Transhumanism and Gnosticism in Christopher Marlowe’s Doctor Faustus
Abstract
The quest for immortality, which has been featured even in the
oldest of myths, is as old as the history of humanity. It has its roots in
the occult tradition, which stems from an idea (Gnosticism) that puts
humans at the centre of all creation. According Gnosticism, the God who
created the physical world is himself flawed, and that is the reason of all
the imperfection that surrounds us. In order to reach to the true God of
all creation, who has our essence, humans have to break all the
boundaries that were put up by the false Creator God, and reach beyond
the limits that bounds them. Transhumanism, deriving from such occult
ideas, tries to come as close to the true God as possible, by aiming to
merge every being in the world within one singular consciousness. In
Christopher Marlowe’s Doctor Faustus, the academic anxiety of an
accomplished scholar turns into a quest for immortality, as Faustus
strives to achieve those very ends which have been sought after for ages.
In the end, Faustus loses his eternal soul and fails miserably, however,
his true intention marks his struggle as an extraordinary quest for
knowledge and eternity. The aim of this paper is to prove that Faustus
strives to achieve a much bigger ideal by selling his soul to the Devil,
which is the attainment of immortality, and therefore he can be
considered one of the earlier exponents of transhumanism. For that
purpose, various motifs and symbols that are featured throughout the
play will be closely examined, as many of them have close affinities with
the dominant occult ideologies of the play’s period, Renaissance. Ölümsüzlüğü arayış en eski mitlerde bile görülebilecek, insanlık
tarihi kadar eski bir olgudur. Köklerini, insanı tüm yaratılışın merkezine
koyan doğaüstü bir akım olan Gnostisizm'den alır. Gnostisizm'e göre,
çevremizdeki tüm kusurların sebebi, yaşadığımız dünyayı yaratan
Tanrı'nın kendisinin özünde kusurlu olmasıdır. Özümüze sahip olan
gerçek Tanrı'ya ulaşabilmek için insanların, sahte Yaratıcı Tanrı
tarafından konulan tüm sınırları yıkmaları ve kendilerini bağlayan
limitlerin ötesine çıkmaları gerekir. Bu tür doğaüstü düşüncelerden yola
çıkan Transhümanizm, dünya üzerindeki her varlığı tek bir singüler
bilincin içine katarak, gerçek Tanrı'ya mümkün olduğunca
yaklaşabilmek için çabalıyor. 16. yüzyılda yaşamış olan ünlü İngiliz oyun
yazarı Christopher Marlowe'un Doktor Faustus adlı eserinde, başarılı bir
bilim insanının akademik endişeleri, insanların yüzyıllardır ulaşmaya
çalıştığı ölümsüzlüğün bir arayışı haline geliyor. Faustus en sonunda
ebedi ruhunu kaybedip sefil bir halde başarısız oluyor, ancak gerçek
niyeti sayesinde bu mücadelesi, bilgi ve sonsuzluk için yapılan sıra dışı
bir arayışa çevriliyor. Bu çalışmanın amacı, Faustus’un ruhunu şeytana
satarak aslında görünenden çok daha büyük bir ideale, yani ölümsüzlüğe
ulaşmaya çalıştığını ispatlamaktır. Her ne kadar Faustus bu savaşında
başarısız olsa da geçirdiği süreç önemlidir. Bu sebeple, Faustus
Transhümanizm’in edebiyattaki ilk örneklerinden biri sayılabilir. Bu
çalışma boyunca, söz konusu oyundaki pek çok motif ve sembol
incelenecek ve oyunun yazıldığı dönem olan Rönesans’a damgasını vuran
doğaüstü ideolojilerin izleri araştırılacaktır.