Üniversite öğrencilerinin madde kullanma eğilimi düzeylerine göre duygularını ifade etmeleri
Abstract
Bu araştırmada ulaşılmak istenen temel amaç üniversite öğrencilerinin madde kullanma eğilimi düzeylerine göre duygularını ifade etmeleri arasında farklılık olup olmadığını belirlemektir. Bununla beraber madde kullanma eğilimleri ile pozitif veya negatif duyguları ifade etmeleri arasında bazı sosyodemografik özelikler açısından anlamlı bir farklılık olup olmadığının araştırılması da amaçlanmaktadır. Bu araştırmanın çalışma grubunu sekiz farklı üniversitede öğrenim gören elverişli/ uygun yöntemi örnekleme yoluyla seçilen 756 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Tarama modeline uygun olarak gerçekleştirilen araştırmada verileri elde etmek amacıyla Madde Kullanma Eğilimi Ölçeği (MKEÖ), Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği (PNDÖ) ve Kişisel Bilgi Formu (KBF) kullanılmıştır. Veri toplama araçları, üniversite öğrencilerine çevrimiçi yöntemlerle uygulanmıştır. Araştırma sonucunda; yüksek madde kullanım eğilimine sahip üniversite öğrencilerinin negatif duygu puan ortalaması düşük madde kullanım eğilimine sahip üniversite öğrencilerinin negatif duygu puan ortalamasından anlamlı düzeyde yüksek çıkmıştır. Araştırmada negatif duygu puan ortalamaları cinsiyet değişkenine göre anlamlı şekilde farklılaşmaktadır. Düşük madde kullanma eğilimine sahip erkek ve kadın öğrencilerin pozitif duygu puan ortalamaları arasındaki fark anlamlıdır. Ayrıca düşük madde kullanım eğilimine sahip kadın öğrencilerin pozitif duygu puan ortalamasının yüksek madde kullanım eğilimine sahip erkek öğrencilerin pozitif duygu puan ortalamasından anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Sigara kullanma durumlarına göre öğrencilerin pozitif duyguları arasında farklılık bulunamazken; madde kullanma eğilimi düzeyi ile sigara kullanımı değişkenlerinin negatif duygu puanları üzerindeki ortak etkisi anlamlıdır. Yaşanılan yer değişkeni açısından öğrencilerin pozitif duyguları arasında anlamlı bir farklılık bulunmazken; negatif duygular açısından ise anlamlı farklılık bulunmuştur. Daha önce geçirilmiş psikiyatrik hastalık olup olmamasına göre üniversite öğrencilerinin pozitif duygu puanları farklılaşmazken; negatif duygu puanları arasında anlamlı farklılık bulunmuştur. Araştırmada kronik hastalık olup olmamasına göre öğrencilerin pozitif duygu puanları arasında anlamlı farklılık bulunmuştur. Bir yıldan uzun süreli romantik ilişki yaşantısı olup olmamasına göre ise öğrencilerin pozitif ve negatif duygu puanlarının farklılaştığı saptanmıştır. Algılanan anne baba tutumlarına göre üniversite öğrencilerinin pozitif duygu puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark bulunmamış; negatif duygu puan ortalamaları arasında ise anlamlı farklılık bulunmuştur. Öğrencilerin kendilerini içe dönük veya dışa dönük olarak tanımlamalarına göre pozitif ve negatif duygu puanları arasında anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Öğrencilerin algılanan akademik başarı düzeyine göre pozitif duygu puanları açısından anlamlı farklılık bulunurken; negatif duygu puanları arasında ise anlamlı farklılık saptanmamıştır. Araştırma sonuçları alan yazındaki diğer bulgular ile birlikte tartışılmış ve yorumlanmıştır. Araştırma sonuçları ışığında çeşitli araştırmacılara, uygulayıcı ve politika belirleyicilere öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Madde, Eğilim, Madde Kullanma, Duygu, Pozitif Duygu, Negatif Duygu The primary aim to be reached out in this study was whether students at the tertiary level shared significant differences in expressing their affect based on their tendency to use a substance. In addition, it accentuated on examining whether there is a significant difference between expressing positive and negative affect and their tendency of substance abuse in terms of some particular socio-demographic features. The participants in this research included 756 students from eight different universities, selected through convenience sampling. The research used the survey model aptly through the Substance Abuse Proclivity Scale (SAP, Positive and Negative Affect Schedule, and Personal Information Form (PAIF) to gather the data. The data collection tools have already been applied to tertiary-level students. As a result, it was found out that the mean of negative affect scores of the tertiary level students' tendency over a higher level of substance abuse showed a significant difference comparing that of the tertiary level students tendency over the lower level of substance abuse. The negative affect score means differentiated significantly based on the gender variable. The positive affect score means between the female and male students with a lower level of substance abuse were significantly different. Besides, the positive affect score mean of female students with a lower level of substance abuse was found to be significantly at a lower level comparing that of male students with a higher level of substance abuse. While there was no significant difference among students' positive affect scores regarding their smoking habits, the confounding impact on the variables of tendency level of substance abuse and smoking habits over negative affect score had significant results. In terms of residency variable, there was not a significant difference among students' positive affects; however, it showed a significant difference among their negative affect scores. According to the fact that whether they have had some psychiatric illnesses, those students' positive affect scores did not differentiate; however, it again showed a significant difference among their negative affect scores. There was a significant difference among their positive affect scores based on whether some students had chronic illnesses. Based on the fact that whether students have had a relationship for more than a year, students' both positive and negative affect scores were found to differentiate. Based on their perceived parental attitudes, there was no significant difference among those students' positive affect score means; however, there was a significant difference among their negative affect score means. There was a significant difference between their positive and negative affect scores based on the students' personality types, such as introvert or extrovert. While there was a significant difference in the students' positive affective scores based on their perceived level of academic success, there was no significant difference among their negative affect scores. The research findings were discussed and interpreted with the relevant research findings in the literature. In the light of the research results, various suggestions were presented to researchers, experts and policymakers. Key Words: Substance, Tendency, Substance abuse, Affect, Positive affect, Negative affect
Collections
- Yüksek Lisans Tezleri [1219]
The following license files are associated with this item: