What is Metabolic Surgery? To Whom and When Should It Be Applied?
Abstract
Metabolic syndrome is a cluster of cardiometabolic risk factors that
cause some complications. Each component of the syndrome needs
to be treated. For this purpose, anti-hypertensive, anti-diabetic, and
anti-lipidemic agents are used, but weight control plays a key role in
treatment. Exercise, reduction of daily calories with diet and increasing physical activity play a role in the control of body weight. Various
medical treatments have been tried, but they have not been very
effective. The most effective way is still surgery. Although there is no
definite accepted definition of metabolic surgery, it can be defined
as surgical interventions to treat metabolic syndrome.
The general perception in bariatric surgery is that type 2 diabetes
enters remission due to patients’ weight loss. After the operation in
these patients, blood sugar control has been shown to be achieved
while patients are still in the hospital. It has been understood that the
gastrointestinal system plays an essential role in glucose homeostasis, and its mechanisms have been tried to be revealed. The foregut
hypothesis and the hindgut hypothesis have been suggested.
A hindgut surgery like a duodenal switch has been shown to improve insulin sensitivity and glucose homeostasis without causing
a hyperinsulinemic response compared to a foregut surgery like a
gastric bypass. Surgeries that modulate the hindgut have more potential to disrupt the absorption of vitamins and minerals than foregut surgeries.
To prevent this, the transit bipartition technique has been developed in recent years. As a result, various methods have been used
in metabolic surgery. The choice of a surgical technique should be
specific to the patient. Metabolik sendrom bazı komplikasyonlara neden olan kardiyometabolik risk faktörleri demetidir. Sendromu oluşturan her bileşen tedavi
edilmelidir. Bunun için antilipidemik, antidiyabetik, antihipertansif,
ilaçlar kullanılır fakat tedavideki kilit rolde kilo kontrolü oynar. Vücut
ağırlığının kontrolünde egzersiz, diyetle günlük alınan kalorinin azaltılması ve fiziksel faaliyetlerin artırılması rol oynar. Değişik tıbbi tedavilerlede deneme yapılmış olup çok başarılı olunamamıştır. Hala en etkin yol cerrahi seçenektir. Kesin kabul edilen tanımı olmamakla
beraber metabolik cerrahi, metabolik sendromu tedavi etmek için
yapılan cerrahi müdahaleler olarak tarif edilebilir.
Genel algı bariatrik cerrahi geçiren hasta kişilerin kilo vermeyle
ilişkili tip 2 diyabet hastalığının remisyona girmesidir. Ameliyat
sonrası bu hastalar hastanede yatarken kan şeker değerlerinin
düzelmeye başladığı görülmüştür. Kan glukozu dengelenmesinde
gastrointestinal sistemin önemli rol aldığı anlaşılınca, mekanizmasının ortaya çıkması için çalışmalar yapılmıştır. Ön ve arka barsak
hipotezleri ortaya atılmıştır.
Arka barsak ameliyatı olan Duodenalswitch’in ön barsak ameliyatı olan gastrik by-pass’a göre hiperinsülinemik cevaba neden olmadan glukoz dengesini ve insülin duyarlılığında iyileşme
sağladığı ortaya konmuştur. Arka barsak modulasyonu yapılan
ameliyatlar, ön barsak modülasyonu yapılan ameliyatlara göre
mineral-vitamin dengesini daha çok bozma eğilimindedir. Son
zamanlarda bunu önlemek için transit bipartisyon ameliyatı geliştirilmiştir. Sonuçta metabolik cerrahi ameliyatlarında değişik
teknikler tercih edilmektedir. Yapılacak ameliyat yönteminin kişiye özel olması gerektir.
Volume
11Issue
2Collections
The following license files are associated with this item: