülük etmiş ve 1947 yılında Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı bünyesinde Biyolojik Kontrol Laboratuvarı kurulmuş ayrıca bir aşı istasyonu hizmete açılmıştı. Bu birkaç örnekten de anlaşılacağı üzere insanlık, uzun zaman boyunca bulaşıcı hastalıklar ile uğraşmış, sterilizasyon ile mikropların öldürülmesi ve aşıların bulunması ile tıpta çok önemli yollar kat edilmişti.en_US
dc.language.isoturen_US
dc.publisherİstanbul Gelişim Üniversitesi / Istanbul Gelisim Universityen_US
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccessen_US
dc.rightsAttribution 3.0 United States*
dc.rights.urihttp://creativecommons.org/licenses/by/3.0/us/*
dc.subjectİstanbul Gelişim Üniversitesien_US
dc.subjectİstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesien_US
dc.subjectBültenleren_US
dc.titleİstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi: Fakülte Bülteni (Cilt: 1, Sayı: 8 Ağustos 2021) en_US
dc.typeotheren_US
dc.departmentSağlık Bilimleri Fakültesien_US
dc.identifier.volume1en_US
dc.identifier.issue8en_US
dc.relation.publicationcategoryYazar Denetimli Yayınen_US


Bu öğenin dosyaları:

Thumbnail

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster

info:eu-repo/semantics/openAccess
Aksi belirtilmediği sürece bu öğenin lisansı: info:eu-repo/semantics/openAccess