Üniversite öğrencilerinde bilişsel çarpıtmaların algılanan stres düzeyi ile ilişkisinin incelenmesi
Özet
Bu çalışmada, bilişsel çarpıtmaların algılanan stres düzeyi ile ilişkisinin üniversite öğrencilerinde cinsiyet, sınıf düzeyi gibi çeşitli değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Mevcut çalışmanın örneklemini 18-25 yaş arasındaki 110 kadın ve 107 erkek olmak üzere toplam 217 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmada Demografik Bilgi Formu, Düşünce Türleri Ölçeği ve Algılanan Stres Ölçeği veri toplama araçları olarak kullanılmıştır. Verilerin analizi SPSS 27 ile geçekleştirilmiştir. Pearson Korelasyon Analizi ile ölçeklerin arasındaki korelasyon düzeyi ve yönü incelenmiştir. Ölçeklerin cinsiyet ve sınıf düzeylerine göre kıyaslanabilmesi için Bağımsız Örneklemler t testi ve ANOVA kullanılmıştır. Bağımsız değişkenlerin yordayıcılığını analiz etmek için Çoklu Doğrusal Regresyon testi uygulanmıştır. SPSS aracılığıyla gerçekleştirilen analiz sonuçlarına göre; bilişsel çarpıtmaların tamamı ile algılanan toplam stres düzeyi arasında anlamlı ilişkiler bulunmaktadır. Bilişsel çarpıtmaların sosyal alt boyutunun cinsiyet ile ilişkisine bakıldığında cinsiyeti anlamlı şekilde yordadığı görülmüştür. Sosyal alt boyutunda kadınların zihin okuma ve -meli -malı ifadelerinin kullanımından alınan puanların anlamlı bir şekilde erkeklerin kullanımına göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Bilişsel çarpıtmaların kişisel başarı alt boyutunun cinsiyet ile ilişkisine bakıldığında anlamlı düzeyde ilişki ortaya konmuştur. Sosyal ilişkiler alt boyutunda olduğu gibi zihin okuma kadınlarda erkeklere göre anlamlı düzeyde daha yüksek çıkarken öte yandan, olumluyu küçültmeden alınan puanların erkeklerde anlamlı bir şekilde kadınlara göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Algılanan stres düzeyi ile cinsiyet ilişkisine ilişkin gerçekleştirilen analizde algılanan toplam stres düzeyinde kadınların elde ettiği puanlar erkek katılımcıların elde ettikleri puanlara anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu görülmüştür. Son olarak algılanan toplam stres düzeyinin sınıf düzeyine göre anlamlı bir şekilde farklılık göstermediği bulgularla ortaya konmuştur. Gerçekleştirilen analizler sonucunda elde edilen bulgular literatür ışığında tartışılmıştır. In this study, the aim is to investigate the relationship between cognitive distortions and perceived stress levels among university students in terms of various variables such as gender and class level. The sample of the current study consists of a total of 217 university students, including 110 females and 107 males, aged between 18-25. In the study, a Demographic Information Form, the Types of Thoughts Scale, and the Perceived Stress Scale were used as data collection instruments. Data analysis was conducted using SPSS 27. Pearson Correlation Analysis was employed to examine the level and direction of correlation between the scales. Independent Samples t-test and ANOVA were used to compare the scales with respect to gender and class levels. Multiple Linear Regression analysis was applied to analyze the predictability of the independent variables. According to the analysis results conducted through SPSS, significant relationships were found between all cognitive distortions and the total perceived stress level. When examining the relationship between the social sub-dimension of cognitive distortions and gender, it was observed that gender significantly predicted it. In the social sub-dimension, females scored significantly higher than males in the use of mind-reading and "should" - "must" expressions. When examining the relationship between the personal achievement sub-dimension of cognitive distortions and gender, a significant relationship was found. Similar to the social relationships sub-dimension, while mind-reading was significantly higher in females compared to males, scores obtained without minimizing the positive were significantly higher in males compared to females. In the analysis regarding the relationship between perceived stress level and gender, it was observed that females obtained significantly higher scores in the total perceived stress level compared to male participants. Finally, it was found that the perceived total stress level did not differ significantly according to class level. The findings obtained from the conducted analyses are discussed in light of the literature.
Bağlantı
https://hdl.handle.net/11363/7144Koleksiyonlar
- Yüksek Lisans Tezleri [1219]