Medya Yansımaları Ekseninde Kadına Şiddet Sorunsalı ve Halkla İlişkiler
Özet
Şiddet ve kadına yönelik şiddet, genellikle fiziksel şiddeti çağrıştırmakla birlikte, yapısal özellikleri
açısından fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, cinsel şiddet, yoksunluk ve ihmal gibi farklı biçimlerde ortaya
çıkabilir ve şiddetin biyolojik, sosyolojik, ekonomik vb. nedenleri olabilir. Şiddetin önlenebilmesi için,
şiddete neden olan koşulların ortadan kaldırılması gerekmektedir. Zira şiddetin önlenmesini güçleştiren
yasal, sosyal, kültürel ve ekonomik nedenler söz konusu olabilir. Şiddetle mücadele konusunda hem
ortak bir literatüre ve yaklaşıma, hem de tüm bileşenlerin birlikte ele alındığı ortak akla gereksinim
vardır. Kadına yönelik şiddetin önlenebilmesi ve şiddetle mücadele edilebilmesi için temel sorunların
belirlenmesi ve geniş tabanlı ortak aklın harekete geçirilerek kurumsal, toplumsal, bireysel kapsamda
önlemlerin alınması gerekmektedir. Alınacak bu önlemler yasal ve ekonomik düzenlemelerin
yanında nitelikli halk sağlığı politikalarının oluşturulmasını da içermektedir. Tüm bu düzenlemelerin
anlatılabilmesi, ekonomik, kültürel ve/veya sosyal engellerin aşılabilmesi, düzenlemeler konusunda
bireysel ve toplumsal bir bilinç oluşturulabilmesi için mevcut durumu gölgeleyen değil; sorunu ortaya
koyarak çözüm önerisi sunan, kapsama alanı geniş bir halkla ilişkiler stratejisine gereksinim vardır.
Bu çalışmada, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde ve cinsiyet eşitliğinin yaygınlaştırılmasında
halkla ilişkilerin rolünün vurgulanması amaçlanmaktadır. Kadına yönelik şiddetin doğası ve
türleri açısından medyada şiddetin yer alma biçimini anlamak amacıyla gerçekleştirilen araştırma
kapsamında ise; Türkiye’de 2017 yılında tirajı en yüksek gazete olması ve okur profilinin de çeşitliliği
bakımından Hürriyet Gazetesi seçilmiştir. Araştırma kapsamında 1 Ocak 2017 ile 30 Haziran 2017
tarihleri arasında çevrimiçi arşiv taraması gerçekleştirilmiş, söz konusu haberler “kadın ve şiddet”
anahtar kelimeleri doğrultusunda taranmıştır. Gerek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü’nün yararlanıcısı olduğu Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü
(HÜNEE) tarafından gerçekleştirilmiş olan araştırma ve gerekse çalışma kapsamında yapılan gazete
taramalarından elde edilen verilerin, şiddetin türleri ve doğasına ilişkin sonuçları açısından büyük
ölçüde uyumlu olduğu görülmüştür. Çalışma neticesinde, Türkiye açısından da önemli bir sorun
olduğu görülen kadına yönelik şiddetin gerek önlenebilmesi, gerekse bu konuda koruyucu tedbirlerin
geliştirilebilmesi sürecinde ise, sorunun bütünleşik bir yaklaşımla ele alınması gerektiği kanaatine
varılmıştır. Şiddetle mücadelede halkla ilişkilerin önemli bir rolü olduğu vurgulanarak iletişimin,
Hacettepe Üniversitesi tarafından yapılan araştırma sonuçları bağlamında kadına şiddetle mücadelede
önerilen kurumsal, bireysel ve toplumsal kategorilerde planlanması ve yönetilmesi durumunda etkili
olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Violence and violence against women can often arise in different forms, in terms of their structural
characteristics, such as physical violence, psychological violence, sexual violence, deprivation and
neglect and it might have biological, sociological and economic reasons. In order to prevent violence,
the circumstances that lead to violence must be removed. We can mention legal, social, cultural
and economic reasons which make it difficult to prevent violence. There is a need for a common
literature and approach to prevent violence, as well as a common sense which handles all components
together. In order to prevent violence against women and to fight against violence, it is necessary to
determine the main problems and to take measures within the framework of institutional, social and
individual dimensions by switching to broad-based common sense. The measures to be taken include
the establishment of legal and economic regulations and the establishment of qualified public health
policies. In order to explain all such arrangements, to overcome economic, cultural and / or social
obstacles and to create an individual and social consciousness about legal regulations, a public relations
strategy is needed which does not overshadow the current situation, reveals the problem and brings
a solution to it. This study aims to emphasize the role of public relations in preventing violence and
promoting gender equality. Within the scope of the research, which is conducted in order to understand
the violence on women in terms of media reflections, Hürriyet Newspaper was selected as the most
circulated newspaper in Turkey and by considering the diversity of reader profile that the newspaper
has in 2017. Accordingly, an online archive scanning was performed between 1 January 2017 and 30
June 2017, by using the keywords “woman and violence”. The research that carried out in cooperation
with the Ministry of Family and Social Policy and Hacettepe University and the data obtained from the
newspaper scanning are largely compatible with the types and nature of violence results. Prevention
and improvement of protective measures of violence against women seen as an important problem for
Turkey, that should be addressed with an integrated approach. The study emphasized that combating
violence is an important role of public relations. In this context in the light of research results of
Hacettepe University, we can advise on combating violence against women, it is expected to be effective
if planned and managed as a part of institutional, individual, and social categories.
Sayı
28Bağlantı
https://hdl.handle.net/11363/5891Koleksiyonlar
Aşağıdaki lisans dosyası bu öğe ile ilişkilidir: